Şiir ve şair seçerken özellikle kişinin biyografisine bakarım. Bakıyorum çünkü aradığım tek kriter acaba " intihar etmiş mi ?"
Belki saçma gelecektir ama öyle işte!
Ahmet Erhan okumak, dinlemek bambaşka bir histir. Şairin; İdeolojisi, fikri ,sağı, solu hiç ama hiç ilgilendirmez beni. Duygusu bir kere cizz etti mi olay bitmiştir benim için.
Bu şiir kitabını gönül isterdi ki şairin satırlarından oku. Ama hangi kitapçıdan sordumsa "malesef" hangi siteden aradimsa "stokta yok! Satış dışı" ile karşılaştım. Sonra pdf bulursun dedim. Aradikca aradım ama ona da malesef.. Hal böyle olunca merakımerakım artkca arttı.
Ahmet Erhan daha önce bildiğim bir şairdi Oysaki. Ama intihar etmedi diye mi ona ilgisiz durdum o da ayrı bir durum oldu benim için.
Her yerde Şaire dair biyografi aradım durdum. Sağ Olsun Wikipedia diye bir bilgi edinme sitesi var. ülkece erişimine kolaylıkla ulasabildigimiz(!) Kaç ünlem lazım bilemiyorum bunun için. Neyse.
Crome 'dan kaç sekme açtım haddi hesabı yok. 1k'dan kaç inceleme okudum bilinmez.
Ben sağlam bilgilere ulaşmaya çalıştıkca olmadı. Ama bir şekilde şu satırlara vardım.
Okuduğum her satırda Ahmet Erhan'a neden ulasamadigimi anladım.
Nicedir akşam kara bir kefen gibi geriliyor
Bu acılı, bu yoksul ülkemin üstüne.
Perdeler örtük, kapılar sürgülü
Polis arabaları dışında kimseler yok sokaklarda
Ay, bir boşluk arıyor sekerek gökyüzünde
Nicedir akşam, kara bir kefen gibi geriliyor
Bu acılı, bu yoksul ülkemin üstüne.
Ulaşamadım çünkü satırları başka. Ulaşamadım çünkü;
Kendi sesimden korkuyorum bazan, inanır mısın?
Gördüğüm yüzlerden, tanıdığım insanlardan…
Gece oluyor. Bakıyorsun kimseler yok sokaklarda.
Karşı evin duvarında öldürülmüş birinin afişi
Boşluğa asılmış bir levha gibi
Usul usul sallanıyor
Ve uykusundan çığlık çığlığa uyanan bir çocuk
Yanında anasının olmadığına inandırıyor kendini
Birdenbire yalnızlığının bilincine varıyor.
1960- 1980 dönemlerinde yazılmış olduğu bilgisine varınca şaşırdım..
Aaaaa dedim . Tıpkı şu anki bizim dönem dedim. Nerden mi?
Yine şu satırlardan.
Ülkemin üstündeki bu alacakaranlık,
Bu tedirginlik, bu çılgınlık, bu sancı biterse eğer
Bırakacağım şiir yazmayı
Gidip portakal satacağım bir denizin kıyısında
Ne bileyim, bir dalgıç da olabilirim örneğin
Sabahlara kadar yollarda dolaşabilirim
Üstelik sevdaya filan da tutulmamışken…
Şimdi kurumuş olan göz pınarlarım
En küçük şeylerde bile boşanabilir örneğin.
Yeter ki, silah sesleri gelmesin
Her gece kentimin sokaklarından
Yeter ki, hiç kimse ecelsiz ölmesin! XV
Acılı oğulları ülkemin
Kahvelerde otururlar sessiz, sakin.
Gözlerine baksan çayırları görürsün,
Bir tavşanın ekinler arasında kaçarken açtığı yolu.
Bir ürkeklik, yabancılık hepsinde
Acılı oğulları ülkemin
Taşralılık sarılı bedenlerine.Uçup şarap içerler, kötü sigara
Ceplerinde mutlak, kıvrılmış bir gazete vardır.
Bir gecekondu nemli bir oda.
Döşemenin üstünde telleri kopuk bir saz.
Masanın üstünde çay bardakları,
Ekmek kırıntıları, eski bir demlik.
Onun altında gazeteler, kitaplar.
Duvarlarda resimler ve yazılar…
Naylonla örtülmüş bir pencere – camları kırık.Acılı oğulları ülkemin
Ölüp giderler bir akşamüstü
Karanlık, kuytu bir sokakta;
Gözleri sonuna kadar hayata açık.
Elleri kavuşmuş, bilmezmiş gibi
Ölümü ve kalleşliği bu dünyada.Ertesi gün resimleri gazetelerde
Ve bir tarih resmin altında:
Doğumu şu yıl, ölümü üç nokta......
Şaşırmadim çünkü!
Ahmet Erhan hala şiir yazıyor. O gün bugündür bitmedi bu ülkemin alacakaranlıgi.
Eğer biterse şiir yazmayı bırakacakmis. Biraktirsinlar artk Ahmetlere,Erhanlara, Ariflere...... karanlık şiirler yazdırmayi.!