Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan bir şair olan Ahmet Erhan genç yaşında böyle bir başarı yakalamasına rağmen günümüzde pek tanınmayarak, önemli bir okur kitlesi yerine özel bir okur kitlesi edindi. Çünkü Ahmet Erhan’ı okumak ve sevmek için insanın bariz özellikleri olması gerekiyor.
Belki bir yara, belki bir yaşanmışlık belki içselleştirebilmek yani onunla yaşadığınız hayatı benzeştirmek veya çok hassas bir insan olup onun şiirlerinde yansıttığı o acıyı ve diğer yoğun duyguları derinden hissetmek gerekiyor Ahmet Erhan için.
Sanatının 30. Yılına özel, bütün kitaplarından özenle seçilen şiirler yer alıyor bu kitabında. Ahmet Erhan'ın her şiir kitabı belli bir tema üzerine oluşturulmuş. Ölümse ölüm, sevdaysa sevda herbiri kendi içinde bir bütün oluşturan kitaplardan seçilen şiirler ise dağınık olduğu biraz kafa karıştırıcı olabilir. Ben çoğu şiirini okuduğum için bu kitap bir nevi tekrar oldu benim için. Zaten kitap baskısı olmayan ve emanet bir kitap sırf okumadığım Ahmet Erhan kitabı kalmasın diye bu uğraş.
Ahmet Erhan'ın ölümler ve ayrılıklar sonrası hissettiği derin yalnızlık, şiirlerinin ana fikridir. Onu bu derece etkileyen babasının ölümü ve ülkenin alacakaranlık dönemlerindeki ölümlerdir. Şiirlerinde yoğun biçimde ölümü işlemiştir. Ölüm üzerine yüzlerce dize sıralanabilir.
"Üşüdüm üstümü örtsene toprak"
Tıpkı Cemal Süreya'nın annesini kaybetmesinin kendisinde yarattığı duygu boşluğunun şiirlerine yansıtması gibi Ahmet Erhan'ın babasını kaybetmesi üzerine nihilizm ve lirizmin engin denizlerinde çok sert kulaçlar atmıştır. Ölüme karşı tam anlamlandıramadığım sebep ise ya babasının ölümü ya da ölmediği, ölemediği için kendisinde bir suçluluk duygusu hissetmesidir.
''Üstüne titrediğim her şeyi yitirmeyi öğrendim çoktan''
Genel olarak özetlersem Ahmet Erhan şiirinde anahtar kelimeler alkol, ölüm, yalnızlık ve dolayısıyla hiçlik. Eğer bu kelimeler sizlerde bir şeyler çağrıştırıyorsa Ahmet Erhan şiiri okumamanız hata olur.