Gönderi

Ağustos Ayı Hikaye/Deneme Etkinliği
Yazar:
Li-3
Li-3
Hikaye Adı : Kayıp Ben Link:#32211316 Ressam : Boccioni ilgili resim : Simultaneus Visions hizliresim.com/ODy42Q İlgili Şarkı: youtu.be/...list=RDQMw_T... Gözlerim zar zor aralanıyor. Görüntüm bulanık. Odanın içi kaskatı ve loş. Sanırım sekiz kişiyiz, emin değilim. Geldiğimde üç kişiydik çünkü. Şu karşıdaki kadınlar yoktu. Ne zaman gelmişlerdi ki? Gramofon da yoktu geldiğimde, üzerinde çalan şarkıyı da bilmiyorum. Yirmilerden kalma cızırtılı bir caz. Güç bela kalkıyorum gömüldüğüm koltuktan. Herkes çok yavaş hareket ediyor. Hareket denemez, ufacık bir kıpırtı. Ölülerden tek farkları bu. Bir ikisi yerdeki halıda hareketsiz yatıyor. Odanın tepesindeki ampul sürekli sönüp duruyor. Ağır bir duman hakim etrafa. Kadınlar yanındakilere sarılıyor, heriflerle oynaşmaya çalışıyorlar bilinçsizce. Zor nefes alıyorum. Aynı zorlukla pencereye çıkıyorum. Perdeleri aralayıp camı açıyorum. Temiz hava ciğerlerimi ve burnumu yakıyor. Araba kornaları tek tük. Caddelerde insanlar dolaşıyor. Dükkanlara bakıyorum. Ev, cadde üzerinde, tabelalarda Fransızca olduğunu varsaydığım yazılar var, neonlu bazıları. Fransa’ya ne ara geldik aklım almıyor. Dönüp insanlara bakıyorum, gözlerime hiçbiri tanıdık gelmiyor. Bunlar kim? Tedirginim. Bir an önce buradan çıkıp evime gitmeliyim… Asansörü çağırıyorum. Kulağımda hala aynı şarkı var. Geldiğimden beri bitmedi, nasıl şarkıdır bu! Asansör geliyor biniyorum ve sıfır yazan tuşa basıyorum. Zaman lastik gibi uzuyor, mekan da öyle, ışıklar da. Işıklar birer çubuk gibi. Asansördeki aynaya bakıyorum, gözlerim kan çanağı. Saatime bakıyorum, günlerden “herhangi bir gün” ü gösteriyor takvim. Aylardan herhangi bir ay ve saat 25:62. Doğum günüm çoktan bitmiş. Zemin kata geliyoruz, iniyorum. Binadan çıkıyorum. Renkler çok parlak. Ben aşağı inene kadar yağmur yağmış ve dinmiş. Bu kadar kısa sürede yağmur mu yağar? Yoksa benim inmem saatler mi aldı, bilmiyorum. Kaldırımda taksi bekliyorum. … Gazete okuyorum, bir yandan da kahvemi yudumluyorum. Yaklaşık yarım saattir karşıdaki adamı izliyorum. Orada öylece bekliyor. Arabaları izliyor. Bir sorunu var gibi. Sallanıyor, düştü düşecek. Gidip bir sorayım. -Beyefendi, iyi misiniz? Uzaklardan bir ses geliyor ama nereden? Biri beni arıyor sanırım. Yukarıda o adamı kilerde ölü bulduğumu öğrenmiş olmalılar. Kaçmalıyım! Nereye koşuyor bu? Demince ölü gibi duran adam şimdi tazı gibi koşuyor. Hayret, deli midir nedir! Arabalar korna çalıyor, ışıklar büyüyüp küçülüyor, yaklaşıp uzaklaşıyorlar. Kulağımda hala aynı şarkı! Her şey o kadar bulanık ki! … Koşmaya devam ediyorum, yolda çarptığım insanlardan özür dilemiyorum. Biraz soluklanmak için bir banka oturuyorum. O esnada karşımda askeri birlikler, Paris’e giriyor. Halkta büyük bir sevinç var. Binalara gamalı haçlar asılmış. Görüntü siyah beyazken, birden renkleniveriyor. Hayır, hayır yanlış zamanda yanlış yerdeyim, koşmalıyım! Ne kadar koştuğumu bilmediğim bir zaman sonra, sonunda evimi buluyorum. Tanrım, hala aynı şarkı çalıyor, çıldıracağım! Kalbim çatlayacak gibi! Asansöre biniyorum. Aynada gözlerime bakıyorum. Kapkara olmuşlar, büyümüşler. Gülümsüyorum kendime. Saçlarımı ne zaman kazıttım bilmiyorum. Küpem bile var. Küpemi inceliyorum, söküp atıyorum. Kulağım kanıyor. On üçüncü kata geldik. İniyorum. Dairemin kapısına gelip anahtarı sokmaya çalışıyorum. Olmuyor, zorluyorum, yumrukluyorum, açılmıyor... Gece vakti kim bu kapıyı kıran? Sehpadan tabancamı alıp kapıya doğru ilerliyorum. Mercekten bakıyorum. Kapının dışarısındaki benim. Kapıyı zorluyorum. Onu bir an önce susturmam gerek. Kapının sürgüsünü açıyorum… Sonunda anahtar giriyor ve evimdeyim. İçerisi buz gibi. Cama çıkıp hava almak istiyorum. Dışarıda kar yağıyor. Pencereyi aralayıp temiz hava alıyorum. Kanepeye uzanıyorum. Çok geçmeden birisi kapımı zorluyor. Ağır ağır kalkıp mercekten bakıyorum. Sendeliyorum. Kapının dışındaki benim. Anahtarı sokup içeri giriyor, beni görmüyor. Hava almak için camı aralıyor, dışarıda güneş açmış, pırıl pırıl bir bahar var. Kanepeye uzanıp uykuya dalıyor... Asansör on üçüncü kata geliyor ve duruyor. Arkadaşımın dairesine ilerleyip zile basıyorum. Kimse açmıyor… İçeriden müzik geliyor. Tekrar basıyorum zile, bu defa kapı açılıyor. İçeri giriyorum. İçerde bana silah doğrultan biri ile karşılaşıyorum. birbirimize bakıyoruz bir süre. Ama bu… bu benim? Kulaklarımda hala aynı şarkı! Karşımdaki adam tetiği çekiyor, şarkı susuyor sonunda... Bunu ne yapmalıyım? Kilere saklayayım şimdilik. Birazdan arkadaşlar gelir. Daha sonra icabına bakarım… Cesedi kilere koyup üzerini örtüyorum. Kapı çalıyor. Sanırım arkadaşlarım geldi....
··
18 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.