Okuduğum en iyi distopya olduğunu söyleyebilirim. Aslında distopya denir mi emin değilim. Elbette bu bir kurgu ama gerçekle kurgu birbirine o kadar yakın ki, kitap çoğu zaman biyografik bir romanı andırıyor.
Kitabın en sevdiğim bölümü, iki karakter arasında geçen konuşma. Bununla faşizmin manifestosunu yazmış Orwell. Ama naçizane görüşüm, bu kitabın karşısında isyanı anlatan bir eser de yer almalıydı. Winston'un yaşadığı buhran, ancak örgütlü bir isyan ateşiyle aşılabilirdi.
Hayalini kurduğumuz ütopyaya ulaşma yolunda Orwell'ın tasarladığı distopyalardan geçeceğiz. Bir gün, o güzel günler gelecek...