Gönderi

112 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Küçük Prens'i sevmek
Herkes bana neden Küçük Prens’i sevdiğimi soruyor ve onlara bunu birkaç cümlede anlatmamı bekliyorlar oysaki küçücük bedenine o kocaman eşsiz kalbi sığdırmış Küçük Prens’i birkaç cümle belki de birkaç betimlemeyle anlatmak sizce mümkün mü ? Birçok insan için Küçük Prens’in kitabı sıradan bir dünya klasiğidir belki sözlerini -tam olarak ne anlattığını biliyorlarmışçasına(!) -sosyal medyada kullanırım dedikleri bir dünya klasiği… Benim içinse Küçük Prens çok farklı , bahsettiğim gibi onun eşsiz kalbini biliyor, neler hissettiğini anlayabiliyorum onun da dediği gibi “Ama gözler gerçeği göremez ki. Yüreği ile aramalı insan” Yani Küçük Prens’i sevmem için ya da onu anlamam için karşımızda somut bir kişi mi olması gerek ? Zaten o her an benimle ,kendi gezegeninde hep beni izliyor. “Çiçekle olduğu gibi tıpkı.Bir yıldızda yaşayan çiçeği seviyorsanız,geceleyin yıldızlara bakmak hoştur. Bütün yıldızlar çiçek açmış gibidir…”belki de gökyüzünü hatta yıldızları bu kadar sevişim bundan kaynaklanıyordur benim çiçeğim Küçük Prens’tir. Küçük Prens’i anlıyorum diyişimin sebebi Küçük Prens’i tanımam Küçük Prens’e biraz da olsa benzemem.“Günün birinde herkes kendi yıldızı bulabilsin diye mi parlaktır yıldızlar?”belki ben de bir gün kendi yıldızımı bulabilir Küçük Prens gibi göçmen kuşlarının yardımıyla gidebilirim de kim bilir Küçük Prens gülüne çok değer verirdi hem de fazlasıyla onun tüm söylemlerini sabırla dinlerdi ama bir gün biraz onun nazlarından uzaklaşmak ve seyahat etmek için göçmen kuşları yardımıyla geziye çıktı ama en son dünyaya geldi ve anladı ki çiçeği onun için eşsizdi. “İnsan gönül bağı kurduklarından ölene kadar sorumludur” dedi.Öyle de değil midir zaten Küçük Prens’te gülüyle arasındaki bağ yüzünden geri dönmemiş miydi o baobaplarla kaplı küçük gezegenine ? Ha bir de şu baobaplar var hiç bitmek tükenmek bilmeyen baobaplar ...Küçük Prens baobapları anlatırken “Bu bir terbiye meselesi!”demişti ve bu cümlenin devamında şunları eklemişti: “Bazen insan bugünkü işini yarına bırakabilir.Ama baobaplar konusunda bunu yaparsa,sonucu felaket olur.Tembel bir adamın yaşadığı gezegenin baobaplar tarafından istila edildiğini biliyorum da” Ama aslında Küçük Prens’in burada bahsettiği asıl mesela baobaplar falan değildi,asıl bahsedilen baobaplar üzerinden kötülüktü;nasıl ki Küçük Prens her gün hiç bıkmadan ve bunu bir terbiye meselesi olarak görüp baobapları büyük bir titizlik ile küçücük gezegeninden temizliyorsa bizler de dünyamızdan kötülükleri bu denli titizlikle temizlemeliyiz yoksa Küçük Prens’in de dediği gibi gezegenimizin hepsi tıpkı zehirli tohumları olan baobaplar gibi kötülükle kaplanır! Bir de şu büyükler var sanki hiçbir zaman çocuk olmayan büyükler… Küçük Prens’in her sayfasını defalarca okuyabilirim tam anlamıyla MÜKEMMEL!Ama bu büyüklerle olan kısımda en sevdiğim bölüm “Onlara yeni bir dostunuzdan söz ettiğinizde size onun hakkında sorular sormazlar :Hiçbir zaman ‘Sesinin tonu nasıldır?hangi oyunlardan hoşlanır kelebek koleksiyonu yapar mı?‘demezler.Bunun yerine hep ‘Kaç kilodur ?Kaç para kazanıyor ?’gibi sorular sorarlar .Sadece bu soruların cevabını alınca tanıyacaklarını sanırlar ” Oysa ki bir insanın sevdiği müziği ,filmi ,renkleri gibi şeylerini öğrenirsen yani kısaca ruhunu tanırsan asıl tanımış olursun kaç yaşında olduğunu bilmek ailesinin kimlerden geldiğini öğrenmek bir insanı tanıman için öğrenmen gerekenler değildir ama ne yazık ki büyükler bunun farkında bile değillerdir… Ne sıklıkla hayal kuruyorsunuz ? Ya da hiç hayal kurmadığınız bir gün var mı demek daha doğru olur. Çünkü, insan hayal ettiği kadar vardır… Küçük Prens’in gülü bir süre sonra kendisini; pek hoşlanmadığı hayvanlardan ,soğuktan koruyan fanusu geceleri üstüne koymamasını istemişti Küçük Prens’ten ve şunları eklemişti “Eğer kelebekleri tanımak istiyorsam iki üç tırtıla da katlanmak zorundayım” Belki de tüm bu tehlikelere karşı fanusunun istememesinin sebebi gülün hayaliydi.Gülün hayali kelebekti… İki insan düşünün,bu iki insan arasında az da olsa bir miktar sevgi vardır ve birbirlerine verdikleri değer..Ancak bu iki insan beraber daha çok vakit geçirdiklerinde birbirlerine karşı daha çok şey paylaştığında fark ederler ki birbirlerinde kendilerine ait birçok şey barındırıyorlar .Bunun beraberinde birbirlerine karşı olan sevgi de verdikleri değer de artıyor çünkü onunla çok güzel bir zaman geçirmişsindir belki de geçirmektesindir .Zaten Küçük Prens için gülünün bu kadar değerli olmasının da nedeni zaman geçirmiş olmaları, gülünü çok iyi tanıması ve aralarında çok özel bir bağ oluşmasıdır . “Gülü senin için bu kadar değerli kılan onun için harcadığın zamandır” “+Benimle oynar mısın dedi küçük prens .‘çok mutsuzum.’ -‘hayır’ dedi tilki ‘oynayamam ; evcil değilim ben.’ +evcil ne demek ? -‘genellikle ihmal edilen bir iş’ dedi tilki .‘bağlar kurmak anlamına geliyor’ +‘bağlar kurmak mı?’ Tilki ‘yani’ dedi.’Örneğin sen benim için hala yüz bin öteki çocuk gibi herhangi bir çocuksun . Benim için gerekli de değilsin.Senin için de aynı şey .Ben de senin için yüz bin öteki tilkiden hiç farkı olmayan herhangi bir tilkiyim.Ama beni evcilleştirirsen ,birbirimiz için gerekli oluruz o zaman .Benim için sen dünyadaki herkesten farklı birisi olursun.Ben de senin için eşsiz ve benzersiz olurum …’ (…) ‘İnsan ancak evcilleştirirse anlar’ dedi tilki ‘insanların artık anlamaya zamanları yok.Dükkanlardan her istediklerini satın alıyorlar .Ama dostluk satan bir dükkan olmadığı için dostları yok artık .Eğer dost istiyorsan beni evcilleştir.’” Gerçekten de öyle değil mi? Örneğin boğa yılanı yutmuş fili herhangi bir büyüğe gösterirseniz herkes bunun bir şapka olduğunu söylerler ve bizler asıl bunun boğa yılanı yutmuş bir fil olduğunu anlatmak zorunda kalırız. “büyükler hiçbir şeyi asla kendi başlarına anlamıyorlar ; onlara her şeyi açıklayıp durmaksa çocuklar için gerçekten çok yorucu…” Çevrenizdeki insanlara herkesin bildiği biri hakkında eleştirilerini söylemesini isterseniz bunu kolaylıkla olumlu veya olumsuz birkaç saniye içerisinde dile getirirler ama onlara kendilerinin eksik olduğu noktaları sorduğunuzda size hiç de rahatlıkla cevap veremezler “Kendini yargılamak başkalarını yargılamaktan daha güçtür .Kendini yargılayabiliyorsan gerçek bir bilgesin demektir.”öyle de değil midir zaten ?herkes kendini yargılayabilse kısacası özeleştiri yapabilseler zaten kimsenin birbirnini eleştirmesine gerek kalmaz… Etrafta kimse olmayınca mı yalnızdır insan yoksa gerçekten kimsenin sizi anlamadığını düşündüğünde mi ? Küçük Prens çöle geldiğinde etrafında insanların olmadığı görünce “Çölde insan yalnız hissediyor kendini” demişti ama aslında kendimizi yalnız hissetmemizin sebebi etrafımızda hiçbir insanın olmaması değil bizi anlamayan hiçbir insanın bulamayışımızdandır , yılanın da dediği gibi “insanların arasında da yalnızdır insan” Küçük Prens’i işte bu yüzden bu kadar çok seviyorum ve bağlıyım çünkü o beni her zaman anlayan eşsiz ve en yakın dostum … Ve teras pour moi unique au monde (benim için dünyada Küçük Prens olarak eşsiz olacaksın)
Küçük Prens
Küçük PrensAntoine de Saint-Exupéry · Can Çocuk Yayınları · 2015237,1bin okunma
··
26 görüntüleme
ismail okurunun profil resmi
"Hayal edebildiğin kadar varsın" Güzel inceleme olmuş Tebrik ederim
Göksu okurunun profil resmi
Teşekkür ederim (:
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.