Gönderi

197 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 30 hours
(Ön not: Bu kitabın da içerisinde yer aldığı 5 muhteşem bilimkurgu eserini yorumladığım videomu izlemek isterseniz şu linke tıklayabilirsiniz: youtube.com/watch?v=BvYXVnA...) İthaki Bilimkurgu Klasikleri serisinden okuduğum 23. kitap oldu. H.G. Wells’in daha önce iki kitabını daha okumuştum ve ikisinde de beni kendisine hayran bırakmayı başarmıştı. Bu kitabında da tıpkı önceki iki kitabında olduğu gibi oldukça etkileyici fikirler ve bakış açıları mevcut. Avrupa’da canlı hayvanlar üzerinde veya insanlar üzerinde deney yapılmalı mı yapılmamalı mı tartışmalarının yaşandığı zamanlarda Wells, kendi düşüncesini bu bilimkurgu romanı aracılığı ile ortaya koymuş. Her şeyden önce kitabın 1896 yılında yazıldığını düşünürsek H.G. Wells’in hakkını bir kez daha kendisine saygıyla teslim etmek gerekiyor. Kitap, Edward Prendick isimli bir adamın başından geçen olayları anlatıyor. Bütün kitap boyunca Prendick’in adeta anı defterini okuyor gibi hissediyorsunuz. Prendick, nereye gittiği veya nereden geldiği belli olmayan bir gemide yolculuk yaparken gemi kaza yapıyor ve kendisi kazadan sağ çıkan tek insan oluyor. Daha sonra başka bir gemi tarafından kurtarılıyor ve Doktor Moreau’nun Adası'na getiriliyor. Burada Moreau ile tanışıyor ve zamanla onun canlı hayvanlar ile çeşitli deneyler yaptığını görüyor. Moreau, güncel tanımıyla, plastik cerrahiye hayatını adamış birisi ve yaptığı deneylerle adasındaki hayvanlardan insan üretmek istiyor. Edward Prendick de bilimle ilgilenen biri olduğu için ilk başta Doktor Moreau’ya karşı çıkıyor ve onu engellemek istiyor. Bu noktada biraz konuyu dağıtmakta fayda var. Bilindiği üzere, insanoğlu var olduğu andan itibaren biyolojik çevresindeki ve kendi vücudundaki olayların nasıl meydana geldiğini hep merak etmiştir.Bunun için birçok deney yapılmıştır, halen de yapılmaya devam etmektedir. Deneysel araştırmalarda işin tabiatı gereği denek kullanmak bir zorunluluktur; bu anlamda deney hayvanları kaçınılmaz olarak insan deneklere en önemli alternatif olmuştur. Peki hayvanlar da bizim gibi canlılar olduğuna göre onları deneylerde kullanmak ne kadar etiktir? Birçok hayvansever arkadaşımın hayvanların kullanıldığı deneylere karşı çıktığını biliyorum. Bu konuda aranızdan farklı görüşten insanların çıkacağına da eminim. O yüzden bu noktada bir soru sorarak konuyu etrafından dolaşmayı tercih ediyorum: Eğer ki ölmek üzere hastaneye kaldırılsaydınız, hayvanlar üzerinde yapılan testler sonucunda geliştirilmiş ve bu sayede güvenebileceğimiz bir ilacı almayı reddeder miydiniz? Hayvanların kullanılarak deney yapılması konusunda ortak bir karara varmak, dolayısıyla yukarıdaki soruma aynı cevapları vermek ne yazık ki mümkün değil. Dediğim gibi eminim birçok kişi bu konuda farklı düşüncelere sahiptir. Ancak bu konuya fazla duygusal yaklaşmanın da insanlar için olumsuz sonuçlar doğuracağı kanaatindeyim. Bilimsel çalışmalar ve deneyler durdurulamaz. Zira bilim, doğada var olanı anlama sanatıdır. Bizim de yegane amacımız doğada var olanı anlamak veya anlamlandırmak olmalıdır. Tabii bu demek değildir ki, deney adı altında hayvanlar işkence görsün... Doktor Moreau da kitapta “dirikesim” olarak adlandırılan bir işlemi hayvanlar üzerinde uyguluyor. Dirikesim,hayvanlar başta olmak üzere, canlıların bilimsel amaçlar için cerrahi tekniklerle parçalarına ayrılma işlemi olarak tanımlanıyor ve Moreau bu sayede birçok “yarı insan” üretmeyi başarıyor. Ancak Moreau bir Frankenstien olmadığı gibi Dr. Jekyll ile Mr. Hyde da değil. Karakter olarak tamamen onlardan farklı. Wells burada “tanrımsı” bir karakter kurgulamış ve Moreau’yu adeta bir yaratıcı gibi önümüze sunmuş. Ancak Moreau kesinlikle bir deli değil, sadece hayvanları bilim için canlı canlı kesmeye meraklıdır ve hiçbir şeyi ele geçirmek gibi bir niyeti yoktur. Tek amacı merakını gidermektir, yani bilimdir. Zaten sorulan bir soruya da şöyle cevap veriyor: "Bugüne dek konunun etik yönüyle hiç ilgilenmedim. Doğa çalışmaları insanı en az doğa kadar acımasız yapıyor." Yani Moreau'nun benim yukarıda değindiğim etik konusuyla ilgili hiçbir tereddüdü yoktur. Onun tek amacı gerçeğe ulaşmaktır. Kitabın alt metninde Doktor Moreau'nun Tanrı'yı, yarattığı ucubelerin(yarı insanların) ise insanı temsil ettiğini düşünüyorum. Doktor Moreau tarafından belirlenen ve ucubelerden uyulması istenen kanunlar ise kutsal kitapları temsil ediyor olmalı. Kitapta Moreau iyi bir tanrı motifi çiziyor ama belirlediği kanunlar anlamsız maddeler içeriyor. Bu noktada Wells, Deizm'i de övmüş olabilir, bilemiyorum. Fakat yazdıklarıyla bir semavi din eleştirisi mi yaptığını yoksa bir semavi din övgüsü mü yaptığını bir türlü anlayamadım. Zaten kitabı güzel ve değerli yapan da okurken aklınıza onlarca fikrin gelmesi. Bilimkurgu ile tanışmak isteyenler için Wells'i öncelikli olarak öneriyorum. Bu kitabı da önceki okuduğum kitapları gibi tam bir bilimkurgu baş yapıtı. Herkese tavsiye ederim.
Doktor Moreau’nun Adası
Doktor Moreau’nun AdasıH. G. Wells · İthaki Yayınları · 20187.7k okunma
··
2,359 views
Kader Aşcıoğlu okurunun profil resmi
Teşekkür ederim
Doğavekitap okurunun profil resmi
Yorumunuz çok iyi ve açıklayıcı👏👏👍 👏👏👏 Bilimkurgu tarzındaki bu ilginç kitabı ben de beğendim ve acizane yorumladım. #kitapseverlertakiplesiyor #dogavekitap #dogavekitapankara dogavekitap.wordpress.com/2023/06/19/dokt...
14 öğeden 11 ile 14 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.