Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

216 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Seviyorum yazmayı, yazma eylemiyle uğraşmayı da. Bu eylem ile uğraşırken de bir çok soru sarıyor zihnimi. Son zamanlarda zihnimi meşgul eden sorulardan birkaçı da; sanat nedir, sanatçı kimdir, nasıl yazmalıyım? Bir eylem ile uğraşıyorsak elbette ortaya değerli ürünler çıkmasını isteriz. Benimde zihnimi alt üst eden sorularım, kaygılarım bundan.. Bu soruları zihnimde her gittiğim yere taşırken, değerli dostum
Turgay Batır
Turgay Batır
– bakmayın sağlam entelektüeldir, en azından benim gibi bu kadar kafası karışık bir adamla aynı frekansı yakalayabildiğine göre- ile bir sohbetin ortasında buldum kendimi. Sohbetimizin konusu, Nuri Bilge Ceylan ve sinemasıydı. Sahne arkası çekimlerinden, filmlerinden , kamera arkası görüntülerinden epey konuştuk. Yahu, dedim kendi kendime, ben bu adamdan bir şeyle öğrenebilirim. Belki sorularıma tam cevap veremez ama ipucu verir en azından. Hemen o akşam eve gelir gelmez, açtım videolarını seyretmeye koyuldum. Kamera arkalarını, Cannes Film Festivalindeki konuşmasını, TRT’ye yapmış olduğu bir söyleşiyi. Yakın zamanda son filmine de gittim. Videolarını seyrederken bir çok not aldım, ister istemez eliniz o notları size aldırıyor, o kadar yerinde ve değerli ki söyledikleri. Ben de en derin iz bırakan ve aklımdan çıkartamadığım sözü şu oldu, “ Benim için mekan, zaman önemli değildir. Ben gerçeği ararım. En kötü mekanda bile kamerayı doğru açıya yerleştirirseniz, gerçeği yakalarsınız. Yeterince derinliğe ulaşabilirseniz, her şey sanatın konusu olabilir.” İşte anahtar sözcükler, derinlik, hayatın gerçeği ve yarattığınız eserin bir ruhunun olması. Bir de şunu gördüm Nuri Bilge Ceylan da, onun için para, popülarite, ödüller, gişe hiç önemli değil; o yaptığı işten, sinema filmi çekmekten, gerçeği aramaktan keyif alıyor. İster istemez bu anahtar kelimelere karşılık gelen yazarları aradım zihnimde. İlk aklıma gelen Dostoyevski oldu. Onu sevdiğim kadar kızarım da beni tanıyanlar bilir. Yeterince edebi olmamakla eleştiririm her zaman ve derim ki, Tolstoy çok iyi bir yazardır belki de yazarlık konusunda dünyanın en iyisidir ama Dostoyevski felsefeci, psikolog ve daha birçok şeydir. Dostoyevski’nin eserlerinin, edebiyatının neden bu kadar üstün tutulduğunu biraz daha anladım. Onun değeri gerçeğe bu kadar yaklaşmasında, ruh analizlerinde.. Onun eserlerini okurken okumadığım zamanlar hep şunu düşünürdüm, acaba şu an Raskolnikov ya da başka bir karakter ne yapıyor? Ben kendi hayatımı yaşarken onlarda farklı bir yerde kendi hayatlarını yaşamaya devam ederlerdi. Sonra Oğuz ATAY’ı düşündüm biraz. Tehlikeli Oyunları bitirdiğimde gerçek hayatta Hikmet Benol ile arkadaşlık etmiştim biraz. Hatta bu olayı yakın bir arkadaşıma anlatmıştım da beni şüpheli gözlerle süzmüştü. Sonra Charles Bukowski. Şimdi diyeceksiniz ki o nereden çıktı? Ben onu okuduğumda gerçeği görüyorum, gözümün önünden kendi silüeti eksilmiyor. Belki edebi değeri çok yüksek değil ama bildiğin gerçek bir hayat. Sonra Sait Faik. Ah Faik. Sen olmasaydın ben bu kalemi elime almaya nasıl cesaret ederdim. Martıları, denizi, insanları bu kadar sevmesen ben bu insanları nasıl severdim. Hayatın manasını nasıl kendi zihnimden çıkarıp insanların içinde dünyada arardım. İçimde fırtınalar koparken yaşama nasıl tutunurdum. Ve nihayet yaşayan efsane Hasan Ali TOPTAŞ. Belki de saydıklarım içinde en çok Nuri Bilge Ceylan’a yaklaşan. Kelimelerle dans eden, onlara hükmeden adam. Kelimelere bu kadar hükmederken de okuyucuyu hiç kelime oyunlarıyla yormayan insan. Okuru eserlerinin derin dehlizlerinde sürükleyen, ben buradayım sen neredesin, diyen adam. İnanın ki onun eserlerin okurken bir kere bile sözlüğe açıp bakmazsınız, hiçbir cümlesini okumakta zorlanmazsınız. Onun eserlerinde sizi zorlayan anlattıklarıdır. Bu eserinde de bir kaza sonucu felç geçirmiş bir adamın gözünden, zihninden dünyayı, geçmişini yaşadıklarını anlatıyor ve bu adam evli, aynı zamanda çok da yaşlı değil. Bir düşünün evleneli birkaç yıl olmuş ve bir kaza sonucu yataktan kalkamaz hale gelmişsiniz. Eşinize mahkumsunuz, bir insanın elinize bakıyorsunuz ve aynı zamanda en çok sevdiğiniz insanın hayatını da zindana çevirmişsiniz. Yaşadığınız bunalımı, ızdırabı düşünün. Bir yazarın böyle bir konuyu işlemeye cesaret etmesi bile çok büyük iştir ki Hasan Ali TOPTAŞ bu işin sonuna kadar hakkını vermiş. Aynı zamanda eserde düşle gerçeğin karıştığı noktalar var ve zamanlar arası geçiş çok fazla ki yazanlar için en zor hususlar bunlardır. Özellikle ben zamanlar arası geçişlerde çok zorlanırım, bu onu çok yumuşak bir şekilde ve hissettirmeden yapmış sanki kendiniz düşünüyormuşsunuz gibi. Ben Gölgesizler eserin okuduktan sonra bu çok üst bir seviye bu seviyeyi kendi bile aşamaz diyordum. Bu eseri okuduktan sonra anladım ki Hasan Ali TOPTAŞ’ın eserleri kendi içinde dahi olsa kıyaslanamaz. Her biri en üst seviyedir. Bu arada eseri okuma listeme eklediğim de belirttiğim gibi Hasan Ali TOPTAŞ imzalıydı. Aynı zamanda doğum günü hediyemdi. Ben normalde doğum günü kutlamam, birkaç gün önceden tüm sosyal medya hesaplarımı kapatırım, beni iyi tanıyanlarda böyle şeyleri sevmediğimi bilir kutlamazlar. Bilmiyorum belki de ben unutulmaktan korktuğum için böyle çabalar içerisindeyim ve kendimi doğum günü kutlamaya karşı bir insan olduğuma ikna ettim. Doğum günümde bir kargo aldım. Aslında doğum günüm olduğunu kendim bile unutmuştum. Bir Hasan Ali Toptaş kitabı. Doğrudan içini açtım. Birkaç not uçuştu etrafa. Notun birisinde , ben bu kitabın altını çizmedim ama ilk sayfayı çizenin senin için çok değerli olduğunu biliyorum. Bir de baktım ki Hasan Ali Toptaş imzalı, İbrahim’e Sevgilerimle. Dünyanın en mutlu insanı oldum o an. Birisi fotoğrafı çekse mutluluğun resmi olurdu herhalde. Diğer notlarda da çizimler var, birisi Sait Faik diğeri Dostoyevski. Birisi benim için elleri ile Sait Faik çizmiş. Kendi portremi çizse bu kadar mutlu olmazdım herhalde. Bu da öyle çok derin bir anıydı. Doğum gününde hatırlanmakta çok güzelmiş. Bu incelemeyi beni doğum günümde unutmayan, bana bu eşsiz mutluluğu yaşatan sevgili dostum
Hera
Hera
‘ya armağan ediyorum. Herkese keyifli okumalar dilerim. Hepiniz kendi Sait Faik’lerinize ve değerli dostlarınıza tutunun, hayat her şeye rağmen çok güzel.
Sonsuzluğa Nokta
Sonsuzluğa NoktaHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 20171,728 okunma
··
150 görüntüleme
İclâl okurunun profil resmi
Garip bir tesadüf... Sonsuzluğa nokta bana da doğum günü hediyesi olarak gelmişti :)) Ama ben hala okuyamadım o ayrı.. HAT okumanın özel bir ruh hali var gibi geliyor bana sizin de belirttiğiniz gibi o anlattıklarını anlayabilmek için. Hoş, Hasan Ali okurken anlayamadıklarımdan bile keyif alıyorum o kelimeleri müzik notaları gibi dizișiyle, o başka :)) Çok güzel keyifli bir inceleme olmuş yazarlar arasında bir yolculuğa çıkmış gibi oldum, elinize sağlık :))
İbrahim okurunun profil resmi
Ah HAT. Hayranım. Gerçekten ilginç. Rastlantının bu kadarı. Bana hediye gelen ikinci HAT kitabı. Çok teşekkür ederim. Keyifli okumalar dilerim.
CEYLAN okurunun profil resmi
Ne güzel okuttun yahu. :)
İbrahim okurunun profil resmi
Ben öyle çok güzel okuturum :)
Hera okurunun profil resmi
Hiiiiii 😊😊😊 sırf bu incelemeyi okumak bile benim için mutluluk sebebi, yani ben biraz da bencil bir insanım sanırsam insanları mutlu etmekten mutluluk duyan biriyimdir ve bu da pozitif yönde bir bencillikmiş gibi geliyor bazen neyse ne.. 10 puan verdigin kaçıncı kitap bilmiyorum fakat puanı kıt biriydin sanki en son hatırladığıma göre 😂 bu incelemene de benden 10 puan gelsin 😊
İbrahim okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim Sevgili Hera :) Bu güzel anlar yaşanıyorsa senin yüzünden, şımartayım seni biraz daha :) Keyifli haftalar dilerim, Sevgilerimle..
1 sonraki yanıtı göster
Ayşe* okurunun profil resmi
Gerçeğin peşinde koşan bir dolu ruh ve gerçeğe bir milim bile yaklaşamıyor olmak. Çok güzel olmuş yazın ruhuna sağlık. Canım Hera’ya da sevgiler.
İbrahim okurunun profil resmi
Teşekkür ederim, Sevgili Ayşe. Sen incelemeyi okuduğunda yeni duyduğun bir cümlesi bile yoktu sanırım, daha önceden konuşmuştuk bir çoğunu, sondaki süpriz hariç :) Sevgilerimli. İyiyiz, güzeliz daha güzel olacağız, yeter ki gönüller bir olsun :)
1 sonraki yanıtı göster
NouR okurunun profil resmi
Kitap okuyamadim bari birkac inceleme okuyayim dedim uyku öncesi ... akti gitti cümlelerin... teşkekkürler :)
İbrahim okurunun profil resmi
Ben teşekkür ederim, değerli yorumlarınız için :) muhakkak okuyun bu arada.
1 sonraki yanıtı göster
bhmflzf okurunun profil resmi
Kısa bi kişilik tahlilini yapmış olman seninle tanışacak arkadaşlara yol gösterecektir.En azından seninle yaptığımız Dostoyevski mi Tolstoy mu tartışması olmaz:) Hediyeye gelince kıskanmadım senin adına sevindim seni senden çok düşünen insanlara kapını kapatmadığın için. Buradan Hatice selam söylüyorum hani almak istersen yani. :):)
İbrahim okurunun profil resmi
"seni senden çok düşünen insanlar" bu tabir tam olarak beni yanısıtıyor sanırım. Merak etme yeni tanışaçağım ankadaşlarla After Partylerde tartışacak yeni konular buluruz muhakkak, Toystoy /Dostoyevski olmaz da Atilla İlhan / Cemal Süreya olur :) Çok teşekkür ederim değerli yorumların için. Sevgilerimle, keyifli haftalar dilerim :)
Bu yorum görüntülenemiyor
Kütüphane kedisi okurunun profil resmi
İbrahim, çok sıcak, çok güzel bi yazı olmuş, eline sağlık..Hepimiz kendi gerçeğimizi arıyoruz hayatta. Dostoyevski, Nuri B. Ceylan, Sait Faik ve diğerleri , hayatın kaçırdığımız, farkına varmadığımız noktalarına ışık tutuyor. Onlarla yaşamımız, bakış açımız zenginleşiyor.
İbrahim okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim :) Hayatımızın gerçeğin arıyoruz, kendimize bir yer arıyoruz, izler arıyoruz, varoluşumuzu önce kendimize sonra dış dünyaya kanıtlamaya çalışıyoruz ama Nuri Bilge Ceylan'ın bahsettiği konu biraz daha farklı. Onun yakalamaya çalıştığı bizim dışımızdaki dünyanın derinliği. Mesela karın yağışını, akarsuyun akışını ya da bir canlının harektelerini saatlerce seyrettiğini, işte öyle bir şey. Çok teşekkür ederim, değerli yorumların için. Sevgilerimle. Keyifli haftalar dilerim.
Yağmur okurunun profil resmi
Abi ne güzel yazmışsın, okurken dinginlik kapladı içimi. Adını geçirdiğin her yazarı insan okumuş olmak veya senin yazını okuduktan sonra bir daha okumak istiyor. Özellikle de HAT’ı. Daha bir kitabını okumamamla beraber senin verdiğin hakkı verebileceğimi de sanmıyorum. İyi ki doğmuşsun, iyi ki bu hediyeyi almış okumuş ve incelemişsin. Sana sağlık, kalemine bereket.
İbrahim okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim abicim, sen de iyiki varsın :) İşte düşüncelerimi tecrübelerimi paylaşmaya çalışıyorum. HAT ve Faik okumaya devam. Sevgilerimle :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.