Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

384 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Bu kitabı ne kadar keyif alarak okuduğumu bilemezsiniz. Chicklit türünde pek kitap okumam. Bu türe ait en son okuduğum kitaba kıyasla bu kitap çok daha güzel işlenmiş çok daha gerçekçi bir kurguya sahip. Karakterleri daha canlı ve doğal. Şimdi bu girizgahtan sonra esaslı bir yoruma başlayalım. İlk dikkat ettiğim yazarın üslup başarısı oldu. Çıkan ilk kitabından sonra bu kitabı da okuduğumdan aradaki farkı net görebildim. Bu önemli. İster amatör ister profesyonel olsun bir yazar eserinin üstüne bir şeyler koyarak yeni eser çıkarmalıdır. Ayrıca şu an çok meşhur olan yazarlara kıyasla roman teknikleri konusunda da başarılı. Tabii bahsettiğim teknikler öyle üst şeyler değil: Mesela anlatıcı seçimi. Olaylar bir kişinin gözünden anlatıldığı için kahraman anlatıcı gözlemci anlatıcıdan sonra kullanılması en zor olan anlatıcıdır. Yazar da kahraman bakış açısının hakkını vermiş. Okurken Bukle’nin sesini bile duyabiliyordum. Yaşanılan an, geçen zaman belirgin. Mekan, karakter betimlemeleri başarılı. Olay örgüsünde bir kopukluk yok. Giriş, gelişme, sonuç net. Bunların dışında, konusu basit olsa da nasıl anlatıldığı kısmı güzel. Evet bir aşk hikayesi okuyacağımız kapaktan bile belli. Ama önemli olan o aşkın nasıl anlatıldığı. Ben Bukle kadar iradeli bir kadın görmedim. Zaman zaman onun yerinde olsam ben böyle dik durabilir miydim diye düşündüm. Bukle’nin yaşadıkları çok realist yansıtılmış. O yüzden Bukle’yle üzülüp Bukle’yle sevinip mutlu olabiliyoruz. Diğer karakterlerden de bahsedeceğim. Ama önce Bukle ve Bukle’nin benlikleri. Bukle’nin benlikleri, bazılarımıza bu kız şizofren mi acaba dedirtecek kadar çoklar. Öyle değil mi? Ama ben hiç böyle düşünmedim. Çünkü yazar önce Bukle’nin neden bu kadar benliği var, neden bu kadar çok kendiyle konuşuyor; onun temelini atmış. Kitabın ilk kısmı bu benliklerin nedeni niteliğinde. Bu kız yalnız. Öyle böyle değil. Gerçekten yalnız. Bukle kadar yalnız kalmadıysanız onun yalnızlığını anlamanız mümkün değil. Yalnız insan yavaş yavaş kendine karşı olumsuz duygular barındırır içinde. Başkalarını daha olumlu görür. Kendinde hep bir eksiklik bulur. Gelişim; bu duruma saplantılı bağlanma adını verse de halk depresyon demeyi tercih ediyor. Kısaca kızımız şizofren değil sadece çok yalnız. Kendisine sürekli haksızlık etse de Bukle iyi kalpli, zaman zaman biraz çatlak, yer yer komik sıradan bir kadın. Gelelim esas oğlan Giray’a. Tüm karakterleri Bukle’nin gözüyle gördüğümüz için okurken Giray’a aşık olmamak elde değil. Aşık bir kadından maşuğunu dinliyoruz. Kim aşık olmaz ki? Hele bir de anlatılan maşuk gerçekten öyle bir karakterdeyse... Kurgunun yapı taşlarından biri olan Gözde’yse gerçek bir hanımefendi. Onun gibi kadınlar toplumumuzda hâlâ vardır diye umuyorum. Sadece olay örgüsüne bakarsak Gözde’nin önemini kavrayamayız. Nasıl olduğunu anlatmayacağım tabii ama bu karakter yalancı dostluk ve gerçek dostluk çatışmasının gerçek dostluk simgesi. Yaptıkları kimine göre hayali bir şeymiş gibi gelse de o kesime şunu hatırlatmak istiyorum. Eğer birini gerçekten dost olarak görüp severseniz onun mutluluğu sizi de mutlu eder. Hangi insan dostum dediği insanın mutsuzluğu için uğraşır? Dostunun mutluluğundan mutlu olmaz? Gerçi bahsedilen kavram aşk olsaydı da düşüncem değişmezdi. İnsan birini ister aşık olarak sevsin ister dost olarak. Eğer bu sevgi gerçekse insan sevdiğinin mutlu olmasını ister. Ben Gözde’yle bu kitapta gerçek dostluğu görmenin tadını çıkardım. En güzeliyse gerçekten dost olmayan kişilerin de veriliyor olması. Doğrudan olmasa da dolaylı bir çatışma söz konusu. Son olarak bahsedeceğim karakterse Giray’ın annesi. Kitapta anne karakterini görünce bir klişe mi geliyor acaba korkusuyla okusam da altından çok farklı bir bakış açısı çıktı. O kadına da o davranış, o düşünce çok yakışmış. Hani ne ortaya çıkışı sırıtıyor ne düşünce şekli ne de konuşması. Gelelim tam puan vermeme sebeplerime. Genel olarak kurguda bir eksiklik olmasa da benim gözüme batan minik şeyler vardı. Bu minik şey burçlarla alakalı. Yanlış anlatmayayım taktığım burç yorumları değil. İnsan bazı durumlarda gerçekten burçlardan bile medet umar hâle geliyor. Üstelik yazar, yorumları da çok başarılı yazmış. Önceden astrolojiyle ilgilendiğim için az çok nasıl yorumlar oluyor biliyordum. Kitapta da okurken de yorumlar bana gerçekçi geldi. Ayrıca ilerleyen bölümlerde de içten içe bu yorumlar da zaten yazarı tarafından eleştirilmiş. Burç yorumları okuyanlar bilir; her sitede farklı yorumlar vardır, yazılanlar da çok genel geçer şeylerdir. Kim okusa kendine uyan, çelişen şeyler bulur. Takıldığım noktaysa Bukle’nin başka kimsenin burcuyla ilgilenmemesi. Dediğim gibi bir zamanlar çok ilgilendiğimden etrafımdaki herkesin burcunu merak eder, onları tanımak için burçların karakter özelliklerini okurdum. Bukle, benim gibi olmak zorunda değil elbette ama insan aşık olduğu adamın da mı burcunu merak etmez? Her gün en az üç farklı siteden kendi burç yorumunu okuyan biri için aşık olduğu adamın burcu da çok önemlidir. Diğer minik noktaya gelirsek, ondan üstün körü bahsedeceğim. Spoiler vermemek için tabii. Karakterlerin bir araya gelme durumları. Tüm kitap boyunca diyemem ama genel olarak karakterlerin bir araya gelme sebepleri hemen hemen aynıydı. Eğer bu bir araya gelişlere farklı sebepler eklenseydi burç kısmına takılmaz tam puan verirdim. Upuzun bir yorumun ardından belirtmeye gerek var mıdır bilmiyorum ama bu kitabı tekrar tekrar okuyacak kadar sevdim. Chicklit türüne göre değerlendirme yaptığımı hatırlatır bu türü okumayı sevenlere Tarot Falım’ı kesinlikle tavsiye ederim.
Tarot Falım
Tarot FalımBüşra Köprü · Ephesus Yayınları · 2018190 okunma
·
81 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.