Hacimce ince sayılabilecek, hakikatçe kalın bir kitap! İnsani ilişkilerimizi gözden geçirmenin vakti geldi. zarar değil yararlı olmayı becermeli, kalp kırmanın Kabe'yi yıkmak olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız. yakın zamanda kurban bayramını geçirdik ve birçok akraba ortak danaya girdi. kimi güler yüzle ayrıldı akrabasının yanından çünkü akrabası ile arasında iş ortaklığı girse dahi ilişkinin boyutunu iyi ayarladı. kimi de bayram bayram ilişkinin boyutunu belirleyemedi ve bu yüzden de kırgınlıklar oluştu. ilişkinin türü ne olursa olsun burada önemli olan ilişkinin boyutunu iyi ayarlamak. eğer küçük iseniz büyüğe saygı, eğer büyük iseniz küçüğe sevginizi hissettirmelisiniz. kitap bana fayda sağladı ve merak ettiğim ancak nasıl araştıracağımı bilemediğim çoğu konuyu öğrendim. Kitapta altı bölüm var. 1. BÖLÜM İNSANIN KENDİSİYLE İLİŞKİSİ 2. İNSAN-ALLAH İLİŞKİSİ 3. İNSAN-EŞYA İLİŞKİSİ 4. İNSAN-İNSAN İLİŞKİSİ Her bölüm ayrı ayrı önemli olmasına rağmen özellikle son iki bölüm insana rehberlik edecek nitelikte. bu yüzden iki bölümü fazla açmayarak sizlerle paylaşmak istedim. • İNSANİ İLİŞKİLERDE ON ALTIN KURAL 1. Sevginde de, nefretinde de dengeli ol. 2. Hak edene hak ettiği kadar değer ver. 3. Gereksiz insan olmadığını bil. 4. Mükemmel insan olmadığının bilincinde ol. 5. İnsanların eksiklerini görme, iyiliklerini gör. 6. Nefret ettirici değil, müjdeleyici ol. 7. Zulm edici deği, merhametli ol. 8. Lüzumsuz ve boş konuşmaları terk et. 9. Zalim olsun, mazlum olsun kardeşine yardım et. 10. Köklü birliktelikler kurmak istediğinde seçici ol. • KUR’AN’DA DİYALOG Bu bölümde muhatabın durumuna göre şekillenen diyalog örneklerine yer veriliyor. Muhatap fasık ise onunla kurulacak ilişkide özne olunmalıdır. Baba-oğul diyalogları sevgi üzerine bina edilmelidir; baba inkarcı da olsa iman sahibi de olsa. Nitekim Yusuf aleyhisselam peygamber olan babasına “’Ey babacığım’ derken aynı ifadeyi İbrahim aleyhiselam da inkarcı babası Azer için de kullanmıştır. (Yusuf Suresi 4, Meryem Suresi 46). Habil ile Kabil diyaloğu şahsi ihtiras ve kıskançlığın eğer terbiye edilmezse varacağı noktanın boyutunu gösteriyor. Alim-Zalim diyalogunda; Kur’an’ın sembolleştirerek kıyamete kadar gelecek tüm zalimleri nitelendirmek için bir prototip olarak sunduğu iki isim Nemrud ve Firavun’dur. Alim- Zalim diyaloglarında bu kişilerin peygamberleriyle olan konuşmalarını okuyoruz. İbrahim aleyhisselam Nemrud’la söz düellosuna girdiğinde İbrahim’in son sözü “Allah güneşi doğudan getirir, haydi sen de onu batıdan getir. (Bakara 258).” İbrahimi usul bize; karşıdaki inkarcı, zalim ile tartışmaya girmemeyi gösterir. Bu tip insanlarla kurulacak diyalogta onu tamamen bitirecek, köşeye sıkıştıracak, tevile saplanmayacak kelimeler kullanılmalıdır. İbrahim aleyhiselam böyle yaptı ve çağının en zalimi karşısında hakkı, hakka yaraşır bir şekilde temsil etti. Musa ve Firavun diyalogunda Allah celle celaluhu Musa aleyhiselama, “Ona yumuşak söz söyleyin, belki aklını başına alır ve korkar.” (Taha 44) diye emreder. Firavun küfründe inat etse de oradaki sihirbazlar Allah’a iman etmişti. Burada çıkaracağımız ders ise ilişkide üslup iyice ayarlanmalı, onlarla iyi ve yumuşak bir üslupla konuşulmalıdır. Sert konuşup inkarları arttırmaktansa, hikmetli konuşup onun yanındakileri kazanmanın yolları aranması tavsiye edilir. Mümin- Münafık, Zengin- Fakir, Cennet- Cehennem Ehli diyaloglarına da yer vererek bitiyor kitabımız. Amacım kitabı yüceltmek değil ancak bana merhem olan bir şeyin başka insanlara da merhem olacağı ihtimalini düşününce heyecandan eliniz ayağınız birbirine dolaşıyor. umarım kitabı anlatabilmişimdir. Bu arada siyer vakfında kitabın sesli kitap halinde videoları bulunuyor, dinleyerek okuyabilirsiniz.