İlk kitaptaki olaylardan uzun bir sonra başka bir bedende Takechi ile birlikteyiz. Çok daha fazla hareket, çatışma var. İlk kitaptaki polisiye örgü azalmış. Bu kitap Dünya'da geçmiyor belki bu sebepledir siberpunk havası alamadım ben. Daha çok askeri bilimkurgu diyebiliriz. Ben ''Değiştirilmiş Karbon''un polisiyesi ve siberpunkluğuna hayran kaldığım için ikinci kitap beni o kadar etkilemedi ama tabii ki zevk aldığım bir kitap oldu. Olaydan ziyade karakter derinliğini seviyorum çünkü. Diziden takip edenlerin 2. sezon haberlerinde şaşırdıkları bir şey var ki buna nasıl şaşılıyor anlamış değilim. Bu evrenin temeli zaten beden değişimi, zihin transferi üzerine kurulu. Çok normal ki 50 sene sonra geçen hikayede Ryker'ın bedeni değişecek. Bu hikayede siyahi (Afro Karayipli) bir Kovacs var. Ekibinin çoğu da Maori (Avustralya yerlisi) bedenine sahipler yani daha az ''beyaz'' bir kitap. Genel olarak evren ve Kovacs hakkında yazacak olursam yazarın da belirttiği gibi kitap bir ''Takechi Kovacs Romanı'' . Tüm seriyi (bir kitap daha var galiba çevrilecek olan) bütün olarak düşününce olaylar değişiyor, bedenler değişiyor, ekibimiz, kadınlar, gezegenler, düşmanlar, tarih değişiyor. Kitapta değişmeyen tek şey Kovacs'ın benliği, zihni. Kovacs'ın bedeni dahil her şey değişken. Bu yüzden iki kitabın bambaşka olması benim hoşuma gitti. Üçüncü kitabı da bekliyorum ''acaba ne olabilir daha farklı'' diye. Çünkü bambaşka bir mekan ve zamanda geçeceğine eminim. Bu seri karekter odaklı, Kovacs'ın eğitimleri, yaşadıkları, kaybettikleri, sevdikleri, öldürdükleri, ''ölümsüzlüğün'' onun üzerindeki etkisi. Kovacs çok katmanlı, elit bir savaşçı. Asker demeyeceğim çünkü hiçbir zaman emirleri körü körüne uygulamıyor ''Düşünmek istiyorsan askerlik mesleğin değil'' tarzı bir cümlesi var. O sadece hayatta kalmak için mücadele ediyor. Zaten kitaplarda da çoğu zaman ölümün kıyısında bu dürtüsü ile umulmadık şeyler yaparak kurtarıyor kendini. Efsanevi kordiplomatlığı ve savaş tecrübesi ister istemez onu olayların ortasına bırakıyor ki ilk kitapta uykuda iken kordiplomat yeteneklerinden faydalanmak isteyen bir met tarafından bir kılıfta uyandırılıyordu. Ya onun dediklerini yapacak ya da uyku diyebileceğimiz ölüm haline geri dönecek. Mecburen kabul ediyor ve hiçbir şeyini bilmediği bir dünyaya uyanıyor. İkinci kitapta ise yine kordiplomat yeteneklerini kullanmak isteyen bir kişi tarafından inanılmaz bir keşfi gerçekleştirmek için teklif alıyor ve savaşı bitirebilirim düşüncesi ile bunu kabul ediyor.

Düşmüş MeleklerRichard K. Morgan · İthaki Yayınları · 2018225 okunma

·

15 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Furkan EREN