Gönderi

Anadolu İhtilâli, dış görünüşüyle yabancı işgallere karşı vatanı kurtarmak gerekçesine dayanmaktadır. Halbuki bu görüşün gerisinde uzun yılların hazırladığı, devletin bünyesini değiştir fikri yatar. Hareketin önünde ve başında bulunanların çoğunluğu ihtilâlci bir cemiyetin, İttihat ve Terakkinin, fikir ve heyecan potasında yoğrulmuş kimselerdi. Cumhuriyeti akılları almayacak olanları bile en azından meşrutiyetçi idiler. Türkiye'nin bir takım köklü değişikliklerle kurtulacağına inanmışlardı. Fakat, nelerin değişmesi gerektiğini pek bilmiyorlardı. 1908 ihtilâline şu veya bu suretle karışmış olanlar kendilerini Anadolu İhtilâlinin içinde buldukları zaman, belki daha ileri bir ihtilâl fikrine sahip değillerdi. Yalnız, bu defa arkasından gittikleri lider, İttihat ve Terakkinin liderlerine benzemiyordu. Onun kafasında, Anadolu ihtilâlinin gerçek etkeni olan fikirler günden güne olgunlaşmakta idi. Eğer Türkiye kurtulacaksa, Osmanlı devlet düzenininde yapılacak şekli değişikliklerle değil, yeni bir devlet düzeni getirerek kurtulacaktı. Mustafa Kemal Paşa tara-fından daha başka biçimde ifade edilmiş olan bu fikir Anadolu ihtilâlinin ilk olarak devletin politik strüktürünü değiştirmeyi hedef güttüğünü göstermektedir. Bunun yanı sıra başlangıçtan itibaren sosyal strüktürün de değişmesi gereğinin düşünüldüğünü ortaya koyan sözlere ve fikirlere rastlamak-tayız. Özellikle halkçı bir görüş, Anadolu ihtilâlinde kuvvetle kendini belli etmektedir. Nitekim, zaferden hemen sonra, Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti Reisi Mustafa Kemal Paşa imzasıyla yayınlanan ve Cemiyetin «Halk Fırkası»na inkılâp edeceğini açıklayan 9 Nisan 1923 tarihli beyannamede ay-nen şöyle denilmektedir: «Türkiye Büyük Millet Meclisi, bir halk devleti ve hükümeti teşkil etti.» Yalnız açıkça söylemek gerekir ki, Anadolu ihtilâlinin ekonomik yöndeki fikri oluşu çok kısır kalmış, 1930 yılma kadar yolunu pek bulamamıştır, ihtilâlin, bu alandaki ilk başarısı, ancak ekonomik bağımsızlığı sâğlamaktan ibarettir. Cumhuriyetin ilk yıllarında liberal ekonomiye itibar edilerek, özel teşebbüs teşvik olunmuş ve daha sonra D.P. iktidarının da denediği gibi, burjuva yetiştirmeye çalışılmıştır. Bu yüzden, ihtilâlin getirdiği yeni rejim, sosyal strüktürünü değiştirmek hedefini güttüğü halde bunu yapamamış ve halkçı görüş daha çok nazariyede ve özenti hâlinde kalmıştır. 1930 yılından sonra, ihtilâlin yeniden derlenip toparlanmaya çalıştığı, liberal ekonomiyi terkederek halkçı telâkkiye uygun bir devletçiliğe yöneldiği dikkati çekmektedir.
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.