Değerli okurlar,
Ne zaman okuma eylemini teşvik eden paylaşımlar görsem,
" Allah'ım ne mutlu bana ki, lisanımdan anlayan kıymetli okurlar ile aynı havayı teneffüs etme onurunu bana
bahşettin. " derim. Her ne kadar bazen, aykırı düşüncelere sahip olsak da! İyi ki varsınız, sevgili okurlar... Bütün samimiyetime binaen ifade ederim ki, asla latife olarak algılanmasın bu sözlerim...
Uğur Bey izninizle, dün yaşamak zorunda kaldığım bir mevzuyu, sizin nezdinizde değerli okurlara yansıtmak isterim. Yaşamak zorunda kaldığım mevzu, sizin ileti ile görünüşte taban tabana o kadar zıt olsa da, şahsıma göre, " İşte! Tam, yeridir. " dediğim bir mevzu. Bu vesile ile de, sayfamda paylaşma ihtiyacı hissetmedim. Hem takdir edersiniz ki, süreç içinde paylaştığım iletileri geriye dönük çöp kutusuna taşımak gibi bir haslete sahibim.
Evet! Değerli okurlar son yıllarda sıklıkla kaldığım gibi, yine öyle bir muameleye maruz kaldım ki... Nasıl anlatılabilir aklı kıt, zihni dar kalıplar arasında hapsolmuş insanlara, okuma sevgisi... Mevzu nasıl o noktaya geldi, hatırlamıyorum bile! Ama emin olduğum bir husus var ki o da, okuma eylemim hala ve hala sorgulanabilir olması. Oysa ki, benim okuma sevgim den, kime ne!...
Söyler misiniz, bana sevgili okurlar?
Bu nasıl bir zihniyettir ki; okuma eylemini dar kalıplar içine sıkıştırarak, sanki alelade bir mevzudan bahsedermişcesine muhatabını rencide etmek pahasına da olsa,
" Sen! Bu saatten sonra, okumasan da olur! Hem bu yaştan sonra, okuyup da ne olacaksın ki? Örgü ör! " demenin mantığı ne?...
Okumak eylemi, ne ara yaşa indirgendi... Hem okumak belli bir meslek icra edenlerin (Öğretmen, yazar gibi...) tekelinde mi ki, benim bu mevzulardan hiç mi, hiç haberim yok!
Allah aşkına! Mantıklı bir cevabı olan var ise lütfen, beni aydınlatsın!
Elbette ki, şahsıma karşı yapılan bu ithamlara karşı, tepkisiz kalamadım. Muhatap olmak zorunda kaldığım sığ beyinli insanlara, mütemadiyen verilecek bir cevabım vardır, var olmasına da, " Bu yaştan sonra profesör olur muyum ya da olmaz mıyım, bilmem ama bildiğim bir husus var ki, o da ne zaman bir kitap okusam bir kez daha ne kadar çok cahil olduğumun ayrımına varmış olduğum! " desem de, acaba muhatabım beni ne derece kavrayabildi. İşte orasını anlamak zor, vesselam...
Bayram vesilesiyle, görüşmek zorunda kaldığım eş ve dostlarımın hazin ve içler acısı hali ortada! Varın siz düşünün, akrabalık bağlarıyla görüşmekle mükellef olduğum, insanlar arasındaki varlığımın düştüğü zavallı halini...
Bir tarafta Uğur Bey gibi, okuma sevgisini derinden hisseden ve hissettirmeye çalışan bireyler, diğer tarafta okuma sevgisini hissetmediği gibi, köreltmek için en ufak bir an'ı bile fırsata çevirmeye çalışan bireyler...
Teşekkür ederim, değerli okur arkadaşım Uğur Bey. Yalnız olmadığımı bir kez daha, bana hissettirdiğiniz için...
Bütün okurların mübarek Ramazan Bayramını kutlar, selam ederim...