Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

416 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Öncelikle beni epey içine çeken, etkisinden zar zor kurtulabildiğim (kurtulabildim mi?) , çileden çıkmama yol açan, uzun bir serüvenin başlangacı, olduğunu söylemeliyim bu kitabın. Çok sevmeme rağmen yarım saat övüp üç saat eleştirebileceğim bir seridir. (Ekstra olarak 2 saat Raistlin karakterinden bahsedebilirim) Ve maalesef bu eleştiriler onca büyüleyici yanına rağmen kitabı doya doya önermeme engel oluyor. Çağımızda zaten kötülük zeka alameti olarak görülürken başkalarının da bu seriyi okuyup-biraz da benim gibi- komplekslere girmelerini istemem daha doğrusu vicdanım istemiyor. Eleştirim yazarların düşünce yapısından kaynaklanıyor. Hatta evet yazarların düşünceleri o kadar tutarsiz ki beni çileden çıkardılar. Sadece iki örnekle biraz anlatmaya çalışayım yoksa örnekler uzadıkça uzayacak: Ana serinin son kitabında verilen mesaj: Denge. İyi ile kötü dengede olmalıymış. Eğer terazinin kefelerinden biri (iyilik veya kötülük) ağırlaşırsa denge bozulur ve düzensizlik oluşurmuş. Burada sorulması gereken soru "İyilikle kötülük eşit ağırlıkta mıdır ki biri birinin yerini tutsun?" ki zaten kötülük kendi tanımı gereği düzeni bozmak anlamına da gelir. Ama kitaba göre dünyada iyilik ağır bastığında yine kötülük oluşuyor :) Bunu desteklemek için de bir zamanlar dünyaya hakim olan elfler üzerinden gidiliyor . Elfler iyilikleri yüzünden kibirli oluyorlar. Sonra kitapta bizim Nuh Tufanını andığımızdan daha fazla bahsedilen Afet ortaya çıkıyor. Tanrılar elfleri İyilikleri yüzünden(!) cezalandırıyorlar. Aslında elfler kibirleri, açgözlülükleri, vurdumduymazlıkları yüzünden cezalandırılıyor. Ama canım yazarlar, bu vasıflar;birileri iyilik yapıyormuş havasına bürünmüş, bir şeyler yapıyorken ortaya çıktığı için, iyiliklerinden ötürü çıkmış diye düşünmüşler. Kötülük, iyilikten çıkmaz o ancak kendini iyilik kılıfıyla iyice gizlemiş kötülükten çıkar. Evet dünyada kötülüğün varlığının bir sebebi vardır ama kötülük asla desteklenecek veya normal karşılanacak bir şey değildir. Weis ve Hickman ise beni çok şaşırtarak desteklememiş zaten! Hem, bazıları çay bazıları kahve sever dercesine "kötüler kötü olsunlar canım nolacak, bu da seçim" demişler hem de sonunda mutlaka kötülere yaptıklarını ödetmişler. Sonuç olarak kitapta gerek kişinin akıbeti olsun gerekse var olan hapishaneler olsun, bir ceza kavramı var. Ama onu engelleyecek bir toplum yapısı yok. Kötülüğün sembolü olan siyah cüppe giymek serbest ama kötülük yapmak, hiç değilse kanun nezdinde yasak. 2.olarak, Drizzt incelememde de yapmıştım şu karşılaştırmayı tekrar edeyim: 3. Kitapta iyi bir insan olan Tanis kötü bir tanrıça olan Karanlık Kraliçeye zorla diz çökmek zorunda kalıyor. Çünkü çok güçlü bir aurası var ve buna karşı koyamıyor Tanis. Drizzt Efsanesinde ise benzer bir karakter, benzer bir tanrıçaya özgür iradesiyle karşı koyuyor. Hatta tamamen aynı tür tanrıça olmasına rağmen onun sahte olduğunu söylüyor ve bu ona değer katıyor. Yani iyi bir insan kötü bir yaratığa kendini koyvermiyor. Zaten Tanis örneğindeki gibi aksi durumlar olduğunda ben kitabı mayın tarlasında geziyormuş gibi sakınarak okumaya başlıyorum. Bu da kitap okuma amacımı körpeliyor. Böyle "temel" konularda bu kadar dikkat çekici hatalar olmasaydı doya doya "En sevdiğim seri" diyebilirdim. Ama korkmayın! Analizlerime göre E. M okurları arasında bir tek ben varım böyle düşünen ve bu kadar çelişki gören (zira kafam epey karıştı.) demek ki o kadar da göze batmıyor. Gerçi okuyacak adam şimdiden vazgeçmiştir okumaktan . Yine de ben serinin bayıldığım güzel kısımlarına geçeyim: Karakterlerin derinliği ve sağlamlığı ve birbirleriyle olan tezatları; kitabın ne yüzeysel ne de fazla ayrıntılı olan orta yollu üslubu, Yüzüklerin Efendisinde olmayan gerçekçiliği veya araya serpiştirilmiş güldüren espriler çok hoşuma gitti. Serinin en çarpıcı özelliği ise tahmin edilememezlik: Karakterler -öhöm Raistlin- o kadar beklenmedik tepkiler veriyorlar ki yumruk yemiş gibi oluyorsunuz. Bu ve birçok yönden Yüzüklerin Efendisinden oldukça farklı. Karakterler demişken özellikle Raistlin o kadar etkileyici bir karakter ki hakkinda 3 tane sarki yapilmis. Ama ne yazik ki o da biraz havali yapilmaya calisilip altin bir deri, kumsaati gözler ve biraz da Hollywood kötülüğüyle süslendirilmis. Epey bir süre Raistline takıntılıydım. Gittim tablosunu bile çizdim. Raistlin üzerine ayrı bir inceleme yazsam daha iyi olur. Çok değişik bir kitap, kesinlikle size kitap karakterleriyle beraber seyahat edeceğiniz bir yolculuk bileti veriyor. Ama bana kalırsa biraz temkinli, gerçekle şaşanın farklı olduğunun bilinciyle okunması gereken bir kitap. pin.it/5rswpij5nuyyvt bu da Raistlin çizimim :)
Güz Alacakaranlığının Ejderhaları
Güz Alacakaranlığının EjderhalarıMargaret Weis · İthaki Yayınları · 2019783 okunma
··
26 görüntüleme
Phospholytte okurunun profil resmi
Yazdığım incelemeleri yazmak istediğim şekliyle okumak istiyorsanız bir gün sonra okuyun lütfen çünkü ancak o kadar sürede yanlış yazdığım yerleri düzeltebiliyor, eklemek istediklerimi ekleyebiliyorum...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.