Biten bir kitabın ardından...
"Hani bazen nefes darlığı çekersiniz de derin derin nefes alırsınız ama geçmez. Az önce başımı açık pencereden çıkarıp ormandan gelen serin ve temiz havayı ciğerlerime iyice çektim ama o his geçmedi."
Yukarıdaki cümleleri gece kitap biter bitmez yazmıştım. İkinci Dünya Savaşının başında zarar görmemesi için ailesi tarafından köylere gönderilen 6 yaşındaki bir çocuğun savaş bitene kadar yaşadıkları, gördükleri, görmek zorunda kaldıkları insanın içini parçalıyordu. Yazar kitabı kendi yaşadıklarından ve çevresindekilerin yaşadıklarından gördükleriyle yazmış. Ne kadarını kendi yaşadı bilemeyiz ama yaşamadıklarını da çevresinden gördüğünü biliyoruz. Hiç gönderilmese ailesiyle kalsa ve ne yaşarsa beraber yaşasa daha mı iyi olurdu bilemeyiz.
Emanet edildiği kadın ölünce tek başına köyden köye geçmek zorunda kalan çocuk, kara kaş kara göz özelliğiyle sarışın mavi gözlü köy halkından farklıydı ve Yahudi veya Çingene piçi olarak hem dışlanıyor hem de eziyet görüyordu. Almanların işgalindeki köylerdekiler hem korkularından hem de çok acayip batıl inançlarından çocuğu istemiyorlardı. Seksen sene öncesinde o kadar cahil ve batıl inançlı insanlar beni oldukça şaşırttı. Bu kadar beklemiyordum.
İnsanların zalimliği, savaşın iğrençliği bir çocuğun gözünden çok net bir şekilde anlatılmış. Çocuğun yaşama azmi ve çabası, çektiği eziyetlere dayanak araması etkileyici bölümlerdi. Bir de köy baskınında kadın ve kızlara yapılanlar keşke kâbus olsaydı. Ayrıca bazı iğrenç bulduğumuz şeylerin buralarda da köylerde olduğunu biliyoruz.
Yazarın edebî yönüne gelirsek, tasvirlerini, cümlelerini beğendim, o yönden zevkle okudum.
"Boyalı kuş sürünün bir o yanına, bir bu yanına uçar, beyhude bir çabayla onlardan biri olduğunu göstermeye çalışırdı. Ancak o ne kadar hevesle içlerine girmeye çalışsa da üstündeki parlak renklerin gözlerini kamaştırdığı diğer kuşlar, kuşkulu, onu sürünün dışına kovalarlardı. Hemen sonra da art arda acımasız bir saldırıyla boyalı kuşu didiklemeye, tüylerini yolmaya girişirlerdi. Kısa süre içinde artık gökyüzünde tutunamayan rengarenk gövdesiyle yere yapışırdı boyalı kuş."
Toplumda bir şekilde farklı olan, dışlanan herkes bir boyalı kuş.