Gönderi
Okurken resmen Kate ile beraber olayları yaşadım. Aimee Carter’ı Piyon-Vezir-Şah üçlemesinden çoğumuz tanıyoruzdur.Tanrıça serisi o üçlemeden daha önce yazılmış olmasına rağmen Piyon-Vezir-Şah üçlemesinden daha başarılı geldi bana göre.Ve şunu söylemeliyim ki bu seriyi okumadan önce en sevdiğim seri Silber’di.Ama artık şüphesiz Tanrıça serisi diyebilirim. Şimdi biraz kitaptan bahsedeyim.Kitap,yunan mitolojisiyle ilgili.Ama şöyle ki “Ama benim yunan mitolojisine dair bir bilgim yok.Ben bu seriyi okuyamam.” tarzında değil.Bilgi gerektirmiyor çünkü zaten bilmeniz gerekenler size kitapta söyleniyor.Seri üç kitaplık bir seri.Benim en sevdiğim kitabı “Tanrıça” ismiyle serinin ilk kitabı.Sonra ise sırasıyla “Tanrıçanın Savaşı” ve “Tanrıçanın Mirası” geliyor. Kitabın konusundan bahsetmem gerekirse : Kate(ana karakterimiz) ve annesi,New York’tan Eden’e,annesinin doğduğu şehir, geliyorlar.Kate’in annesi kanser ve çok az zamanı kaldığı için annesi buraya gelmek istiyor.Kitap Hades-Persephone efsanesi üzerine kurulu.Efsaneyi merak edenler kaydırarak görebilirler.Kitapta Hades bizim karşımıza Henry isimli bir karakter olarak çıkıyor.Henry,birlikte Ölüler Diyarı’na hükmedecek kişiyi ararken aradan yıllar geçiyor ve zaman daralıyor.Henry’nin son bir şansı kalıyor ve o şansını Kate ile kullanıyor. 🥀 Kitapta en sevdiğim karakter Ava’ydı.En sevmediğim ise şüphesiz Calliope. ️ Bazen Kate’in fazla yardımsever ve aşırı derecede başkalarını düşünen birisi olduğunu düşündüm,hatta bu durum bazen beni rahatsız bile etti.Aimee Carter’in anlatımı hem çok akıcı hem de çok samimiydi.Serinin sonunu biraz sönük buldum.Ama yine de efsane bir seriydi.Eğer alacaksanız üç kitabı birden alın yoksa biri bitince ağzınız açık kalıyor ve DİĞERİ NEREDE ? diye evin için bağırmaya başlıyorsunuz...Yani diyeceğim şu ki gidin alın ve okuyun
·
22 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.