Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Masamın üstünde bir saat var. Serkisof marka, küçük ve kurmalı bir saat. Yaklaşık bir aydır masamda mütevazı bir yer işgal ediyor, her saniyeyi canhıraş bir gayretle duyurmak için çıkardığı sesiyle. Sorun şu ki bu bir ay içinde kurmayı unuttuğum için defalarca durdu. Saate bakma alışkanlığı olmayan ben, bir sıkıntıdan sıyrılabilmek için gözlerimi küçük serkisof’a kaydırdığımda durduğunu görüyorum. Her şeyin mekanik bir düzenlilikle sürdüğü modern hayatta, bir saati kurmak düşüncesini yitirdiğimi farkettim. Nasılsa her şey otomatik, her şey aynı sıkıcılıkla ilerliyor hayatımızda diye düşünürken, küçük serkisof şefkatli ellerle okşanmadığında susuyor. Aşklar da böyle gerçekte. Ezber cümlelerin, ezber duyguların içinde aktığını varsayarken, gerçekte sevgilinin kalbine dokunmak gerektiğini unutuyor insan. Modern hayat; otomatik, mekanik, tekdüze, teksesli, naylon, kokusuz, steril, tek frekanslı aşkları dayatıyor hepimize. Oysa aşk, masa üstündeki kurmalı saattir. Gözlerine bakmayı, ellerine dokunmayı gerektirir. Dostluklar da böyle bir yanıyla. Siz sanırsınız ki, o eski dostlar bıraktığınız yerde aynı mekanik döngüyü sürdürürler. Öyle değil. Dostlar da kurmalı saatler gibidir.; onların da kalplerine dokunmalısınız. Teknoloji kola takıldığı anda çalışan saatleri icat etse de, sahici hayat halâ kurmalı saatlerde akıyor... Tarık Tufan
··
708 görüntüleme
Sümeyye okurunun profil resmi
Çok doğru bi anlatım olmuş. İnsanlık, nefsi arzularından ayrışıp ruha dokunmayı ne zaman akıl edecek acaba...
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.