Kaliteli kitaplar size ilham verir. Bir kitabın sizde bıraktığı etki çok önemlidir, seversiniz ya da nefret edersiniz; fakat eser belli bir kalitenin üzerindeyse, ilham kaynağı oluverir. "Çağrı" (Neden bu alakasız çeviriler?) uzun zamandır, hatta çok uzun zamandır ertelediğim bir Stephen King romanıydı. Belki de sahafta bulduğum baskının belli zorluklardan geçtiğini fazlasıyla belli etmesinden dolayı kitabı bir türlü okumaya başlayamadım. Bu konudaki takıntım büyük, baskı da maalesef fazlasıyla görmüş geçirmiş. Bu konudaki endişelerim ilk elli sayfa bile geri kalmadan kafamdan silindi gitti. King'in eserinde yarattığı o eski klasik Amerikan filmi havası o kadar kuvvetli ve başarılı ki bahsettiğim tarzı sevseniz de sevmeseniz de içine çekiyor sizi. Karakterlerin de aynı sinema dönemi karakterlerine bir yandan benzemeleri bir yandan fazlasıyla özgün olmaları takdir edilesi bir ayrım.
Trajedinin yarattığı sürükleyicilik kitabın başlarında kendini gösteriyor ve asıl olayların başlaması biraz sürse bile bu durumu fark etmiyor, dolayısıyla şikayet etmiyorsunuz. Johnny'nin yaşadığı trajedi, bu trajedinin ailesi ve yeni kız arkadaşı Sarah'yı nasıl etkilediği başarılı bir şekilde aktarılırken ileri sayfalarında tüylerinizi ürpertecek roman, bu kısımlarda gözlerinizi dolduruyor. Zamanın geçişini de etkili olarak kullanan King, yarattığı trajedinin devamında okurunun duygularına bu durumu kullanarak dokunuyor. Zamanın ne kadar acımasız olduğunu, hem Johnny hem de Sarah'nın tarafından görmemiz net bir bakış açısı sağlıyor.
Geleceği görmek, farklı medyumluklar (bu da biraz maymunluk der gibi oldu ama, neyse...) yapmak üzerine yazılmış bir sürü roman, çekilmiş bir sürü film var. Lafı gelmişken, Çağrı'nın da 1983 yapımı bir beyazperde uyarlaması bulunmakta. Kitapla aynı ismi taşıyan (The Dead Zone) filmin de yönetmenliğini David Cronenberg gibi usta bir isim üstleniyor. Filmi, konu benzerliği taşıdığı diğer filmlere göre güzel ses getiriyor. Sivrilmesi de elbette hikayesinin Stephen King elinden çıkmış olmasıdır. Geleceğin görülmesi ve karakterlerin tanrı rolüne sokulması Amerikan filmlerinde fazlasıyla gördüğümüz durumlar. Bu yüzden bu konu üzerine bir roman yazmak cesaret ister. Gereken cesareti gösteren King, diğer örneklerin de pabucunu dama atıyor elbette.
Kitabın ne kadar sürükleyici olduğunu ballandıra ballandıra anlattıktan sonra teknik özelliklerine değinmeli miyim bilmiyorum? Ama geleneğim bozulmasın diyerek ufak bir şeyler söyleyecek olursam; diyalogların ve anlatımın akıcılığına alışkınız, bunu cebe atabiliriz. Bu sefer belli yerlerde politikaya dokunduran King bunu da o kadar güzel yapmış ki, ilgili ilgisiz her okurunu aynı derecede anlattığı konuya bağlamış. Kısacası King'in en sürükleyici anlatımlarından biri diyebilirim. Geçişler ve konu bölünmeleri dahil bir an bile sıkmıyorsa; o anlatım somut bir şekilde başarıya ulaşmıştır.
Sahaf siteleri ve belki tezgahlar haricinde Çağrı'yı piyasada bulmanız zor. Yeni baskısının haberi gelmedi, kitapçılarda belki kalmışsa kalmıştır. Yoksa sitelerde de tamamen tükenmiş durumda. Son zamanlarda Altın Kitaplar bu konuya el atmış ve baskısı tükenen Stephen King kitaplarını tekrar basmaya başlamıştı, buraya da el atmaları çok sürmez diye düşünüyorum. Kendilerine tek sitemim, baskılar yenilendikçe fiyatlar dudak uçuklatacak kadar artıyor. Yeni baskılardan iki adet King kitabını raftan çekseniz 70-80 lira arası bir fiyatla ödüllendiriliyorsunuz(!). Bu sitemim çok haklı bir sitem, fakat elbette yorumumu kötü bitirip gölge düşürmek istemiyorum. Bulabildiğiniz yerde affetmeyin alın sevgili okurlar. Çağrı, kesinlikle okunması gereken sağlam bir Stephen King klasiği.