Gönderi

206 syf.
10/10 puan verdi
Kalple Ruhun Buluşması Gibiydi Dostluk
Seni elime alır almaz hissetmiştim o ağırlığı ve sorumluluğu... Dostluğun ağır sorumluluğuydu bu ve hemen okumazsam, bu sorumluluğu ihlal edeceğim duygusunun ağırlığı... Kapağına baktım, kapağı bile çok anlamlıydı. Sağlam, ciltli ve sade, sert bir kapak kitabın koruyucu kalkanı gibiydi. Bu kapağa asıl anlam katan ise sanki konusunu henüz kapağında iken bizlere ipucu mahiyetinde hissetirmesiydi. Evet şeffaf (arkasındakinin özünü bozmamak gibi bir inceliği olan) bir kapak ama üzerindeki hissî yazılarıyla kapağı tamamlayan, dostluğun, kitaptaki bir başka versiyonu gibiydi... Seni okurken Sevgili Dost, içimde tarifsiz bir heyecan ve hüzün vardı. Sanki okuduklarım, sana yazmakta olduğum bir mektup gibiydi ve bu mektubun içeriği sana duyduğum hasretle beraber senin hep benle beraber olmanın şükrü gibiydi... Çok uzaklarda olmanla beraber, hep yanımda olmanın verdiği huzuru, bir o kadar da özlemi yaşıyordum... Ve (henüz kitabın başında) zaman zaman seni okurken, her nedense nefessiz kaldığımı itiraf etmeliyim, bırakacak gibi oluyorum ama bırakamıyordum. Her cümlenin sonunda öyle bir yorgunluk hüküm sürüyordu ki, devam etmem imkansız geliyor, zihnimi dağıtmaya çalışıyordum, seni bırakmamak için Ey Dost... Daha sayfalarını çevirmeden kenarına özenle iliştirilmiş bir sözle karşı karşıya geldim: "Sevgili Dost, bana öyle bir kelime söyle ki hiç eksilmesin." Haklısın... "Dost" diye telaffuz edilen bu duygu, sadece basit bir kelimeden ibaret olmadığını, kendini sevmeyi, kendine güvenmeyi, kendine saygı ve hoşgörüyü, öğreten bir öğretmen gibiydi. Öyle bir öğretmen ki, dünyanın en etkili ve kalıcı aynı zamanda dünyanın en tabii dilini, yani duyguyu kullanıyordu. Beşikten mezara kadar ilim tahsil etmeyi şiar edinir gibi, seni anlatıyordu sana. Kendini bilmenin ilmiydi bu Ey Dost... Kendine ayna tutmaktı bir anlamda. Böyle olunca biter miydi, eksilir miydi kelimeler... Aristonun tabiriyle, "Birbirlerine hoş ve faydalı görünmedikleri gün birbirlerini artık sevmeyen," dostlarla ne işimiz var. Dost dendiği zaman öyle çok içinde hissetmelisin ki, her daim onunla olmaktan duyduğun mutluluktan başka bir fayda bilmemelisin... ... Ey Dost, sözü çok uzattım biliyorum ama seni anlatmak bu basit kelimelerle olmadığı için, gönlüm tatmin olmuyor kalemin yazdıklarına bir türlü. Anlatmak istediğimi tam manasıyla dökemiyor mektuba. Öyle olunca işte böyle laf kalabalığından başka hiçbir şeye benzemiyor söylemlerim, affet nolur! Senin içindeki yazılanlardan bahsedilmesi, kapağından dem vurmak gibiydi benim için. O yüzden ben de "dostun içi dışı bir olmalı" prensibinden yola çıktım ve tuttum görünüşünden söz ettim, dost kıymeti bilenlere... Onlara "beni dinler, seni anlar" cüretiyle yaklaştım. Umarım kimseyi sıkmadan, boğmadan seni tanıtabilmişimdir. Sözlerime burada son verirken, seni tanıyanlara selam olsun diyor, hasretle özleminden öpüyorum. Sevgiyle kal, Ey Dost...
Posta Kutusundaki Mızıka
Posta Kutusundaki MızıkaA. Ali Ural · Şule Yayınları · 202020.1k okunma
··
107 views
Bu yorum görüntülenemiyor
Gamze Ö. okurunun profil resmi
Hiç de sıkılmadık, elinize yüreğinize sağlık.. Daha başlıkta vurdunuz zaten can evimizden.
lisân–ı hâl okurunun profil resmi
Teşekkür ederim...💐
lisân–ı hâl okurunun profil resmi
Teşekkür ederim İnci hanım. İnsanları anlayabilmek için illaki kan bağı olması gerekmiyor. Yüreğiyle bakan herkes yanıbaşında ona yakın bir yürek bulacaktır. Siz de o ender insanlardan birisiniz. Öyle ki, yüreğiniz kimsenin önemsemediği, basit şeyleri bile güzel görenlerden olduğu için, zamanımızda yaşanan insan kayıplarına; siz bu bakışlarinizla biraz olsun set çekmeye çalışıyorsunuz...ne mutlu size ve size uğrayan gönüllere... Aynanızın hiçbir zaman kararmaması dileğiyle... Sevgiler...💕🌾
M.G okurunun profil resmi
Güzel bir inceleme yazısı olmuş, ellerinize sağlık 😉
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.