Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

376 syf.
8/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Yazarın ilk romanıdır. Ülkenin karmaşık durumlarına denk geldiğinden önce yasaklanmış, 1984 yılında yasağı kaldırılmıştır. Yazarın kendine has bir, üslubu ve çok derin bir betimleme kabiliyet var. Bu hali benim çok hoşuma gitti. Hikayenin asıl kahramanı Selim’dir. Bunun yanında ise önemli yan karakterler olan Seyda, Oktay ve Aysel’de yer almaktadır. Yazar karakterlerini öyle derinlemesine tanıtmaktadır ki, hikaye içerisinde hikaye bulmak içten bile değildir. Hikaye üçüncü tekil şahıs tarafından kaleme alınmıştır. Konu ise hafif siyasi ve solculuk diye tabir edilen siyasi görüşü biraz överek anlatılmaktadır. Hikaye 1970li yıllarda kominizim, solculuk ve işçi, öğrenci olaylarına değinir. Para babalarının boş hayatları, şöhreti yakalamanın zorlukları ve ödenen bedeller… Politik ve gerçek hayattan kesitler sunarak devam edip gider. Neden yasaklandığı ise tartışılır ben içerisinde aman aman bir şey göremedim. Selim asıl karakter ve solcu kişiliktir. Seyda zeki ama hayatın anlamını daha yakalayamamış ve mutsuz bir evlilik yaşayan ablamızdır. Oktay ise zengin, varlıklı olan kişiliktir. Aysel saf mahalle kızıdır, şöhret basamaklarını bir bir bedelini ödeye ödeye tırmanan karakterimizdir. Hepsinin tek ortak tarafı ise hayatlarının bir yerinden sonra kesişmesidir. Yazarın dili çok arı ve sade. Kurgusu ve devamlılığı çok güzel ister istemez okurda merak uyandırıyor. Elimdeki kitap 1990 yılında Can Yayınları’ndan 4. Basım olarak çıkmıştır. Sayfaları hardal rengi ve 1970li yılları anımsatırcasına hoş. Lakin şunu demek isterim. Devrim ya da diğer adları her ne ise hiçbir zaman iradeyi zayıflatmamış aksine daha da güçlendirmiştir. Bir takım ateşli gençlerin, yalan-gerçek olarak sergiledikleri bu görüş kendilerini de başta olmak üzere hem devlete hemde millete zarar vermiş, terör denilen bir çok kuruluşun ekmeğine yağ sürmüştür. Bunu en yakın zamanda “Gezi” diye tabir edilen, baş kaldırış harekatında da görmüş olduk. Dönemin iradesi Taksim’de parkı yıkıp Topçu Kışlası yapmak istedi. Olaylar başladı. Her ne kadar haklı olsa da davaları haksız olmaya mahkumdular. Milyonlarca dolar zarar. Elbette ağaçlar kesilip yok olmasın, onlar bizim geleceğimizdir. Lakin konu ağaç değildi. Kaos ortamı yaratıp, ülkeyi yangın yerine çevirmekti, başarılı da olundu. Kendi bölgem için konuşuyorum. Sadece kendi zararımı söylüyorum. 15 dakika ara ile aracımı yanmaktan kurtardım. 3 kere 6mm kalınlıktaki 12 metre camekan tuz buz edildi. Yine 12 metreye 1 metre led tabela kül oldu. Zarar 16000 Tl. Yapanlarda mahallenin 10 15 yaşlarındaki müptezelleri. Tutup yakalayıp, ağzını burnunu kırsan, ertesi günkü haberlerde inanın ekmek almaya gidiyordu diye haberler çıkardı. Geziyi iliklerime kadar yaşadım ben. İrade sahibi olan bir partiye mensup bir vatandaş değildim. Atadan bildiğim bir partim vardı. Her dönem o partiye oy vermekten başka herhangi bir siyasi kimliğim dahi yoktu. Ama nedense caddeki dükkanla, evler ve arabalar mimlenmişti. Benim yan komşumda sorun yoktu, keza karşı komşumda da, zaten benim komşularımla veya siyasi görüşleri ile de işim yoktu. Hatta ömrü hayatımda diktiğim 3 tane de ağacım vardı. Sıradan sade bir vatandaş olamama rağmen bunlar başıma geldi. Ama görün ki gezi olayları terör ekmeğine yağ sürdü. Peki sonuç ne oldu. Yapılması gereken yapıldı. Zayıflatılmak istenen irade çok daha güçlendi. Ölenler öldü. Bitti gitti. Elbette hakkını savun, protestonu et. Ama mantık ben huzursuzsam herkesi huzursuz edeceğim mantığı olursa, benim evimi soydular bende başkasının evini soyabilirim diye kendini haklı görürsen ve hele ki sırf zevk için sokağa çıkıp sağı solu taşlarsan, “haklı olduğun davanda sonuna kadar haksızsın.” Sözün özü; kitabı okuyun ve kendinize dersler çıkarın. Haksızlık karşısında tabi ki de boyun bükmeyin ama yakıp, yıkmayın. Bölücü değil birleştirici olun. Kitap okunulası ve tavsiye edilesi. Sevgi ile kalın.
Yarın Yarın
Yarın YarınPınar Kür · Can Yayınları · 2017458 okunma
·
215 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.