Gönderi

224 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Hadi biraz detaylı inceleme yapıp sonra bu güzel (!) fırtınada sürüş dersine gidelim. Tanıtım Yazısı olduğundan muhtemelen Spoiler da olur. Siz gene şikayet falan edin belki bir şey uydurursunuz. Geçenlerde bir kardeşimiz 1924te ölen bir yazardan ‘Öldü’ diye bahsettiğinden Spoiler diye şikayet eden bir dengesizle karşılaşmış. Allah kurtarsın ne diyelim böylelerinden. Hem okumaz avare avare gezerler hem de işleri güçleri milleti şikayet etmek. KUDURUN! Alemdağ’da Var Bir Yılan adlı eserimizde Sait Faik gerçekten Yalnızlık üzerine öyle yazılar yazıyor ki hani son zamanlarını hissedip hissetmediğini düşündürüyor insana. Nereden mi anlıyoruz? Onunla beraber okurken bizlerin de şahit olduğu gözlemcilikten, kahramanın anlatım şekline geçiyoruz ve bu sefer başkasını değil de olayları yaşayan bir ‘Ben’ kişisiyle karşılaşıyoruz. Hatırlayın bir alıntı da paylaştım. ‘Gün onunla ağarır, onunla kararırdı. Bir dakikam yoktu onu düşünmediğim,’ diye. Bir Hastalık adlı hikayesinde de Milletvekili Hastalığı diye bir hastalık keşfetmesini tebrik ediyorum. Bence halen devam eden bir durum. Millet için değil de Zenginlik için vekil olanları kast ediyorum. Bu kitabı neden okuyorum? Ölmeden önceki son kitabı. En son röportajları olsun; Vedat Günyol ve Adalet Ağaoğlu'ndan sonra bir dokunuş olsun. Bir şeyler buluyoruz. Öyküler gene güzel kötü değil, birkaç cümle yetiyor onu anlamaya aslında. Az Şekerli kitabında dikkatinizi çekti mi bilmem ama 'Ölüm' konusu üzerinde çok fazla durulmuş. Hani yazarımız bir şeylerin farkına varmış da direkt söylemek yerine böyle yazarak mı ifade etmiş kendini bilemedim de insan üzülüyor be. Böyle olunca karşılaşılan tema pek iç açıcı olmadığından fazla da beğenilen bir kitap olmuyor. İşin özüne inilemiyor çünkü. Yalnızlık ve Ölüm. Bu iki konudan iyi bir şey çıkartmak mümkün mü? Çıksa çıksa sadece Stephan King (doğru yazdım mı) kitabı çıkar buradan. Korkutucu, insanı geren. Röportajlar bölümü de oldukça güzeldi benim açımdan. Gerek 1923 yılında Gronoble’de geçen ‘Bir Başka İstanbul’ ve gerekse de 1932 Paris’inde geçen hikaye olsun güzellerdi. Burada bir mektup, gönderen kişi Ahmet İnel. Yazarımızın ilk mektubu. En sevdiği olsa gerek ki kitabında onu da paylaşıyor. Bir tane konu daha var ki ona ayrı paragraf açmak gerektiğini düşündüm. Hep beraber alt paragrafa geçelim efendim. Genç Edebiyatçılar adlı son bölümde ise gerçekten çok güzel isimlerin çok güzel bir sohbeti anlatılmış. Oradaki kitap ve yazarlardan 7 sayfayla Edebiyat bölümü için Yazar-Şair konusuna çalışacak kadar bilgi kapmış bulundum. Adını duyduğum eserini anımsamadığım ya da eserini duyup adını hatırlayamadığım birçok yazarı sonunda eşleştirdim ya bana yeter. Gördüğünüz gibi kitabımız dolu dolu bir eser denilecek cinsten. Açıkçası ben çok memnun ve mutlu oldum bu kitabını da okuduğuma ve şaka maka 1 hafta dolmadan 7. kitabını da bitirdim. Nasipse 8e de geçeceğiz. Bu havada da güzel bir gün diye başlayamadığımdan mutlu günler ve keyifli okumalar diliyorum. İlla da güzellik olsun, olmazsa olmaz diyorsanız bir aynaya bakmanız yahut daha kolay erişimden telefonunuzun ekranını kapatıp (ekran açıp kameraya girmekle şarjınızı harcamayın lazım oluyor yahu ) ekranınıza bakmanız yeterli olacaktır. Kitaplı Günler..
Alemdağda Var Bir Yılan / Az Şekerli
Alemdağda Var Bir Yılan / Az ŞekerliSait Faik Abasıyanık · Bilgi Yayınevi · 2001228 okunma
·
26 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.