Gönderi

140 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 27 hours
Bu incelemeyi ya da incelememsi yazıyı neden paylaşıyorum? Yapılan 444 incelemede ki o 444'ün insanın içini gıdıklayan bir hali yok mu sizce de? Bence var. Ki ben bazen o sayıları tamamlayan, bazen de bu intizama gıcık olup onu bozma isteğiyle dolup taşan enteresan bir insanım. Ve yahut her okuyan yazmış bir inceleme ben de yazayım nasılsa arada kaynar demiş de olabilirim. Öyle ahım şahım bir okuyucu, ve yahut yüksek öğrenim görmüş bir entel de degilim. Size şimdi Google amcadan kopyala yapıştır yapabileceğim bir yığın Dostoyevski bilgisiyle sıkıcı mı sıkıcı bir inceleme de yazabilirdim. Ama bu seferlik böyle olsun. Ne de olsa ben az önce yeraltı notlarını okumuş, ve de içinde ki o saçma insanı bir süreliğine günyüzüne çıkarmaya karar vermiş biriyim. Her insanın içinde vardır biraz bu insandan diye düşünüyorum. Sadece biraz başımızla baş başa kalmamız lazım. ( Abuk sabuk benzetmelerimi de mahzur görünüz Dostoyevski bunu yeraltına inmek olarak anlatmış benden ancak bu kadarı oluyor.) İnsanın kendini , kendi içindeki asıl beni tanıyabilmesi , hudutlarını bilebilmesi için bazı zorluklarla karşılaşması lazım. Engeller, hayat sınavları, kaderin oyunları, ara bozan teyzeler, bir yerine şeytan kaçmış kaynanalar,gıybetçi yengeler, yüze gülüp arkadan konuşan nalet arkadaşlar falan. Bütün bunlar aslında yaşamak dediğimiz bu hayatta kalma oyununun bir parçası. Çok daha zor sınavlar var hiç tatmadığımız. Televizyonun karşısında elimizde sıcak çayımızla film gibi izlediğimiz gerçek sınavlar. Bir Dostoyevski kolay gelmiyor bu dünyaya arkadaşlar. Adam bas bas fazlaca anlamanın hiç iyi bir şey olmadığını söylerken haksız değil yani. Bu dünyanın dıştan en sefil görüneni ama manen en kral yaşayanı delilerdir. Adamlar insanlıktan muaf yaşıyorlar ya hu. Ne yapsan izahın var, hem de en hakikisinden. Delidir ne yapsa yeridir misali. Fazlaca anlamak, iyi bir hafıza, iyi sezi bunlar lütuf gibi görünebilir size. Öyle insanlar gece yastığa başlarını koyduklarında aptalların yaptıklarına anlamlı bir sebep arıyorlar. Çaresiz dert yani. Öte yandan içimizde ömrümüz boyunca zapt etmekle yükümlü olduğumuz bir başka benlikle yaşıyoruz. O son nefesimize kadar konuşur durur,soldan soldan. Neler fısıldar o kulağımıza, neler yapalım ister , ne hinlikler düşünür? Dinlemedin bugünlük kazandın, dinledin , yandın. Yeraltı notlarında yazarın o içindeki sesle mücadelesi var . Bir zaman kontrolü sadece o ses alıyor gibi. Aslında biz de ara ara o sese versek kalem neler yazar, biz bile şaşırırız. Sadece aklımızdan geçirdiklerimizle günahkar olabiliyor olsaydık cennet olur muydu ? İşte akıl ve vicdan burada devreye giriyor, o muhakeme ve karar verme gücü. Keşke vicdanı aklından az çalışanı yüzünden anlayabilseydik. Dostoyevski bu kitabında kahramanın hırslarını, duygusal gelgitlerini kağıda dökmüş. Bir yazarın yazdıkları ya kendinden yada rüyalarından bir parça taşır derler, burada ne kadarı yazarın benliğinden izler taşıyor bilemiyoruz,ama her okurun kendinden bir iz bulacağına eminim. Bu arada bununla beraber 445. Yeraltından notlar incelemesini paylaşmış bulunuyorum.(Tabi bu arada biri çoktan paylaşmadıysa.) Allah bereket versin. Saygılar.
Yeraltından Notlar
Yeraltından NotlarFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020129.1k okunma
··
4 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.