Üniversitelerde Profların bile Karl Marx’ı anlatırken şu cümleyle başladıklarına şahit olmuşsunuzdur: Bir donunuz bile varsa Marx’ın Komünizmi bunu ortak kullanmayı öngörür, hayır efendim! Marx’ın “özel mülkiyet” kavramı hiçbir zaman bireysel kullanım araçlarını kapsamamıştır. Marx daha çok, “sahip olan sınıfın”, yani kapitalistin mülkiyeti ile ilgilenmiştir. Kapitalist sınıf, bütün üretim araçlarına sahip olduğundan mülkiyet sahibi olmayan bireyi kiralayabilmekte ve kendisi için çalıştırabilmektedir. Mülkiyetsiz birey de mecburiyetten çalışma şartlarını kabül etmektedir. Yani kısacası Marx’ın özel mülkiyet kavramını, bireysel kullanım araçları için yorumlamak çok yanlıştır.
Marx’a göre bireyselliğimizi gerçekleştiren, yaptığımız nesnelerdir(icraatlardır) Nesnelerimiz emeğimizle anlam kazanır, canlanır. Marx, nesnel dünya ile insan üretkenliğini kapsayan bu faaliyet ilişkisine “üretken hayat” adını vermekteydi. Bu üretken hayata için; “Böyle bir hayat, kendi içinden hayat doğuran bir hayattır.” açıklaması yapardı.
Bu anlamda bizler, dünya tarafından sadece düşüncelerimizle değil üretiğimiz can verdiğimiz nesnelerin varlığıyla algılanır ve doğrulanırız.
Bir yanılgı da Marx’ın kadın-erkek ilişkilerini toplumsallaştırdığının düşünülmesi; Marx’a göre sevgi, iki insan arasındaki ilişkinin en temel ve doğrudan olanıdır. Yine Marx bu konuda şunları yazar: “Kadını toplumsal şehvetin bir kurbanı ya da bir kölesi olarak gördüğümüz takdirde, insanın uğrunda canını verdiği yüce şeyleri sonsuz biçimde aşağılamış oluruz.”
Marx, Sovyet ve benzeri devletlerde uygulanan sistem için “kaba kominizim” tanımı yapar. Bu Kavramla(kaba kominizim) Marx kendi yaşadığı dönemde çıkmış bazı kominist fikir ve uygulamalara cevap verir: “böylesi bir kominizimde, işçilerin kötü kaderi çözülmez, yalnızca bu kader tüm insanlar arasında eşit biçimde dağıtılır” der.
Marx için Sovyet tipi bir devlet kapitalizmi, özel mülkiyet kapitalizmiyle aynı şeydir. Herkesin eşit ücret alması,Marx için öncelikli bir konu değildi sadece çalışan insanların bireyselliklerini yok eden bir çalışma biçimine karşıydı. Çalışanların nesneler haline(makineleşme) gelmelerini engellemeyi ve insanların bu nesnelerin kölesi olmaktan kurtarmayı hedefliyordu. Yani temel amaç bireyin kurtuluşuydu. Marx, bireyin bir süre sonra ürettiklerinin kölesi ve kendine yabancılaşacağına inanıyordu ki şu an zaten öyle...
Karl Marx’ı her üniversiteli duydu ama çok az kişi onu gerçek anlamda tanıma fırsatı bulabildi. Duyduklarınızla Marx’ı tanımlamayın! Bu Marx gibi bir insana büyük haksızlık olur. Size önerim; Erich Fromm’un bu muhteşem yorumuyla Karl Marx’la tanışın :)