Gönderi

Yargıç ayağa kalktı. Hoca: -Otur, dedi. -Bana mı? -Sana!... -Ben insanı ne yaparım bilir misin? -Bilirim! Yapacağını yap, yine dinle. Bir daha böyle bir fırsat eline geçmez! Elbet günün birinde bir şeyler olacak; bunun hiçbir güç önüne geçemeyerek. Ama o olacaklar bu millete ne sağlayacak? Beni düşündüren bu! -Hangi millet o? Şu yanında sıralananlar mı? -Onlar! Göçmen, "Toprağım" diyor. Berber, "Sen de gelsen git diyemem" diyor. Adamın öylesine gırtlağını sıkmışlar ki, "Burun, yıldız, vatan" diye bağırmakla rahatlayacağını sanıyor. Suç nerede; hakim olarak araştır bunu. Hele adalet yangın yerine dönmüşse, önüne gelen çiğneyip geçiyorsa, işin sonunu bir düşün! Mahmut Çavuş'u konuştursaydın, sana "Öğrenmek istiyorum!" derdi. Öğrenmek! Ben bugüne kadar, "sinmiş ve unutulmuşlardan uzak olarak çalışmanın yetersizliğini" duyurmak istedim. "Sinmiş ve unutulmuşların yanında onlarla bereber çalışmanın gerektiğini" anlatmak için uğraştım. Nedense benim bu düşüncemi benimsemediler. Hep birincisini yapmaya kalkıştılar, kalkışıyorlar da. Belki de daha kolaylarına geliyor! Ötekisi çok güç iş! Ama bal gibi iş! Zulme karşı gelenin, zulmü kaldırdığını sananın zulüm yapmayacağını, ezip sindirmeyeceğini kim iddia edebilir? Hadi, söyle de assınlar beni...
Sayfa 191 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
·
10 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.