Kitap değil kütüphane!!!
Hiçbir kategoriye tam olarak sığdırılamayacak türden, müthiş bir bilgi ve donanımın imzasını taşıyor. Tamamıyla her şeyi özümseyip anlamak bir tarafa, bıraktığı soru işaretlerini bile cevaplayabilmek için onlarca kitap okumak lazım.
Büyüyü anlattığı kadar büyülü olduğu da muhakkak. Alıyor, götürüyor, düşündürüyor, tekrar okutuyor.
Hatta tekrar okutmadan pes bile dedirtebiliyor bazen.
Foucault Sarkacı..
Dünyanın döndüğünün ilk kanıtı.
Sade, etkileyici ve estetik bir düzenek.
Presesyon, açısal momentum, yer çekimi...
Günlük hayattan çok mu uzak geldi? Değil aslında. Okuduğumuz her şey algıda seçiciliğimizi artırıyor.
O kadar çok konu ve o kadar derin bilgiler var ki hepsine değinmek mümkün değil. Ama iskelet, Tapınak Şövalyeleri diye düşünüyorum.
Ve tabi ki Kudüs.
Tapınak Şövalyeleri ilk kez Kudüs 'te meydana gelen bir oluşum. Önce dokuz kişiler sonra sayıları giderek artıyor. Papa tarafından imtiyazlı hale getiriliyorlar.
"İlk dokuzu Haçlı Seferleri' nin gizemine kapılmış idealistlerdi. Ama sonrakiler onların serüven arayan oğulları olsa gerek."
Yaşayışları, yapmak ve yapmamak zorunda oldukları şeyler, hepsinden bahsediliyor.
Ardından işin içine para girince Floransalı bankerlerden önce çek hesabını icat eden çok uluslu bir şirket haline geliyorlar.
Haçlılardan farklılar. Onların aksine hem gittikleri yerleri çok iyi tanıyorlar, hem de oralarda neyle karşılaşacaklarını çok iyi biliyorlar.
1291'de Kudüs 'ün ellerinden çıkmasıyla, Avrupa' nın dört bir yanına dağılıyorlar. Daha sonra farklı ülkelerde yakalanıp, tutuklanıp infaz ediliyorlar. Ve böylece Tapınak Şövalyeleri tarihe karışıyor.
Mu acaba?
Bu kadar basit miydi?
Gerçekten bitmiş miydi her şey?
Tabi ki hayır!
Belki de tam olarak buradan başlıyor.
Antik kelt bilgisi nedir?
Peki ya Graal, taş mıdır, kutsal kase mi?
Cizvitlik?
Magnetizm?
Martinizm?
Felsefe taşı?
Eklektizm?
Gül-Haçlılar?
Masonlar?
"Saman arabasından 36 yıl sonra, 1344 yılının Ermiş Yuhanna gecesi, beyaz pelerinli şövalyeler, yeniden inançlarına dönen Prains Şövalyelerinin öç almaları için altı mühürlü mesaj, altı yerde altı kez altı, her kez yirmi yıl arayla toplam yüz yirmi yıl, plan bu.
Birinci kaleye, sonra ekmek yiyenlerin bulundukları yere, sonra sığınağa, sonra ırmağın ötesindeki Meryem Ana 'ya, sonra poplikanların barınağına, sonra taşa...
Düşünelim, kaçan Tapınakçıların yerinde siz olsaydınız, ikinci grubu oluşturmak için nereye giderdiniz? "
Portekiz?
İngiltere?
Almanya?
Bulgaristan?
Kudüs?
Peki, ne zaman sıra Shakespeare' e geliyor?
" Ermiş Yuhanna Yortusu, Bir Yaz Gecesi Rüyası. "
Şimdi böyle düşünüp tekrar okumak lazım. :)
Sonra Hasan Sabbah ve Haşhaşilik karşımıza çıkıyor.
Taş acaba Alamut mu?
Ve daha neler neler..
Spoiler verdiğimi düşünmeyin, yazdıklarım devede kulak etmez.
"Bizim sorunumuz giz
içinde gizdir. Bir gizin gizi, ancak başka bir gizin açıklayabileceği bir giz; bir gizin gizlediği bir gize ilişkin bir giz."
(Cafer üs-Sâdık, Altıncı İmam)
İşte özeti bu.
Keyifli okumalar..