bütün o yollardan tek başıma geçtım Naz dilek bezleri asılı ağaçların altından
yazıtı çalınmış çeşmelerin başından
gümüş yüzüklü parmaklarından Anadolu'nun
bütün o yollardan tek başıma geçtim Naz koyup başımı sise yemyeşil uykular uyudum Kaçkariar'da
uçan kemençeler gördüm düşümde ve tombul memeli kızlar
Sinop’ta yüzme bilmeyen yavru tekneler yapıyordu
hünerli elleriyle Doğan Usta Amasra denizden yatağına uzanmıştı
saçlarını dağıtmış bir prenses gibi Ordu yaylalarında ateşböcekleri yağdı bir gece üstüme sandım ki çocuğum. bahçemize inmiş yine yıldızlar dağılmamış çaydanlığın buharı üzmemiş annemi babam Göynük’te bir sokağa vermişler adımı, soyadımı unutmuşlar kimse tanımadı orda yürürken bu yüzden beni olsun. dedim içimde gezinen bahara olsun, saat kulesi arkadaşım ya, yeter bana
bütün o yollardan tek başıma geçtim Naz
beyaz bir Selçuklu atının sırtında girdim Saruhan’a dönerken semazenlerle mavi bir kelebek olup uçtum öidürdü beni taşlarda yankılanan neyin sesi
Koza Han’a baharat indiren develerden
ipek Yolu’nun haritasını istiyordu ipekböcekleri oysa bilmiyordu, bilmiyordu kimse gelip gittiği yeri
bütün o yollardan tek başıma geçtim Naz
beyaz bir Urartu aslanı gibi karşıma çıktı kar altında Van şeker olup düştüm bir bayram sabahı
Çataklı çocukların buz tutmuş avuçlarına
Ağrı Dağı’nı başı bulutsuz gördüm ki kışın
diz çöküp af diledim tırmandığım bütün dağlardan Doğu Beyazıt'ta kardanadam yapıyordu bir kız babasına benzemediğini bile bile
Hakkari yolunda Tilma’nın ellerini kesiyorlardı Hoşap Kalesi'nin benzerini yapmaması için bilmiyordu barbarlar
sonsuz kökleri vardır
yaratan ellerin
bütün o yollardan tek başıma geçtim Naz
Hasankeyf’ten tutsak bir kartal gibi baktım Dicle'ye
Harran’da Samanyolu’nu sırt çantama doldururken yıldızların şiir okuduklarını duydum
ve ağladım huğların arasında
uzaklarda kavalını gömen bir çoban
silahını gömen bir dağlı
sevdiğini gömen bir kadın
Gaziantepli sedef kakma ustaları
Alleben'in sularına bırakıyorlardı
yaptıkları küçük sandıkları içlerinde ben sen
nerdeysen
bütün o yollardan tek başıma geçtim Naz
son cırcırböceğini dinledim Fethiye'de
_ kayalıklardan bakarken Kelebekler Vadisi'ne bağırdım avazım çıktığı kadar:
“Yaşasın Akdeniz! Yaşasın Likya!"
İztuzu’nda burnunu öptüğüm denizkaplumbagası “aşk bir kumdur" dedi bana,
“sıcacık bir kum, denize bakarken güneşi unuttuğun"
bütün o yollardan tek başıma geçtim Naz yanımda
bana yazdıgın
ve açmaya cesaret edemediğim mektupla dilerim ki bir rüzgâr gibi geç dünyadan bir rüzgâr gibi _
bütün aşk mektuplarını birer birer açan