Öncelikle Beyza Alkoç'a ve bu kitaba aşırı sevgisi, hayranlığı olanların incelememi okumamasını tavsiye ederim. Çünkü bu kitabı bayağı bi' gömeceğim... "Muhtaç olmak veya olmamak işte bütün mesele bu..." Hayatımda bu kadar aptal karakterler görmedim. Aslında yazarın diğer kitaplarıda dahil olmak üzere yarattığı tüm karakterlerden nefret ediyorum. Hepsi birbirinden aptal. Kitabı okurken saçımı başımı yolasım geldi. Kitabı camdan aşağı atasım geldi. Cinnet geçirdim resmen. Bu yazara verdiğim son şanstı bir daha hiç bir kitabını okumayacağım. Kitabın o kadar çok tiksindiğim yanı vardı ki hangi birini anlatayım. -Bu kısımlar spoiler içerebilir şimdiden uyarayım.- kız karakterin her halttan korkması, olur olmaz zırlaması beni çileden çıkardı. Sonra yazar hep aynı şeyi betimleyip durmuş. Hepsi aynı sadece kelimelerin ve cümlelerin sırası farklı. "Annem babam beni bıraktı, çok yalnızım, hiç kimse beni sevemez, korkuyorum... bla bla bla" sürekli bunu tekrarlayıp durdu. Bi' de 'Deniz'siz Cihan olmaz' saçmalığı vardı. Bin kere aynı şeyi anlatıp duruyordu. Sonra kitabın sonunda kız öldü. -Keşke orada bitseydi kitap belki daha az nefret ederdim... - sonra bi' baktık ki kız ölmemiş. Aptal ve anlamsız planlar... yani kitabın o son 70 sayfasını boşuna yazmış çok saçmaydı. Ha bir de şu anaç baba karakteri deli oldum ya adama adamın canı sıkılınca plan yapıyor. Dikkatimi çeken bir başka konu ise kitap 'Ölüme fısıldayan adam, Aynı yıldızın altında ve Sınır' ın bir karmasıydı. Ben insanların rahatsızlıklarını kullanarak muhtaç bir karakter yaratılmasından pek hoşlanmıyorum. Kitabın özeti yukarıda da belirttiğim gibi "Muhtaç olmak ya da olmamak işte bütün mesele bu." Kitabı yakmayı düşünüyorum. Okumanızı hiç tavsiye etmem. Bu kitap ruh sağlığınızı bozabilir. Benim gibi düşünen varsa yazsın lütfen bana... :)