Gönderi

Ağustos Ayı Hikaye/Deneme Etkinliği
Yazar:
Havva Öztin Akarsu
Havva Öztin Akarsu
Hikaye Adı : Urfalı Bilim Adamı Link: #32332818 Ressam : Signac hizliresim.com/moJArR "Hazırmıyız?" "Son bir kaç tetkik kaldı büyükbey" "Daha çabuk, daha seri zamanım kısıtlı. Eğer bana bir şey olursa hiç biriniz burdan sağ çıkamazsınız" Köleleşen bu insanlar korkuyla çalışmaya devam ettiler. Her yerin bembeyaz olduğu bu oda da ikinci bir renk sadece köleleşen bu 20 insanın ten rengiydi. Büyükbeyin ise nerde olduğunu bulmak neredeyse imkansızdı. İşte, işte cebinden bu büyük atolyenin her köşesini görebildiği tableti çıkardı, ancak bu şekilde kendisini sağ taraftaki boş duvarın önünde görebildik. Büyük beyin bütün vücudu bembeyazdı tıpkı süt gibi, peynir gibi birde üzerine beyazda giyince her şeyini ve her yerini beyaz olarak dizayn ettiği bu atolyede onu bulmak ve görmek neredeyse imkansızdı. Hollandanın kervan geçmez bu ıssız ormanın da inşa ettiği bu atolyenin onun hayatını kurtarmasını bekliyordu aksi taktirde iç organları çalışmayı bırakacak bu beyazlık içine kadar sinecek ve Büyükbey bir heykel gibi kalacak... Koltuğa yayılmış uzaklara dalan büyükbeyi, önündeki telsizden gelen ses irkitti. "Büyükbey" "Söyle" "Efendim anneniz sizi görmek istiyor" "Tamam" Atalyönin en üst katına geldi asansörle. Karşıda büyük ahşap bir kapı vardı, buraya aşağıdaki hiç bir köle çıkamaz, büyükbey dışında ve annesinin de aşağı inmesi kesinlikle yasak. Kapıya yaklaştı üzerinde büyük harflerle "sen siye gel urfalı" yazılı olan duvar halısına baktı, yüzünde hafif bir tebessüm belirdi ve kapının kolunu açarak içeriye girdi. Annesi bu büyük ve geniş salonda, bir birinden güzel ve ihtişamlı mobilyaları bir kenara itmiş. Kendine göre bir kilim ve bir yer minderi indirmiş burda oturur kalkardı. Oğlunun geldiğini fark edince seslendi. "Ehmeee(Ahmet) hele gel oğıl gel" "Xerdır ane gine ne icat çıxardi bıze" (Hayırdır anne yine ne icat çıkarttın bize) "Hös edepsız anaydan dalga mı geçisen, ben seni gibi gavur icadı şelerı zıkkımlanıp taş olmıyam, siye derman arıyık bırda" Büyükbey yani Ahmet Hollanda'ya geldiği ilk günleri hatırladı ne heveslerle gelmişti. Eğitimini tamamlayacak ve bilim adamı olacaktı ciddi bir buluş yapıp hem kendi ismini hem memleketinin hem ülkesinin ismini tarihe yazaktı. Ama her şey gizli bir çetenin eline düşmesi ile son bulmuştu. Bu çete bağımlılık yapan beyaz toz işini devamlı yenilemeye ve farklı tozlar bulmaya çalışıyor bunun için de diğer ülkelerden gelen öğrencileri kullanıyorlardı. Ahmet'de bu kurbanlardan biriydi. Yapılan toz Ahmetin hücrelerine kadar işlemiş ve göz bebeğine kadar beyazlamıştı. Çete Ahmet'i bayıltıp bu ormana atmış ve kaybolmuşlardı. Bunun üzerine Ahmet annesinden Urfa'daki tüm mal varlığını satıp yanına gelmesini istedi bu atolyeyi inşa edip aşağıdaki 20 farklı uyruklu genci ki bu gençleri özenle seçmişti tehditle kaçırdı ve burda iyileşebilmesi için bir sıvı üzerine çalıştırıyor. Ahmet hayallere dalmışken annesi seslendi; "Ehmeee nereyee daldii?" "Ha ane bırdayam söle" "Bax oğıl Urfa'da ki attar ise(attar İsa)yi aradım söledım. Hal mesele bele dedım oda dedi ki. Biraz çınar yaprağı, biraz pırpırım (semiz otu), 40 samırsak, biraz deve dikeni..." "Yav ane ne deyisen yav attar İse ne bılsın bının dermanını. Adam dalğa geçmiş senden" "Uuu Allah senı almıya xer de yarami xersız oğlu xersıze. De kax get ne hali varsa gör" Elindeki tespihle Ahmeti döve döve çıkardı dışarıya. Tekrar asansör ile aşağı inen Ahmet şey büyükbey deneyin hazırlandığı odaya girdi zenci adam yaklaşıp "Her şey hazır büyükbey" dedi. Ahmet heyecanla masaya yaklaşınca zenci adam sıvıyı gösterdi ve bunu kalçadan enjekte etmesi gerektiğini söyledi. Ahmet etrafına bakındı ve "Tamam, tamam hadi şurda masada yap hemen hadi" dedi heyecanla ve uzandı masaya zenci ilaçla yaklaşıp birden batırınca iğneyi... "Aaaaaaa" diye bağırıp kanefeden düşen Ahmet kalkıp etrafına baktı karşısında Urfa kalesi kendisi evin damında güneş başına geçmiş, meğer hepsi bir rüya imiş...
··
48 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.