Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

KASİDE Esti nesîm-i nevbahar açıldı güller subh-dem, Açsın bizim de gönlümüz, sakıy medet; sun câm-ı Cem. Erdi yine ürdibehişt, oldu hava anber-sirişt, Âlem behişt ender behişt, her gûşe bir bağ-ı irem. Gül devri ayş eyyamıdır, zevk u safa hengamıdır, Âşıkların bayramıdır bu mevsim-iferhunda-dem. Dönsün yine peymaneler, olsun tehî humhâneler, Rakseylesin mestaneler, mıtrıblar ettikçe nagem. Bu demde kim şân u seher meyhane bağa reşk eder Mest olsa dilber, sevse ger, ma'zûrdur şeyhülharem. Yâ neylesün bîçareler, alüfteler, âvâreler Sâgar suna mehpareler, nûş etmemek olur sitem. Yâr ola, câm-ı Cem ola, böyle dem-i hürrem ola, Arif odur, bu dem ola... ayş u tarabla muğtenem. Zevki o rind eyler tamam kim, futa mest ü şâd-kâm Bir elde câm-ı lâle-fam, bir elde zülf-i hambeham. Her nevresîde Şah-ı gül, almış eline cam-ı mül, Lütfet açıl sen dahi gül, ey serv-kadd ü gonce-fem! Açıklama: Sabah vakti ilkbahar yeli esti. Sakiy medet, Cem'in kadehini sun, bizim de gönlümüz açsın. Erdi yine nisan ayı, hava amber kokularla cennet içre cennet oldu, her köşe bir irem bağı. Gül devri devri işret zamanıdır, zevk ve sefa vaktidir, Bu mübarek nefesli mevsim aşıkların bayramıdır. Dönsün yine kadehler, şarap küpleri boşalsın akıcılar nağme çaldıkça sarhoşlar rakseylesin. Bu demde, bu seherde, meyhane bağı kıskanır Dilber mest olsa, Kabe'nin şeyhi onu sevse, mazurdur. Sevgiden şaşkına dönen biçâreler, avareler neylesin Ay yüzlüler içki sunuyor, içmemek ayıp olur, sitem olur. Yar olanda, Cem kadehi olanda, böyle neşeli günler olanda. Arif odur ki bu zamanlarda neşe ile ganimetlenir. Zevki O sevgili tamam eder ki, sarhoş neşesiyle. Bir elinde lâle renkli kadeh, bir elinde büklüm büklüm saçını tutar. Her körpe güldür, eline içki kadehini almış. Lütfet, açıl sen de gül, hey servi boylu gonca ağızlı. Aşağıdaki hiciv şiiri kendi zamanının bir başka şairi Fırsati’ye bir sataşmasıdır.. CENG(KAVGA) Fırsatî sen bu semti bilmezsin Eyleme gel bizimle yok yere ceng Sana kaç kere dedim anlamadın Sözde mazmûn gerekir â pezeveng RUBAİ - YOĞ İMİŞ Ey dil hele âlemde bir âdem yoğ imiş Var ise de ehl-i dile mahrem yoğ imiş Gam çekme hakikatde eğer ârif isen Farz eyle ki el'an yine âlem yoğ imiş... Nefi denilince akla gelen ilk şeylerden biri hicivleridir. Nefi'nin sadece hicivleriyle ün salmadığını ve kaside alanında da başarılı eserler verdiğini ,hatta ve hatta kaside denilince de akla gelen ilk ismin Nefi olduğunu az çok edebiyat bilgisi olan bir çok insan bilir.Nefi öyle bir yazar ki, övgü ve yergi sanatını yani kaside ve hiciv sanatını bir arada kullanarak büyük bir başarı elde etmiştir. Aslında birbirlerine zıt olan bu sanatları uygulamak her baba yiğidin harcı değildir. Hicivlerinden dolayı ona genç yaşta "Zari" mahlası verilmiştir."Zari" günümüz Türkçesiyle "zararlı, faydası dokunmayan" anlamları taşır.O öyle bir Hiciv sanatı işlemiş ki 1585 Erzurum defterdarı olan Gelibolulu Müverrih Ali, şiirlerini görmüş, beğenmiş ve bu genç şaire Nef'i "Nafi" yararlı" mahlasını vermiştir.Ne kadar yararlı bir şair, orası meçhul tabii.Öyle ki, Nefi yazmış olduğu hicivleriyle dönemin birçok isminin nefretini ve öfkesini üstüne çekmeyi başarmıştır. Dönemin Müftüsü ile aralarında geçen bir atışma oldum olası beni Nefi'nin büyük bir şair olduğuna inandıran güzel atışmalardan biridir. Aslında güzel bir atışma olduğu söylenemez; bilakis ağır sözlerle kurulmuş,destansı sözler içeriyor. Malum bizim Nefi oturtucu sözlerin adamıdır.Dönemin müftüsü görünüşte Nef'i yi öven, fakat içeriğinde Nef'i ye kâfir diyen bir beyit oluşturup halka sundu. Üstad Nefi'de boş durur mu sanırsınız? Nefi'ye biri kafir diyecek ve Nef'i masum masum, hiçbir şey yokmuş gibi davranacak.Üstad boş durmadı. Hemen bu beyite karşılık bir beyit de o yazdı: Müftü efendi bize kâfir demiş. Tutalım ben O'na diyem müselman. Lâkin varıldıktan ruz-ı mahşere, İkimiz de çıkarız orda yalan." Yukarıdaki şiiri Nef’i nin asırlar sonra bile Hiciv sanatı denildiğinde ilk akla gelen isimlerden biri olmasını sağlamıştır.. Satirik üslûbun (yergi/eleştirel) en önemli vasıtalarından biri olan mübalağa (abartı), Türk şiirinde bol bol kullanılmıştır.Divan şairi, övgüde ne kadar abartılıysa, hicivde de aynı derecede abartıya kaçmıştır. Hicvedilen kişinin hicvi hakettiğini göstermek için mübalağadan yararlanılmıştır. Yine Nef'î'den bu defa Vahdedi isimli bir şaire karşı yazdığı Hiciv den bir örnek verelim: Asmândan bir sadâ-yı saht irişdi İşidenler sâ'ika sandılar amma ol değil Vahdetî bir zarta çalmıştı geçen yıl sehv ile Künbed-i çerh-i felekden geldi âvâzı bu yıl âsmân: gökyüzü sâdâ-yı saht: kuvvetli ses nâgehân: ansızın sâîkâ:yıldırım sehv ile: yanlışlıkla künbed-i çerh-i felek: gökyüzü âvâz:ses zarta:gaz çıkartmak Bu öyle oturaklı bir beyitti ki,dönemin müftüsü bu beyite karşılık olarak başka bir beyit yazma cüreti gösterememiştir.Yani kısacası Nefi öyle bir hiciv ustasıydı ki sadece bir hicvinden dolayı bir çok insanın ağlamasına, efkarlanıp dünyadan soğumasına sebep olabiliyordu. Öyle ki o zamanın sadrazamlarına şiir şeklinde küfür ettiği için bir kez zindana atıldı; ama padişah bunu öğrenince kendisini affetti.1 ay sonra tekrar küfür etti ve yine zindana atıldı ve yine padişah Allah'ın sabrı üç kezdir diyerek, "bir kez daha affediyorum seni" dedi ve tekrardan bizim sivri dilli Nefi'yi affetti. Aradan epey bir zaman geçti.. Bizde bir tabir vardır: "Can çıkar huy çıkmaz" diye, malum bu söz tam bizim Nefi'ye göreydi Nefi dayanamayıp ne de olsa beni tekrardan affedip bırakırlar diye düşündüğünden olsa gerek, tekrardan küfrettiği için nihayetinde boğularak öldürülmüştür.Boğularak öldürülmesinin sebebi de Nefi'nin tamamen kendi isteği dahilinde gerçekleştirilmiştir.Sonuçta bir çok kez affedilmesine karşın, diline sahip çıkmayıp kendi ölüm fermanını yine kendi elleriyle imzalamıştır. Şair Padişah Yavuz Sultan Selim’in Şah İsmail’ e yazdığı hicviye… Sanma şâhım / HERKESİ SEN / sâdıkâne / YÂR OLUR Herkesi sen / DOST MU SANDIN / belki ol / AĞYÂR OLUR Sâdıkâne / BELKİ OL / bu âlemde / DİLDÂR OLUR Yâr olur / AĞYÂR OLUR / dildâr olur / SERDÂR OLUR İşte Yavuz Sultan Selim in Şah İsmail ' e yazdığı bu çok ince manalı şiirin günümüz Türkçesiyle yazılışı.(Hikayeyi okuduktan sonra ne anlatmak istediğini daha iyi kavrayacaksınızdır.) Şahım sen herkesi kendine sadık dost sanma Sen herkesi dost sanma belki o düşmanın olur Belki o kişi alemlerde sözü geçen olur Dost olur düşman olur sözü geçen olur hükümdar olur. Yavuz Sultan Selim Han'a ait bir beyit. Dizelerin ilk kelimeleri yukarıdan aşa ğıya okunduğunda aynı dizeyi verir.Bu tarzda yazılan ilk beyit olduğu söylen mektedir. Divan edebiyatında bu özelliğe vezni aher denir. Yavuz Sultan Selim Han bu beyiti Şah İsmail'e yazmıştır,hikayesi oldukça ilginçtir; Yavuz şiire, edebiyata ve satranç oynamaya meraklı biridir. Aynı şekilde Şah İsmail'de de bu özellikler vardır. Sarayında ünlü şairleri barındırır ve çok iyi satranç oynar. Bunu bilen Yavuz, Şahın bu özelliğinden yararlanmak ister. Tebdili kıyafetle (gezgin bir abdal kılığında) şahın ülkesine gider. Hanlarda Kervansaraylarda satranç oynayarak önüne geleni yener. Haber Şaha ulaşır. Şah der ki çağırın birde benimle oynasın. Yavuz Şah'ı da yener. Şah sinirlenir ve Yavuz'a der ki: " sen edep nedir bilmez misin? Hiç Şahlar mat edilir mi?" Elinin tersiyle Yavuza bir tokat atar. Şahın kızdığını anlayan Yavuz ,onu yücelten şiirler okumaya başlar. İşte şahın huzurundan ayrılmadan önce bu şiiri okur. Ancak Şah İsmail hala onun Yavuz Sultan Selim olduğunu anlamamıştır.Yavuz yediği tokatın acısını unutmaz. Birkaç sene sonra Çaldıran'da Şah İsmail'i yener ve ona bir mektup gönderir. Mektupta o günkü tokadın acısını aldığını söyler ve ilaveeder"atacaksan,tokadı,böyle,atacaksın" Aslında Yavuz bütün olacakları,planlarını,kastını,ve hıncını şiirinde Şaha anlatmış ancak Şah anlayamamıştır. Herkesin dost olmayacağını bir gün böyle kişilerin karşısına serdar olarakta çıkabileceğini söylemiştir." Bu örnek şair Padişahlarımızdan en güzel örnektir.. Aşağıdaki şiirinde ise yine Edebiyat alanında hakikaten güzel eserler vermiş olan Yavuz Sultan Selim han ,aşık olunduktan sonra Padişahların bile ne kadar çaresiz kaldıklarını anlatan harika bir şiir örneği çıkarmış,bu yüzden illaki sizlerle bu şiiri paylaşmak istedim. Merdüm-i dîdeme bilmem ne füsûn etti felek Giryemi kildi hûn eksimi füzûn etti felek Sîrler pençe-i kahrimdan olurken lerzân Beni bir gözleri âhûya zebûn etti felek." ( Bilmem ki gözlerime felek nasil bir büyü yapti ki, Gözümü kan içinde birakti, aşkımı artırd. Benim pençemin( gücümün) korkusundan arslanlar(bile) titrerken, Felek beni bir ahu gözlüye esir etti..) KARACAOĞLAN Karacaoğlan, 17. yüzyılda yaşamış bir halk şairidir. Söylediği şiirlerde geçen yer isimlerinden anlaşıldığına göre, çok gezmiş, çok memleketler görmüş, Anadolu dışında, kendisinin "frengistan" dediği, yabancı bir ülke, yada ülkelere de gitmiştir. Karacaoğlan, şiirlerinde genelde Anadolu sevgisi, tabiat sevgisi gibi konuları işlemiş, bunun yanısıra, halk şiirinin hicviyeleri olan "taşlama" türü şiirler de söy lemiştir. Bu şiir, onun taşlamalarından biridir: Indim seyran ettim Frengistanı Iller var, bizim ile benzemez Levin tutmuş goncaları açılmış Gülleri var bizim güle benzeme Akılları yoktur, küfre uyarlar Imanları yoktur, cana kıyarlar Başlarına siyah şapka koyarlar Beğleri var, bizim beğe benzemez Seyredüben gelir karadenizi Kanları yok, sarı sarı benizi Övün etmiş kara etli domuzu Dinleri var, bizim dine benzemez. Karacaoğlan der ki:dosta darılmaz Hasta oldum, hatırcığım sorulmaz Vatan tutup bu yerlerde kalınmaz Illeri var, bizim ile benzemez Karacaoğlan mütemadiyen ,aşk şiirleri yazmış,duru bir dil kullanmış ,ve derdini anlatırken bazen kızların tomurcuk memelerinden,bazen gil yanaklarından,bazen saçlarından kendi dil ve kültürüne göre süsleme ve abartılarla anlatmıştır,yazmıştır,bir şiirinde ; Bir Kız Bana Emmi Dedi Değirmenden gelirim beygirim yüklü Şu kızı görenin del olur aklı On beş yaşında kırk beş belikli Bir kız bana emmi dedi neyleyim Bizim ilde üzüm olur alc olur Sızılaşır bozkurtları aç olur Bir yiğide emmi demek güç olur Bir kız bana emmi dedi neyleyim Birem birem toplayayım odunu Bilem dedim bilemedim adını Elbistan yanaklı Kürdler kadını Bir kız bana emmi dedi neyleyim Karacoğlan der ki noldum nolayım Akar sularınan bende geleyim Sakal seni cımbızınan yolayım Bir kız bana emmi dedi neyleyim
119 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.