İnsanlar olarak keşke bir fil hafızasına sahip olsak ve hassasiyetine... Teknolojik gelişmeyle (pek sanmıyorum geliştiğimizi) birlikte belki de zamanın hızına ayak uydurma telaşıyla koşturuyor ama yaşayamıyoruz. Çarçabuk yaşıyoruz her şeyi, tüketiyoruz. Sorgulamadan linç etmeye, karalamaya, göklere çıkarmaya o kadar hazırız ki... aman geri kalırım korkusuyla sürüye uyuyor, araştırmadan, bil-meden akıma kapılıyoruz. Tüketim için ne kadar hevesliysek üretim için de o kadar duyarsızız. İşin garip tarafı üretenlere de bi gıcığız. Toplum olarak -daha ileri gidip insanlar olarak diyeceğim- üreten insana alerjik reaksiyon göstermeye başladık. Herkesin bir şeyler üretmesini, kimsenin hiçbir şeyi unutmamasını beklemiyorum elbette. Hiç değilse arada bir hatırlayın. Olmaz mı?
Bu kitap ve hissettirdikleri, düşündürdükleri bunlar...
#alıntı
"İnsanın iktidara karşı savaşımı, belleğin unutuşa karşı savaşımıdır."
"Günümüzde zaman büyük adımlarla ilerliyor. Tarihi olaylar bir gecede unutuluveriyor, hemen ertesi sabah bir yenisinin çiğ damlacıkları parlamaya başlıyor ve artık öykücünün anlattıklarına bir fon perdesi oluşturmaktan çıkıp özel yaşamın o tekdüze bayağılıklarınn arka planda yer aldığı bir perdede oynanan çok şaşırtıcı bir serüvene dönüşüyor."