Gönderi

SELA...
Sela veriliyor şu an. Her perşembe akşamı olduğu gibi. Ve her sela okunduğunda olduğu gibi oldu içim. Bilmiyorum bilerek mi böyle acı acı okunuyor bu selalar...İçim kapkara, içim paramparça, içim ölgün, içim acıyor, içim tuhaf...Kendimi bildim bileli sela verildiğinde bu tuhaf ve acı duyguları hissederim. Küçük bir kızken dünyadan bihaberken bile hissederdim. Şimdi hızla yaş alıyorum sanki şu hayattan ve ben artık minik bir kız değilim. Minik bir bebeğin annesiyim. Benim annem babam benden çok uzakta...Ben hala aynı duyguları hissediyorum...Şimdi sela verilirken gözümde hep babam,annem,kardeşlerim canlanıyor. Babam abdest almış çorabını giyiyor ki camiye gidecek. Annem çay koyuyor. Kardeşlerim orda bir şeylerle uğraşıyor. Çocukluğumun huzuru canlanıyor gözümde...Babam gidiyor. Kocaman kahverengi sac kapının sesi kulaklarımda hala. Örtülüyor babam giderken, büyük bir gürültü ile. Annem arkasından koşuyor ve sesleniyor "gelirken çay şekeri de al bitmiş" diye. Onun sesi, annemin, hala kulağımda. Sonra babam geliyor. Dama çıkıyoruz. Bizim oralarda yazları damlarda yatılır. Mis gibi...Onu da başka zaman ayrıca anlatırım. Damda karpuz,çay vs Allah ne verdiyse yer içeriz. Evet...Çay kaşıklarının rüzgara karıştığı o ses...Hala kulaklarımda!
·
7 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.