Gönderi

Öyle Demeyin Be Ben Seviyorum Onu Böyle
İkinci katın koridorunun sonundaki daire her zaman ürkütücü bir yer olmuştur. Anvil, neredeyse dört yıldır yan komşusu olmasına rağmen o kapının sekiz adım yakınına bile gitmezdi. Yirmi üç numaralı dairenin önünden geçtiğinizde hava gözle görülür ölçüde soğurdu. Yirmi dört numaralı daire dış dünyadan kuşkulu görünüşlü, sağlam siyah bir kapıyla ayrılmıştı. Koridorun ışığı odanın kapısına bir metre kala sona erer ve bu karanlık mekanın ürkütücülüğünü bir kat daha arttırırdı. Karanlıkta bile kapıya yaklaşırken havanın iyice tozlandığını fark ederdiniz. Sanki tanecikler asla o kapının önüne konmuyor, biri yeni geçmişçesine sürekli havada uçuşuyordu. Bir gün kapının önü toz tutsaydı bile aklı başında olan hiçbir hizmetçi veya kapıcı elektrikli süpürgeyle yirmi dört numaranın yakınlarına gitmezdi. Veya süpürgesiz. Boş versene. Orada oturan adam bazen haftalarca, aylarca ortadan kaybolurdu. Kimse yüzünü görmemişti, görmeye de çalışmamıştı. Her zaman kapüşonunu yüzünü örtecek şekilde kafasına çekerdi. Havanın sıcak, soğuk, yağmurlu veya güneşli olması onun için fark etmezdi. Binada yaşayan herkes onun kim olduğunu biliyordu. Ancak adı asla söylenmezdi. Niye söylensin? O, hakkında konuşulmaması daha hayırlı olan bir adamdı. Oydu, katil. Hayatını kazanmak için öldürürdü. İş olsun diye öldürürdü. Vakit öldürmek için. Elinden gelse vaktin kendisini de öldürürdü. Onun varlığı Anvil'in uykularını kaçırıyordu. Yan dairede bir seri katilin yaşadığını bilmek Insomnia kasabasına tek yönlü bilet almaktı. İnsan bir koridor mesafesinde şehrin en tehlikeli katilinin olduğunu bilirken nasıl uyur? (...) Uykularını kaçıran yalnızca yan komşusu olan psikopatın döndüğünü bilmesi değildi. Bir de çığlıklar vardı. Tanrım, o çığlıklar... Sanki adam her gece birine işkence ediyordu. Her gece bitmek bilmeyen aynı huzursuz çığlıklar. Ne insan sesine benziyordu ne hayvan sesine. ... Anvil, bir saniyeden kısa süre baktı ona. Hiç şüphesiz o güne kadar gördüğü en iğrenç manzaraydı. Tavandan bir ceset sarkıyordu. Derisi neredeyse tamamen yüzülmüş bir insanın cesedi. Kolları aşağı sarkmıştı, elleri neredeyse yere değiyordu. Anvil, henüz bunu bilmese de o şanssız yaratık Kione adlı vampirdi. Son on sekiz yıl boyunca canlı tutulmuş ve zalimce her gece ona işkence edilmişti. Bakışlarını merdivene çevirdi ve o güne kadar yapmaktan korktuğu şeyi, asla yapmayacağına yemin ettiği şeyi yaptı. Merdivenleri çıkıp ona doğru yürüyen kapüşonlu adamın gözlerinin içine baktı. Kapüşonlu adam ona doğru bir adım daha atarken Anvil, bunun kendisini görünmez kılacağını umarak bakışlarını adamın ayakkabılarına çevirdi. Burbon Kid ile önce kim gözünü kaçıracak yarışmasına tutuşmanın anlamı yoktu. Herifin zaten birini öldürmek için bahaneye ihtiyacı yoktu.
Sayfa 395Kitabı okudu
·
12 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.