Konstantiniyye Oteli bir küçük İstanbul örneği gibi... Yer yer tarihin içinden, yer yer günlük hayattan çıkıp gelen kimliklerle örülü bu roman adeta bir karakter kartelası... Bu karakterler arasındaki geçişler o kadar yumuşak ki, tüm konular iç içe ve birbirinin devamı gibi.Bu yüzden de benim nazarımda asla sıkıcı olmayan, hakkıyla akıcı diyebileceğim bir kitap.
Bir otel açılış yemeğinde başlayan romanda masaları gezerken tanışıyoruz birbirinden değişik hayatlarla. Her biri farklı hikaye barındıran karakterlerle de o masalardan sokaklara, evlere, dışardan görünmeyen detaylara akıp gidiyoruz okudukça.
Zülfü Livaneli zaten kalemini, duruşunu çok sevdiğim bir yazar. Bu kitabında da toplumsal olayları ustaca değerlendiriyor, olayların siyasi boyutunu çokta göze sokmadan irdeliyor. Ülke ve toplum problemlerimiz 40'dan fazla karakter ile gözlerimizin önüne seriliyor...
Keyifli okumalar...