Gönderi

454 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Farzedelim ki biraz daha erken, 1914'de, bu taşı toprağı altın memlekette değil de, Berlin'de yeni doğmuş bir canım bebeğiz. Yine varsayalım ki bu kez Allah'ın sevgili kulu olmamışız da, "kutsal imtihan" gereği annemiz Katolik, babamız Yahudi olmuş. Ne olduğumuzun ya da neye inandığımızın tüm anlamını ve tüm gerçekliğini yitirdiği bir gelecek, açmış kollarını bizi bekliyor. Ama tuttuğunda ne yapacak bilmiyorum. Yıl olmuş 1935! Ariyenler öpecek adam arıyor sokaklarda. Fikir ayrılığı kalmamış, ne âlâ, tüm mundarlığın sebebi bu Yahudi köpekler! Bunda hiç şüphe yok. Vatansızlar yol alıyor bir zamanki vatanlarından seçeneksiz. Ve mülteci ruhlar aramızda, hoş geldiniz. Avusturya, Çekoslovakya, İsviçre, Fransa... Kaçınız dayanabilecek gözleri olmayan ve kulakları duymayan insansılara... Mültecilere Yardım Komitesi yardım edememekle, Birleşmiş Milletler birleşememekle ve bir türlü çıkartamadıkları kanunlarla meşguller! Beş medeniyet ülkesi, kapıları kapalı. Bize ait değilsiniz, ülkenize gidin! Ama biz vatansızız, kovulduk? Orası bizi ilgilendirmez. Suçlusunuz, dört hafta hapis. Bir daha dönerseniz altı ay! Avusturya sınırına bırakın bunları. Sınırda azgın namlular bekliyor. Ne işiniz var burada. İsviçre polisi buraya gönderdi. Öyle mi? Suçlusunuz, iki hafta hapis. Bir daha ki sefere, üç ay! Alın atın bunları, yallah Fransa sınırına. Sınırda horozlar düdükleyecek, bekliyor. Ne işiniz var burada? Avusturya polisi tarafından ... Öyle mi? Atın bunları. Vesselam mülteciler tükenene kadar gidiyor bu açlık, ikiyüzlülük, sefillik, rezillik, tutuklamalar ve kovalamaca... Öyle ki Baba Moritz artık ölecek, ne hikmetse cennete gidecek, cennet kapısında bir bekçi görüyor, o kadar işlemiştir ki benliğine bu kapı dışarılık, gümrük memuru sanıyor, kaçıp saklanmaya çalışıyor, ama nafile! Tutup getiriyor melekler! Ama benim pasaportum yok diyor Moritz. Ne seyahat iznim, ne de ikamet tezkerem. Üstelik bir Yahudi'yim. Alman vatandaşlığından çıkarıldım ve senelerden beri vatansız olarak gizli yaşıyorum. Öyle mi? Ey vatansızların meleği gel! Çok ıstırap çekmişlerin meleği, sen de gel! Atın bunu cennete! Sırtında gözyaşları ile dolmuş küfe taşıyan Moritz ve yüzü dünyanın bütün analarının yüzüne benzeyen melekler kapıdan içeri girerler ilk defa. "Steiner etrafındaki yüzlere, kader rüzgarıyla buralara atılmış bu bir sürü küçük varlıklara baktı ve bardağını kaldırarak, "Baba Moritz" dedi "ey durmadan yol alan kral, ey Ahasverin son halefi ve ey ebedi mülteci, hoş geldin! Bu yılın bizlere neler getireceğini şeytan bilir ancak. Yaşasın yeraltı bölüğü. İnsan yaşadığı sürece hiçbir şey kaybolmamıştır." Remarque, 1939'da kitabını yayımladığında henüz savaş başlamamıştır. Nazi taşları yerine oturduğunda, hayal ettiğinden çok daha fazlası gerçek olmuştur. Zamanında o kadar şiddetli öfke ve kıyıma maruz kalan vatansızların, şimdi bir vatana kavuştuklarında benzer bir kutsanmış idealle, Gazze'de bir nevi dünyanın en büyük toplama kampı oluşturmaları hayret vericidir. Demem o ki insan her yerde, aynı soyka galiba, beş para etmez! Prosit!
İnsanları Seveceksin
İnsanları SeveceksinErich Maria Remarque · Evrensel Basım Yayın · 2000322 okunma
·
160 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.