Gönderi

64 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 3 hours
Amok Koşucusu
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat kitabında olduğu gibi Zweig kitabın girişinde olayları bize 1. ağızdan anlatmıyor yani ana karakterin ağzından degil, onunla tanışan biri tarafından olay anlatılıyor. Bu kitabı bence sıradanlıktan çıkarıyor çünkü olayın anlatıcısı karakterimizi görüp betimlemesi, bizim gözümüzde canlanmasını sağlıyor. Bu betimlemeyle sanki karakteri biz o mekanda görüp onu inceleyip duyguları ve fiziksel hâli hakkinda tespitler yapmış kadar oluyoruz. Kısacası karakter hakkında okuyucunun izlenimlerde bulunup, onunla gerçek yaşamda tanışıyor havasını vermiş. Amok koşucusu Malezya, Endenozya gibi yerlede görülen ilginç bir sarhoşluk, hastalıkmış. Karekterimize göre bir sarhoşluktan daha fazla bir şey, delilik, bir tür insan kudurması, ölümcül, anlamsız bir saplantının krize dönüşmesi hali, bu hicbir alkol zehirlemesiyle kıyaslayanamaz bir durum. Aslında olay adamın teki kafayı çekip sakin bir şekilde dururken birden ayağa kalkıp sokakta önüne gelen canlıyı öldürmesi ve kimsenin onu durduramaması onu tek durduracak şeyin ise ölüm olmasıdır. "Kadının benim odama girişinden itibaren, varoluşumu geride birakmis ve boşluğa doğru bir Amok koşusuna başlamıştım.." işte karakterimizde kendini bir Amok koşucusuna benzetir. Bir elde edememişlik, bir eksiklik var, yasadıgı duygu saplantıya dönüşür. Yaptıgı işin ne kadar aptalca ve sacma olduğunu düşünsede bir amok koşucusu ne yaptığını bilmez boş gözlerle koşar, nereye koştuğunu bilmez... Karakterin yaşadığı psikolojik duygular son noktasına kadar okuyucuya hissetirmis. Zweig acaba doktor muydu diyeceğiniz bir eser, doktorların yaşadığı o psikolojiyi hissetmek için okuyun.
Amok Koşucusu
Amok KoşucusuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021112.6k okunma
·
1 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.