Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Yine gecenin hüzünlü saatlerine doğru ilerliyoruz. Ve yine bir şekilde uyuyamadık. Bundan sonra ekstra bir aksilik olmadığı takdirde, her gece bu saatlerde burada buluşacağız. Neden hep bu saatler diyenleriniz olabilir, malum, kendimize benzeyen insanlara sesimizi duyurabilmek için bu saatleri beklememiz gerekiyor. Başka türlü ulaşamıyoruz birbirimize. Şehrin gürültüsü, kalabalık, gereksiz mutluluklar, samimiyetsiz ilişkiler, saçma sapan telaşlar. Bunca yapaylığın arasında göremiyoruz birbirimizi, duyamıyoruz. Duyuramıyoruz sesimizi. Bilirsiniz işte.  Hayatı biraz öğrenmeye başladıktan sonra, uykusuzluk da artık sorun olmaktan çıkıyor. Geceleri korkup yorgan altına saklandığımız karanlıkları sevmeye başlıyoruz. Belki örtmeye yetmiyor ama, en azından meşrulaştırıyor umutsuzluklarımızı, yalnızlıklarımızı. Hüzün kokan satırları yadırgamıyor kimse bu saatlerde. Lafı çok da uzatmaya gerek yok, bizler tenha insanlarız. Kimin yanında yürüsek eğreti duruyoruz. mutluluk yakışmıyor suratımıza. “Bazen yüzüne kapanan bir kapı, insanı bir ömür pencere önünde bekletir” demiş ünsüz biri. “Giden bir geminin ardından dur diye bağırılmaz, en iyi ihtimalle el sallanır, bunu öğreneli uzun zaman oldu.” diye de eklemiş sonra. Bu parça, koşar adım gittiği bütün adreslerde kapıda kalanlara ve pencere önünde gelmeyecek bir şeyleri bekleyenlere gelsin. Şimdi hep birlikte şöyle sesleniyoruz yüreğimizin yansıması karanlıklara doğru; “Sen gidersen sana benzeyenler var..” youtu.be/ChJ6vcbxuWg
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.