Gönderi

"Zulüm sürdükçe hicret hiç bitmeyecek."
Küçük bir ada vapuru beliriverdi iskelenin yanında. İçine atladım hemen ve Karaköy istikametine hareketlendik. Seyyahı onlardan önce bulmalıydım. Bu bizim son şansımızdı. Şehrin her yerinde o küçük çocuğun resmi var. Herkes bakıyor; fakat görebilen çok az. Kırmızılılar içinde bir muhacir, garbın yolunu tutmak zorunda kalmış. Her yerde konuşuluyor, kumlara yaslanmış melek yüzü herkese dönük. Seyyah bunları görse ne der? Bütün Marmara’yı dolaştım. Yoktu. Belki de varmak istediği yere ulaştı ve büyük bir hayal kırıklığına uğradı. Yazar titreyen elleriyle bir sinir krizinin eşiğindeydi. Yazmanın faydasızlığı. Hangi kelime küçük bir çocuğun sessizce ve sebepsizce yok oluşunu anlatabilirdi. Dilsiz şeytanların arasından fütursuzca geçti. Hiçbir şey yapamıyordu. Birini çekip suratına tükürse, görmüyor musun diye haykırsa mutmain olur muydu?
Sayfa 88 - İz YayıncılıkKitabı okudu
··
1 görüntüleme
Veysel Bingöl