Gönderi

198 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Bu incelemeyi değerli Tuco Herrera'ya ithaf ediyorum, Aziz Nesin'in öz evladı olsa, kendisini ancak bu kadar sevebilir, bilenler bilir. :) Bir Aziz Nesin kitabı okumamı istiyordu ve Ankara toplantılarımızın birinde bu kitabı hediye etti sağolsun, onunla tanışma kitabı olarak en iyi seçimin bu olduğunu söyledi. Yazarın çok fazla kitabı var, benim gibi uzun yıllar önce okuyanlar ve haliyle unutanlar için bir bilene sormak iyidir diyor ve artık giriş yapıyorum. Bir bilen için bknz. Tuco. :) Aziz Nesin, Bursa'ya bir broşürde yazanlar sebep tutularak sürgüne gönderilmiş. Broşürün bir sayfası basılmış arkası basılamadan toplatmışlar. Kanunen suç teşkil edebilecek bir şey bulunmamasına rağmen bir şekilde allem edip kallem edip, ceza almasına sebep olmuşlar. İlk önce 10 ay hapis cezası çekmiş. Sürgünde de 4 ay geçirmiş. Bu süre boyunca hayatına kalıcı darbeler inmiş. Bir insana en büyük darbe ailesinden gelir. Ama bu konuya daha sonra değinmek istiyorum. Bursa'ya geldiğinde yatacak yer gösterilmeden, elinde bir geliri olmadan, öylece şehrin ortasına bırakılmış ve sabah akşam karakola gelip imza vermesi istenmiş. Karakola ilk gittiğinde de ateş topu misal hiçbir karakol onunla ilgilenmek istememiş. En son orta karar bir otelden yer ayırtmış ve onun yakınındaki karakola imza vermek durumunda kalmış. Ben Aziz Nesin'i hayat görüşü olarak, birçok noktada uyuşmadığımız için sevgiyle anmıyorum. Ama hak verdiğim, doğru söylemiş dediğim çok tespiti de vardır, inkar edemem. Bu kitap onun görüşleri üzerine değil, sürgündeki anılarını daha mizah içeren bir dille anlattığı bir kitap. Bu yüzden diğer konulara girmeyi yersiz buluyorum. Çünkü diğer konulara girersem, ona üzülmeyi bırakıp daha sert yaklaşabilirim. Ama ben kitapta ona o kadar üzüldüm ki, şu anda ona sert yaklaşmak istemiyorum. Görüşleri farklı da olsa karşımda bir insan var ve uğradığı bir zulüm var. Kitapta dikkatimi çeken en önemli husus, bir insan bir şehre sürgün gönderilir de nasıl öylece bırakılır? Asgari düzeyde olsun ihtiyaçları nasıl giderilmez? Para yok. Yatacak yer yok. Yıkanacak su yok. Sıcak suya ve temiz çamaşıra hasretsin. Bırak yardım gelmesini, insanlar selam vermekten korkuyor. İş veren yok. Yardım eden yok. Etmeye teşebbüs eden yok. Kıyafetlerin eskiyor, mevsim kış, sırtında incecik gabardin bir pardesü. Karın çocukların başka şehirde. Onlardan haber almak için çırpınıyorsun ama ötelerden iki cümle ya geliyor ya gelmiyor. Bir de senin üzerinden geçinen, bencil mi bencil bir başka sürgün 'arkadaş'ın var. Kerim Sadi adlı bu arkadaş, yanılmıyorsam Nesin'den 15 yaş büyük, marksizmi çok iyi bilen, yanılmıyorsam Komünist Manifesto'yu ilk çevirenlerden biriymiş. Bu yüzden sol kesim tarafından çok saygı gören, ama ben böyle bir marksizm görmedim, anlayışı korkunç derecede bencil bir insan. Hiçbir gidere el atmıyor. Marksizmin temelinde eşitlik vardır, bunun da arkası adalate dayanır. Bu kadar bencil bir insan ise bu tür iyi özellikleri bünyesinde taşıyamaz ve nasıl komünist olur? Bütün giderleri Aziz Nesin, üç kuruş parasını bölüşerek yükleniyor ve utanmadan Aziz Nesin'e ayıp ediyor, üstelik bir kez de değil. Bir gece Aziz Nesin bir arkadaşı vasıtasıyla hamama gidip gelmiş. Bu Kerim Sadi kapıyı açmamış ve sabahında ''Seni evde yatıyor sandım, polistir diye açmadım.'' demiş. Nesin diyor ki sy. 118'te: ''Türkiye'de hiçbir zaman polis, ne arama, ne baskın, ne tutuklama, ne de buna benzer işler için evlere geceleyin gelmez. Sabahı bekler. Yasa da böyledir, töre de, olanlar da... Hoca bunu bilmez mi? Bilir.'' Ben sandım ki Kerim Sadi kalp krizi falan geçirdi. Meğer keyfî açmamış. Yataktan çıkar da üşür diye, ama Aziz isterse dışarda zatürre olsun diye. Bu insan onun vesilesiyle bulunduğu evin kapısını, ona açmıyor düşünebiliyor musunuz? Bu yediği ilk herze de değil. Daha evvel de başka şeyler yapmış ama uzatmayacağım. Ve Aziz Nesin bunun kapıyı açmama yalanına inanıyor. Gözünün içine baka baka bu hain bakışlı insana inanıyor. Ben buna inanmasına İNANAMADIM! O an tutup yakasından dışarı fırlatmalı senin gelmişini geçmişini Bursa ayazı çarpsın demeliydi! Sadece bu kadar mı? Buraya yazılamayacak her türlü kelimeyi kar topu yapıp atmalıydı. Böyle insana iyilik edilmez. Dediğim gibi yaptığı tek şey bu değil. Adam saatli bomba gibi. Nerde ne zarar açacağı belli değil. Üstelik Aziz Nesin de paraya muhtaç. Bu ise sadece sömürücü. Böyle bir insana ne saygı duyulması, bu insanın kendine zarar. Çektiği yokluğu, açlığı, çaresizliği o kadar net ifade etmiş ki, okuyan hiç kimse yoktur ki içi titremesin. Kar lapa lapa yağıyor, evinden haber yok. Sağdan soldan gelen 10 liralar 20 liralar ile sürgün günlerini geçirmeye çalışıyor. Güç bela otelden çıkıyor, bir arkadaşı vasıtasıyla. Ev tutuluyor. Orada Kerim Sadi denen kötüyle günler geçiriliyor. Kerim Sadi ile ilgili kısımları okurken sinir harbi yaşayacaksınız ama ilk sinir harbi bu olmayacak. Bir de bunu gizli bir örgütün başı zanneden, ilerde de başına hafif bela olacak, 20 yaşında bir zopalık var ki, okurken dudaklarınızı ısıracak onun da gelmişini geçmişini, Aziz Nesin'in kitabıyla kovalamak isteceksiniz. Ama okuyanlar bilir, yemeklere dikkat edin. Hüpletmesin. Yoklukta her lokma altın kadar kıymetli. İstanbul'a yolladığı mektupları yazarkenki sıkışmışlığı tarif etmek mümkün değil. Arkadaşına diyor ki bir mektupta, ''Yazım kötü, soğuktan kalem tutmakta zorlanıyorum. Burada yazı da yazmak mümkün değil. Çünkü açlık ve soğuk buna engel oluyor.'' Soğuktan ve açlıktan kalem tutamamak... Ona denk gelenlerden cesaretini öven, yazılarını takip ettiğini söyleyen, ama uzak duran nice insan oldu. Korkunuzu anlıyorum. Lakin bu adamın burada dımdızlak bırakıldığı biliniyor. İş aradığı biliniyor. Mutlaka ilerleyen günlerde yokluktan görünüşü de değişmiştir. Hiç mi bir zarfa üç beş kağıt sıkıştıran olmaz? Hiç mi bir kap yemek veren, yemeği geçtim ekmek veren olmaz? Bir insan ne kadar kötü olursa olsun, bu kadar çaresiz bırakılmamalı. Halk ağzında gavur olsa diye bir tabir var bilirsiniz. Gavur olsa insan arkasını dönmez. Hiç mi vicdanı sızlayan olmaz?! Eşi, belki bıktı Aziz Nesin'den. Kadın belki sürekli başını belaya sokmasından yaka silkti. Bunlara tamam. Ama o senin eşin ve iki çocuğunun babası. Bir insan habersiz bırakılır mı? Düşünsenize eliniz kolunuz bağlı, soğuk, açlık, işsizlik, selam verecek insan bulamamak, aile hasreti ve en büyük desteği beklediğiniz kişi, eşinizden ses yok. BU SESSİZLİK İNSANI ÇILDIRTIR. Sonlara doğru ben hazmedemedim birçok şeyi, Aziz Nesin nasıl bu kadar dayanıklı durmuş şaşırdım. Bir mektup yazmak ve o mektupta da soğuk bir dil kullanmak mümkün. Ama insanın eşine, çocuklarının babasına mektup yazması bu kadar mı zor? Bu kadar mı zül? İnsan, insana bunu yapmamalı. Tuco istedi ki Aziz Nesin'i daha yakından tanıyım ve biraz da güleyim. Ben bu kitaptaki sefalete üzülmekten, komik olan şeylere dahi gülemedim. Kaplıca ve çamaşır anısı göz doldurur cinstendi. Aziz Bey, siz karnınız açken, antika antika konuşan ressam efendiye gidip, en azından kursağımdan rakı geçer derken ben gülemedim. O açlığı düşündükçe benim midem delindi. Battaniyeyi sırtınızda gezdirirken ve otele girdiğinizde sarfettiğiniz o sözlere ben acımaktan gülemedim. O Kerim Sadi'nin size içki konusunda yaptığı düpedüz dalga geçme olayına ben gülemedim. Yazılarınızı takdir ettiğini, gönülden desteklediğini söyleyip, gözünden köstekleyenlere ben gülemedim. Aziz Nesin, İslam inancına göre bazı sebeplerden dolayı yatacak yeri yoktur. Bu ayrı. Ama ona bu dünyada bu kadar zulmeden, aç bırakan, ailesinin yıkılmasına, çoluk çocuk perişan olmasına, kışta kıyamette üşümesine, elde doğru düzgün sebep olmamasına rağmen, iftiralarla ve bahanelerle hapse düşmesine, sürgün edilmesine sebep olan, dara düştüğünü bildiği halde ona yardım etmeyen hiç kimsenin de yatacak yeri yok. Belki farklıyız sizinle Aziz Bey. Hem de çok. Ama çektiğiniz sefalete üzüldüm. Aziz Nesin'i tanımak adına ben çok akıcı bir kitap okudum, hatta hayatını anlattığı daha geniş bir kitap varmış onu da okumak isterim. Sizlere de gönül rahatlığıyla bu kitabı öneririm. Hatta mümkünse açken okuyun. Keyifli okumalar diyemiyorum tabi. Sevgiler..
Bir Sürgünün Anıları
Bir Sürgünün AnılarıAziz Nesin · Nesin Yayınevi · 20171,292 okunma
··
223 görüntüleme
CEYLAN okurunun profil resmi
Hayat görüşü ve inancı size zıt olan birini ne kadar objektif elestirmişsiniz Kübra Hanım. Su gibi okudum. Üzüldüğünüzü net hissettim. Yüreğinize sağlık.
K. okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim Ceylan Hanım. Zaten şu kitabı okuyup da yüreğinin teli titremeyen bence vicdanını var mı diye yoklamalı. Acılar çekilecek gibi değil..
Bu yorum görüntülenemiyor
Ömer Gezen okurunun profil resmi
Güzel olmuş incelemeniz ellerinize sağlık ama kiskandim :D Ankara buluşmasında hediye demek Tuco Beyden...
K. okurunun profil resmi
Tuco'nun sitede ilk arkadaşı olmanın küçük bir ayrıcalığı ve havası olsun değil mi? :) Teşekkürler
4 sonraki yanıtı göster
Necip G. okurunun profil resmi
Kübra A.=Kitabı okurken hissetiği tüm duyguları araya filtre sokmadan birebir incelemeye geçirmek:)) Arada bunun bedelini de ödüyor tabii ama şu ana kadar geri vitese aldığı hiç görülmemiştir:) Ellerine sağlık:)
K. okurunun profil resmi
Bunun bedelini bir avuç eşeği başıma sarmakla daha dün ödedim abi. Hiç de kibar olup millete daha havalı gözükmek derdinde değilim. Bildirim gelmesin diye sildiğim iletilere geri vites gözüyle bakan, artık hangi sıfatı yakıştıracağımı şaşırdığım kötüleri başıma sardığım için ben suçluyum ama. Ben kaşındım. Millet istediği budalalığı yapsın, görme duyma. Başın ağrımasın ama yok. İlle başımı ağrıtacağım. :) Aziz Nesin'e bu kadar üzüleceğimi düşünmemiştim. Gerçekten ummadığım şeyler düşünüp hissettim. Bunun için Tuco'ya teşekkür ederim gerçekten, onun vesilesiyle güzel ve bana katkı sağlayan bir kitap okudum. :)
6 sonraki yanıtı göster
Osman Y. okurunun profil resmi
Çok samimi anlatmışsın , zaten mesele vicdanlı olabilmek, farklılıklara tahammül edebilmek. Aziz Nesin benim için de henüz okumaya başlamadığım belki de bir tabu ya da neredeyse öyle ama Tucoya söz vermiştim ve unutmadım , sanırım bu kitapla başlayabilirim. Bir de şiirine rastladım ki geçenlerde bizim Zarifoğlu yazsa ayılıp bayılırız. Yiğidin hakkı meselesi önemli, belki bilirsin şöyle , Haritalara bakıyorum Hiçbirinde evin yok Ansiklopedilere bakıyorum Hiçbirinde resmin yok Sözlüklere bakıyorum Hiçbirinde adın yok Bakıyorum kendime Seni görüyorum Benden başka yerin yok
K. okurunun profil resmi
Şiir güzelmiş. Zaten Aziz Nesin'in kaleminin başarısıyla değil, fikirleriyle ilgili problemler olmuş. Bunlarda da tartışılabilecek çok şey var zaten. Şiiri de belki Nazım Hikmet deseydin daha yerinde olurdu. Cahit Zarifoğlu ile kıyası pek doğru değil.
20 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Kasım okurunun profil resmi
Yol kitabını okuduğumda çok etkilenmiştim. Salt kendi çocukluğunu, yaşantısını anlatmıyor bir de toplumun kadına olan bakış açısını da toplumun savunduğu ideolojiyi de anlatıyor. Aziz Nesin'in neden mizahi yazılar yazdığını hayatına, çevresine aşina olunca anladım. Bir de sevinç, acının içinde gizliymiş ve tekmil duyguların kaynağı acıymış, bunu da anladım. İncelemenizi gerçekten çok beğendim; merak uyandırıcı bir inceleme olmuş. Kitabı listeye aldım. Kalemine sağlık. Teşekkür ederim.
K. okurunun profil resmi
Bazı şeyleri o komik anlatsa da ben yine de o acıyı derin hissettim. Ben her şeye gülemiyorum sanırım. Hele ki bu kadar bariz acılara zor. Ama muhtemelen hikaye ve romanlarına gülerim. O potansiyeli hepimiz biliyoruz. Değerli yorumunuz için teşekkür ederim. :)
Rahime okurunun profil resmi
"Yiğidi öldürürüm ama hakkını yemem." Adlı bu incelemen için teşekkürler Kübra. :) Keşke senin yaklaşımın gibi zamanın da yaklaşılsaymış Aziz Nesin'e. Bir insana, sadece görüşlerinden dolayı ülkece mobing uygulamak nasıl bir anlayıştır vicdanım almıyor. Böylesi avam, bayağı bir davranıştan hâlâ kurtulmuş değiliz. En basiti şu küçücük sitede bile herhangi bir konu hakkında fikrini ortaya koyan kişiyi şeytan taşlar gibi taşlıyoruz. Tahammülümüzün ve hoşgörümüzün sınırlarını genişletmemiz gerekiyor sanırım. Sevgiler...
K. okurunun profil resmi
Rahime bence bizim ülkenin psikolojisi bozuk. Cidden Kurtuluş Savaşı'ndan sonra olan her gelişme bu ülkeyi birleştireceğine bölmüş, bugün geldiğimiz noktada da gördüğümüz farklı değil. Herkes ayrı arıza, herkes ayrı rahatsız. Hiç kimseye laf söylenmiyor, kendini ifade etmek isteyen herhangi bir insana da hadsizce mobbing'in kralı uygulanıyor. Ülkece ciddi bir ahlaki zayıflık içindeyiz. Güzel şeylerin artması gerekiyor. Ama haberlere baktıkça bu ülkedeki insanlığın olması gereken düzeye gelmesi... Hayal gibi. İnsan olmak bile bu ülkede taşlanmak için bir sebeptir. Bunların hepsini Aziz Nesin'den bağımsız söylüyorum. O bunu yaşayan kişilerden biri. Ama fırsat eline geçen herkes eline taşı alıyor, ve şansına çamur kaçmış herkes de o taştan nasibini alıyor. Üzücü... Sevgiler değerli kardeşim...
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.