Gönderi

111 syf.
8/10 puan verdi
Eee... Post Mortem olup da Post Mortem'i okumamak olmazdı tabii. Hatta bu zamana kadar bekletmiş olmak bile ayıp oldu ama... Sanırım bu kitaptan kaçışım, kasvetli ve huzursuz edici olmasına dair duyduklarımdandı. Ha bir de, ifade etmeden geçmeyeyim, nickimi bu kitaba borçlu değilim. Hatta kitabı, nicki kullanmaya başladıktan çok sonra öğrendim. Kitap bana o kadar kısa geldi ki, epub formatında okumanın da verdiği şüphecilikle, kitabın epub formatının kırpılmış olduğunu düşündüm ve bunca zamandır okuduğum epub ve pdf kitaplara dahi şüpheyle yaklaştım bir an. 100 küsur sayfalık kitap, epub formatında ancak 40 sayfaya yakın bir sayfada sona erdi. Yine de bu bile yeteri kadar örseleyici idi. Post mortem, ölümden sonrasını ifade etmektedir. Tıbbi olarak, ölümden sonra vücutta meydana gelen değişimler ve buna ait bulgular, post mortem bulgular olarak ifade edilir. Kitapta elbette ki bu ölüm sonrası halinin maddesel etkilerinden değil, geride kalanlar üzerindeki ruhsal etkilerinden bahsediliyor. Anlatıcımız, Sayın Anne'nin ölümünden sonra hayatında meydana gelen değişimlerin yanında, Sayın Anne'nin, hayattayken de kendisini nasıl şekillendirdiğini ve bugünkü düşüncelerini meydana getirdiğini anlatıyor. Kitabın temeli bu konu üzerine kurulu. Sayın Anne, küçük yaşta annesiz kalmanın etkilerini taşıyor ve annesizliğin acısını çıkarmak, annesiyle yaşayamadıklarını yaşayabilmek için tek çocuk sahibi olmak istiyor ve onu yetiştirme tarzı da tıpkı, çocukken annesinin kendisini yetiştirmesini isteyeceği tarzda oluyor. Bu aşamada aklıma gelen ve yine dem vurmaktan çekinmeyeceğim konu şu: Çocuklarınızı kendi açlıklarınızla doyurmaya kalkmayın ve onları kendiniz gibi yetiştirmeye çalışmayın. Her birey, kendi başına bir dünya iken, aynı hayatları çocuklar üzerinde kopyala- yapıştır formatıyla uygulamaya çalışmak, saçmalığın daniskası. Zaten genetik olarak pek fazla seçilim imkanı yok ve istese de istemese de gen havuzunuzdan beslenip şekillenerek dünyaya geliyor çocuğunuz. Bari düşünce havuzunuzdan da beslenmesin ve ona doğruyu yanlışı öğrettikten sonra, kararlarını vermesi hususunda onu rahat bırakın. Tabii ki koruyup gözetmeyin demiyoruz ama bırakın da gerektiğinde hata da yapsın, ki böylece düştüğünde yerden kalkmayı öğrensin. Bu nutkun kitapla paralel olmadığı konusunda haklısınız belki ama burada da Sayın Anne'nin, alttan alta da olsa oğluna empoze ettiği hayat felsefesi, onun ilerdeki kişiliğini de şekillendirmiş olmuş. Hatta yer yer boynuz kulağı geçmiş olacak ki, anlatıcımız, annesinin bazı huylarını bile beğenmeyip bunu daha ileri bir nihilistlik ve umursamazlık boyutuna taşımış. Kitapta kadınlar ve erkekler hakkında birçok anekdot var. Kadınlara dair anekdotların temelinde ise, annenin sevilmeye dair bencilliğinden doğan bir nefret duygusu var. Tamam, tespitlerde doğruluk payı var, lakin bu tespitlerin temelinde, kendisine bağlı evladının, kendisinden sonra ve kendisinden daha fazla olarak birini sevebileceği korkusu da var. Yani bunu salt, kadınlara karşı tetikte olma uyarısı biçiminde empoze etmiş olamaz. Nihayetinde de zaten, Sayın Anne, anlatıcının gözünde bambaşka bir kimliğe bürünüyor. Oedipus Kompleksi'nin etkileri var mıydı derseniz, bunun yüzeyde değil de derinlerde var olduğuna dair bir kanaat oluştu bende.
Post Mortem
Post MortemAlbert Caraco · Versus Kitap Yayınları · 2008636 okunma
··
310 views
Seymaa okurunun profil resmi
Elinize sağlık beyefendi, alt mesajları çok güzel verilmiş, inceleme de aynı şekilde 😌
Post Mortem okurunun profil resmi
Rica ederim hanımefendi, beğendiğinize sevindim :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.