Semih Bey, çok net bir şekilde sorduğunuz bu soruların maalesef net bir yanıtı yok. Hayat görüşleri, inanışlar, değerler kişiden kişiye değiştiği için bu soruların yanıtı da değişecektir. Çünkü herkes kendi inanışını referans alacağı için cevaplar da o doğrultuda olacaktır.
Yine de bir kaç sorunuza değerlerimden bağımsız olarak yanıt vermek istiyorum.
-İnancım uğruna ölümü göze alabilirim. İnsan inandığı şey uğruna ölmeyecekse, başka ne için ölecek ki? Sokrates'i hatırlayınız, inanmadığı bir hayatı yaşamaktansa inandığı şeyin uğruna ölmeyi tercih etti.
-Hayati bir tedaviyi reddetmek intihardır bence. Ağrılı ve yavaş bir şekilde ölmeyi tercih etmiştir kişi ama o bunun doğru olduğunu söylüyorsa ve buna inanıyorsa ve akıl sağlığında bir problem yoksa bırakalım nasıl istiyorsa öyle olsun. Adı ister intihar olsun, ister inanç, ister aptallık...
-Yaşam, ceninin anne rahmine tutunmasıyla başlar ve kürtaj cinayettir bana göre.
Yaşam anne karnında başlamıyorsa 9 aylık bir bebeğe de kürtaj yapılabilir o halde. Ne de olsa yaşamıyor sayılıyor. Ha 4 haftalık ha 38 haftalık ne fark eder değil mi?
9 aylık bir bebeğe kürtaj yapıldığını düşünebiliyor musunuz? Düşüncesi bile kötü. Tam anlamıyla vahşet. Dolayısıyla yaşam anne karnındayken başlar ve insanların bunu sonlandırması cinayetten farksızdır benim için. Tüm bunları inançlarımdan bağımsız, salt insani duygularımla söylüyorum.
Ötenazi konusu içinse objektif bir yorum yapamayacağım için susmayı tercih ediyorum.
Benim sorularınıza vereceğim yanıtlar bunlar. Eminim çoğu kişi benim aksimi düşünüyordur saygı duyuyorum.
Sorduğunuz bu sorularla, kitabı okumak adına kışkırtıcı bir inceleme yazmışsınız. Elimin altında olsa hemen açıp okuyacağım kitabı. :) Elinize sağlık Semih Bey.