Gönderi

Bundan sekiz yıl evvel ilk kez dinlemiştim bu şarkıyı,resmen tüm ömrümü seyrediyordum şarkıyı dinlerken. Yaşımın henüz böyle duyguları tam anlayamayacak olmasına rağmen ne çok etkilemişti bu sözler beni. Sekiz yıl sonrasında, bugün birden aklıma düşüverdi notaları. Tüylerim ürperdi,şimdi gözlerimi kapatmama bile gerek kalmadan çeyrek asırlık ömrümü yeniden temâşa ediyordum. Hani herkesin kimselere anlatamadığı derin yaraları olurya. Kimselerin bilmediği, bir mücevherâttan daha itinâ ile korumaya aldığı,ve hiç kimsenin onu anlayamayacağını düşündüğü hisler... İşte tüm bu hislerimi bir “le le le “ kısmı ile öyle güzel anlıyordu, ve ben şarkıyı değil, şarkı beni dinliyordu… Sekiz yıl evvel dinlemekle kalmamış araştırmıştım da , böyle yüreğimi garip bir ürpertiye boğan bu şarkının anısı acep ne ola. Öğrendim ki, o ürperti ölümün ürpertisi idi. Tuncay bey, parasızlık yüzünden elektrikler kesik olduğu için bir kaç tane mum yakmış ve bir nehir ki ömrüm adlı albümü için çalışmalarına evinde, mum ışığında devam ediyordu. Gecenin ilerleyen saatlerinde uykuya daldı, lakin hala yanmakta olan mumlar devrilmiş eşyaları tutuşturmuş ve ansızın bir ölümsessizliği ile gelmişti ecel. Gariptir ki o gecenin sabahı bir müzik şirketi ile öğle saatlerinde, içinde bu müziğin de olduğu “bir nehir ki ömrüm” albümünün anlaşmasını imzalayacaktı. Ölümü hissetmişçesine yazdığı son şiirdi bu. "Sevdiklerim ve beni sevenler bağışlayın su akıyor ve ben gidiyorum.." A cânlar. İnsan ne garip bir varlıktır değil mi. Bir bakmışsın bir dakika içinde öyle Biriktirip durduğun , kendisi için üzüldüğün, hatta gecelerce ömrünü harap ettiğin her ne varsa sadece bir saniyede yok olup gidiyor. Üstâd diyor ya: " Ey nefsim! Deme: “Zaman değişmiş, asır başkalaşmış, herkes dünyaya dalmış, hayata perestiş eder, derd-i maişetle sarhoştur.” Çünkü, ölüm değişmiyor, firak bekaya kalbolup, başkalaşmıyor. Acz-i beşerî, fakr-ı insanî değişmiyor, ziyadeleşiyor. Beşer yolculuğu kesilmiyor, sür’at peyda ediyor. Kelimesi kelimesine öyle mühim sözlerdir ki bunlar. Bir lâhza sonra yaşayacak olmaya bile bir delilimiz yok iken, farkedebiliyor muyuz ne çok, hemde ne gereksizce büyütüvermişiz her şeyi, . Hani, diyor ya Franz Kafka, “Ölümün olduğu bu dünyada, hiçbir şey çok da ciddi değildir aslında.” youtu.be/0KftnhNuYRo
·
5 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.