Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

136 syf.
·
Puan vermedi
Tutkulu Hastalık
Dünya üzerinde bildiğim üç fena hastalık vardır. Hastalık deyince hepimizin aklına bizi kıvrım kıvrım kıvrandıran yataklara düşüren, hastanelere koşturtan bazen daha beter sonuçlara yol açan illetler gelir. Amma benim bildiğim hastalıklar bunlar gibi acı çektiren, hüzünlü şeyler değildir. Yalnız bunlardan beterdir. İnsanın öldürmez de dağ bayır gezdirir, saatlerce su başında, masa başında oturttur; insanın iliklerini işler, o ilikler sönünceye kadar da içlerinden çıkmaz. Bildiğim hastalıkların ilki defineciliktir. Definecilik lafını duyunca, “cık cık cık tarihi eser kaçakçılığı öyle mi?” dediğinizi duyar gibiyim. Benim definecilerim yapmak istedikleri fenalığın farkında değillerdir. Bilseler yapmazlar, onlar için bu şans oyunu gibi bir şeydir. Gerçi çoğu hiçbir şey bulamadan göçer gider ya. Hey gidi hey, ne babayiğitlerin ömrünü çürüttün sen be. Hem de ne babayiğitler. Evde şunu şuradan şuraya taşımayan adamlar, dağda bayırda köstebeğe dönüşürler. Öyle hırs öyle azim öyle tutku. Bizim ihtiyarlardan birisi anlatırdı, kocası bir gidermiş de iki üç sene eve uğramazmış, neymiş efendim define bulacakmış. Başka bir dayı vardı, yaş yetmiş, define lafını duyunca birden 50 yaş gençleşirdi. Definecilik işte böyle menem bir hastalıktır efenim. İkinci hastalığım kumardır. Bu kumar işi kahve masalarında pişpirikle başlar. Adamın aklını başından alır vallahi; saatlerce aç, uykusuz masa başlarında oturtur. Bazılarımız iskambil kağıtlarıyla, okey taşlarıyla ya da en azından tavlayla haşır neşir olmuşuzdur. O nasıl tutkudur efenim, insan kendinden geçer başka bir adam oluverir. Pek bir çözümü de yoktur bu hastalığın, en iyisi hiç bulaşmamak. Kumarbaza şurada yemin ettirin, o masayı, kağıtları gördü mü yine dayanamaz, nevri döner. Nice babayiğitler vardır kumar masalarında canına ot tıkanmış. Üçüncü hastalığım ise avcılıktır. Avcılık deyince biraz kızdınız mı? Yok kızmayın. Avcı ile doğa katilini evvela birbirinden ayıralım. Avcı adam doğayı korur. Hayvanların kuluçka ve yavrulama dönemlerini hepimizden iyi bilir, hayvanları korur. Doğa katliamcılarını kendisi dışlar toplumdan, ayıplar. Bu avcılık işi de iki çeşittir; kara avcılığı, su avcılığı. Kara avcılığı daha az zahmetli, çok tehlikelidir. Bir tüfek bir köpek tamam; sonrası dağ bayır. Amma o tüfeği kullanmayı bilmek, sağını solunu kollamak icap eder. Ben avda bir anda uçan kuştan ayrılmayan köpeğini vuran, az kalsın birbirini vuracak adamlar gördüm. Madem o kadar bahsettik kısa bir de yaşanmış hikaye geçelim burada. Biz tanıdıklardan birisi bir gün ava gidiyor. Tarlaları uç bucak geziyor, bıldırcın arıyor ama gelen giden yok. “Ulan” diyor “ artık ne bulursam vuracağım, karatavuk, çıkırıkçı, sarı asma fark etmez, boş gitmektense.” Gezinirken bir bakıyor, bir karatavuk çırpı avlunun üzerinde aşağı yukarı oynaşıyor. Epey de uzak ama, sadece karaltısı seçiliyor. Tüfek alır mı almaz mı, derken tam tetiği çekecek karatavuğun olduğu yerden bir adam gövdesi çıkıyor, başında da siyah bir külah. Meğer avlunun arkasında bir havuz varmış. Adamın biriside havuzun başında, havuzu açmak için debeleniyormuş. Tetiği çekse dayı tahtalı köye bizimki de hapse. Gelelim su avcılığına. Bu su avcılığı çok zahmetli iştir efenim. Tatlı suyu ayrıdır tuzlu suyu ayrıdır. Küçük balığı ayrıdır, büyük balığı yine ayrıdır, deniz balığı bambaşkadır. Sadece iş olta ile de bitmez her balık ayrı ayrı yem ister. Bildiğiniz ayrı bir bilim dalıdır. Bu arada şunu da belirteyim. Ben ağa, sertmeye karşıyımdır. Bilmem sertme bilir misiniz? Yuvarlak, kenarlarına kurşun takılmış bir ağ çeşididir; daha çok alçak tatlı sularda kullanılır, balık içinde kaldı mı çıkamaz. Çok attım zamanında ama olmaz kurnazlıktır. Balık işi olta balıkçılığıdır diğer türlüsü ticaret olur. Yahu kamış balıkçılığı gibisi var mı? Alacaksın kamışını eline, takacaksın yemini, şamandıraya dikeceksin gözlerini, bekleyeceksin. Balık işi budur. Bu da hastalıkların en tutkulusudur. Normal bir adam saatlerce o şamandırayı gözlerini dikip bekler mi? Şimdi balık işini bu kadar anlattık gelelim kitaba. İşte kitapta da bu balık avcılığının tutkusu anlatılıyor. İhtiyar bir adam balık avlıyor. Dedik ya, bu hastalıkların hepsi tutku işidir, içinize düştü mü bırakmaz, genç ihtiyar dinlemez diye. Hewingway hikayesini anlatırken çok sade bir dil kullanmış, vallahi hayran kaldım. Sade sade anlatmak duyguyu vermek varken niye içinden çıkılmaz cümleler kurup karıştırsın okurun kafasını. Duygu o kadar gerçekçi ki Dosteyvski’nin Kumarbaz’ı kadar başarılı olmuş desek abartmış olmayız heralde. Güzeldi vesselam sevdim ben kitabı. Herkese keyifli okumalar dilerim.
Yaşlı Adam ve Deniz
Yaşlı Adam ve DenizErnest Hemingway · Bilgi Yayınları · 202332,2bin okunma
··
271 görüntüleme
Samet Ö. okurunun profil resmi
İncelemeni ilk yazdığında okuyup çok beğenmiştim, kitabı okuduktan sonra tekrar okuyunca daha da güzelleşti. Tutku çok ayrı bir şey İbrahim, kaç yaşındaki adama gençmişçesine öyle bir kuvvet verir ki sopayla köpekbalığı öldürür, bazısını ise ruhu duymadan aç karnına kilometrelerce yürütür. Deniz de benim gözümde bu tutkuların en güzelidir. Devrilecekmiş gibi sallanan teknelerden pek hoşlanmasam da(Burada birkaç anı canlanır, gülümsenir :) ) denizin, hobi balıkçılığının, kendi tuttuğun balığı temizlemenin bile zevkini iyi bildiğimden, bir zaman Yaşar Kemal gibi kendi tuttuğum balıkla yaşayacağım bir hayale kapılıp keyifli keyifli gülümsediğim olmuştur. :) Uzatmayayım. Kalemine sağlık ortak, bu küçük tatlı ihtiyarcığın hikayesi gibi, samimi bir inceleme olmuş. :)
İbrahim okurunun profil resmi
Benim bu kitabı okuduktan sonra yazdığım bir hikaye var, kendi tuttuğum balığı anlatan. Onu anımsattın. Sevgilerimle :)
8 sonraki yanıtı göster
Nilüfer okurunun profil resmi
Çok güzel bir inceleme olmuş, kaleminize sağlık. Hastalıklar konusunda da haklısınız. Biz kitapseverlerin kütüphanesinde sırasını bekleyen okunmamış kitapları varken yeni yeni kitaplar alması da bu hastalıklar arasına girer mi acaba? Kargolarım yolda :)
İbrahim okurunun profil resmi
Onu düşünmem lazım :) girebilir ama geçici mi yoksa kalıcı mı, o kısım biraz şüpheli :)
Bu yorum görüntülenemiyor
L Büşra A. okurunun profil resmi
Bir yandan ihtiyar adamın tutkusuna hayran kaldım fakat bir yandan da avladığı balıkların can çekişmesine üzüldüm,bende sevdim hikayeyi.. incelemenizde yansıtmışsınız avcılığı ve güzel içselleştirmişsiniz.İnsanlar işte ne yapsın karın doyurmak için yapmak zorunda balıkçılığı.. kendini sorgulaması da güzeldi... Emeğinize sağlık. :)
İbrahim okurunun profil resmi
Teşekkür ederim efenim. Ben de kitabı çok sevdim. İncelememi beğenmenize de sevindim. Keyifli okumalar dilerim :)
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.