Kitaba dair ilk inceleme olacaksa insan istiyor ki en özel şekilde olsun belki böylelikle başka incelemelerin ve okurların da yolunu açarız.. Ne kadar güzel olur, özel olur bilemem tabi belki sonunda karar veririz ama. Öncelikle kitabımızın Güray Süngü'nün romanlarından biri olduğunu söyleyelim. Hatta yayınlanan da ilk romanı. Okuduğum diğer kitaplarına nazaran daha bireysel ve psikolojik bir roman çıkıyor karşımıza.
Ayhan adında bir karakterimiz var. Ayhan; içe dönük, yalnız bir insan ama bir o kadar da beyefendi, çalışkan, temiz yüzlü birisi. İnsanlarla diyalog kurmakta zorlanır. Anne ve babasıyla konuşurken bile "siz" yahut "efendim" deme ihtiyacı duyar. Babası itiraz etse de bu tavrını sürdürmesi bir inatçılıktan ziyade bir çeşit çaresizlikten, elinden başka bir şey gelmemesinden kaynaklanır.. Evinde yalnız başına yaşar ve onu sık sık gördüğümüz iki mekan var evin içinde; balkon ve boş bir oda -tam boş sayılmaz aslında gazete haberleriyle dolu-.
Olabildiğince dışarı kapalı olan Ayhan hayatına her giren insan tarafından farkedilir, kimisinde ilgi uyandırır kimisinde ise merak. Fakat hiç kimseyle kalıcı bir bağ kuramayan bir Ayhan bu. Nişanlanır, nişanlısından ayrılır, üniversiteden sonra ailesinin yanına geçer ama orada kalamaz. Onun devam eden tek hareketi belki de gazete haberi toplamak. Ayhan oldukça ilginç bir karakter olduğunu misafirlerine davranışından da farkediyoruz: Evet ne kadar yalnız kalmak istese de bu adam evine gelen her kişiye de son derece misafirperver. Acaba diyorsunuz yani yalnızlık bir tercih mi bir zorunluluk mu? Tercih olduğunu söylüyor bana kalırsa zorunluluk ya da daha büyük ifadelerle küçük yaşta yaşadığı dışlanmalar, sosyal hayatının sürekli değişmesi ve ailesinin yanında büyüyememiş olması... Roman belki hep aynı çevrede dolanıp duruyor, nerede başlıyorsa orada bitiyor belki de, ilk başında dediği gibi "yalnızlık kati". Sabahattin Ali'nin sözünü görünce hemen aklıma Ayhan geldi, hatta tek bir cümleyle de ancak böyle anlatılabilirdi: "Kendimi bir balkondan aşağı daha rahat bırakabilirim, bir insana bırakmaktansa.. Öyle çok korkuyorum insandan." Suavi Kemal Yazgıç ise şöyle anlatıyor: Habis bir karakter değil hapis bir karakter Ayhan. Ancak onu kimin ve niçin orada tuttuğunu unutmuş hatta hapisliği biterse sudan çıkmış balığa dönermiş gibi yaşıyor hayatını. Sokağa çıkıyor, bakkalla laflıyor, sinemaya gidiyor ama zihin hapishanesinden çıkamıyor bir türlü..
Şöyle ki ne ben Ayhan olabilirim aslında ne de Ayhan ile olabilirim. Ama severiz her bir Güray Süngü karakterini.. Çünkü kendisini sözleriyle sevdirir. Hem herkes farklı yaşamıyor mu bu hayatı, bırakalım Ayhan da yalnız yaşasın.