Gönderi

Müsveddeler “Tekirdir tekerlenir bir saranı bulunmaz” diyen o adama.... 1- Anlatarak bitiriyorum hayatımı Bilmiyorum başka nasıl bitirilir bir hayat Bir çiçek çizdim bu akşam avcuma İsmini herşey koydum. Simli ojeler sürdüm yalnızlıktan sıkıldığımdan. Müsveddesi gibi şimdi tırnaklarım Yıldızlı bir gecenin. Yıl 2000 Tekke ve zaviyeleri kapatıldı kalbimin Tombul güvercinler dolaşırdı kiremit çatısında Bulutlar akardı paçalarından, uğuldarlardı. Kuşların şarkılarından anlarım. Kimse hayra yormaz beni Kuşbaz ve uçmaya meraklı, Ütüsüz giyerim karabasanlarımı Sakarım, sık sık çarpar deviririm yazgımı İçimdeki suyu döktükten sonra işte, ondan sonra Şikayetim yok, rahatım. Taşralı ve safım. Yağmurda unutulmuş bir Tanrı’yla ahbabım Balkonda asılı kalır günlerce gökkuşağım, Deterjan reklamına çıkacağız biz ikimiz Tanrı’yla Ben böğürtlen lekeli çocuğu oynayacağım, O kirli beyaz gömleğim. Ah bir de şu gömleğe, göynek diyecek kadar Cesur olaydım. Teyzem öldü. Kırkı yeni çıktı En iyi hikayeleri ölüler anlatır Ölülerin anlattığı hikayeler İnşirah suresi gibi insanı ayartır Kırmızı günleriyim ben takvimlerin Okullar tatil oluyor ben söz konusu olduğumda Şeker istemeye geliyor çocuklar. Oyun oynuyoruz, Sağlam bir halatla çekiyorum acıyı kendime doğru. Siyah iş günleri müdahale ediyor hayatıma Mor bir köşe yastığı gibi isyankar oturmak istiyorum, Ben oysa divanın en ucunda. Çorba pişirmek istiyorum, Sonra kalkıp ekmek kızartmak, Bıçağın ucuyla kazımak aşkı fazla kızardığında. Söyleyin ateşe, Ruhunu üflemesin benden gayrısına. Çiçek silindi bu sabah ellerimi yıkadığımda “Ellerim bomboş...” Kötü şiirlerden koru beni Tanrım Amin! 2- Bir şaşkınlık şarkısı olarak besteliyorum aşkı Kaprisli notalar, huysuz sololarla Bekçisi olmayan geceler denk geliyor bana, Çaresiz bekliyorum, Düdük çalıyorum, İki el ateş ediyorum havaya. Gecenin bir yarısı oturup ağlıyorum bir çocuk parkında Ulumak gibi ağlıyorum Köpekler koşuyor sağımda solumda Tanrım! Diyorum sadece Başka bir şey diyemiyorum zaten o an. İyi niyetli ve sevimli bir kızdan kalanlar Sallanıyor durmadan boş salıncaklarda “Üzgünüm” diyor, Bir mutluluk şiiri yazamam bu saatten sonra! Yoksul çocuğuydun sen benim 23 Nisan sabahımın Şiir okutmadım sana, folklor oynatmadım. Yoksulluk diyorum, O an, Ucuz lafların çalılarına takılıyor şiirimin elbiseleri. Sen tuz ol en iyisi sevgilim Ben ekmekle duruma müdahale edeyim. Bırak hazır soyunmuşken Kuru öksürüğüne elma kabuğu ve tarçın tavsiye edeyim. Tasfiye ettiler beni kediler aralarından Yar olmaz bundan sonra sarmandan sana. Beni tasfiye ve tavsiye arasındaki karışıklıkta Müsait bir yerde bırak sevgilim. Hem otuzumu geçtim azıcık Gerisini ben yürürüm artık. Çizgili olsun, buruşsun yüzü, Şiirlerim için yaşlanma etkilerini geciktirici krem kullanmayacağım. Yokuş aşağı şarkımı söylerdim, sarhoş “Kanatlarım vardır benim uçarım” Koşup kaşe kabanından yakalardın uyduruk şarkılarımı Ne çok ısıttın beni, Ne çok ısıttım seni, Buruştu ve kirlendi 23 Nisan’da takılan simli ve tül kanatlarım Kurtulamadım, üstümde kaldı. Ben sevgilim... Bir çocuk bayramı gibi yaşamak isterdim her aşkı Cezaya kaldım. Bir mutluluk şiiri yazamamaktan dolayı İmlamı iyice bozsam da farketmez artık. Kime ne “de-da”ları ayırmasam? Noktalarda durmasam, Bir ünleme koşsam yalnızca, Sonu uçmak olan çığlığa. Kime ne anlatarak bitirsem hayatımı? Ölümüme de bir şiir yamar nasıl olsa birileri artık. 3- Bazı vakitler tren geçiyor evin yakınından Yaşlanıyorum pencereden her bakışımda Anna Karenina’yı taklit ediyor zaman, Atıyor kendini raylara. Neden her aşk Bir kadının cenazesini kaldırır mutlaka. Sevdiğim adamlar çarpıyor camlarıma Bir kelebek gibi kocaman, kara Pervazlarımda kuruyorlar sonra Begonya tozlanıyor, Unutmanın gözyaşları sanki bu tozlar. Annemin temizlik günleri gibiyim Yorgun, solgun ve beyaz. Kardeşim ayağını sallıyor sevdiği şarkılarda Birini çok sevmek gibiyim Sütle siliyor tozlarımı kardeşim. Kestane pişiririz diyoruz sobada Hayallerimiz çatlıyor sonra, çıtırdıyor, kızarıyoruz. Bu şiirden bir bölümü attım Kilometrelerce uzağa Tavşanlı pijamalarımla balkona çıkıp el salladım ardından Havaya uçuracaktı şiirimi az daha, Attım. Lokum getirmişti ve kitap, Ben ruhunu getirsin istemiştim oysa. Onu da tam buradan attım. Ben ne de olsa yakıp yıkanlar listesinde Ölü yada diri arananlardanım. Bir Doğuş şarkısı söyletiyorum bazen hayatıma: “Aramızda uçurumlar söz konusuyken” Uçurumlarda tenzilat varken hazır Uçalım, hadi uçalım Ben nasıl olsa Bu müsveddelerin ortasında yalnızım.
·
58 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.