Gönderi

336 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Hayatımız gören gözlere göre planlanmış. En temel ihtiyaçlarımızı bile gözlerimiz olmadan karşılayamayız. Çevremizde kimsenin göremediği, ihtiyaçlarını karşılayamadığı, birbirine yardım edemediği ve hayatta kalmak için her türlü kaosun olduğu bir dünya düşünebilir miyiz? Nobel Edebiyat Ödüllü Portekizli yazar Jose Saramago 1995 yılında yazdığı "Körlük" romanında böyle bir dünya düşünmüş. Kitap, distopik bir eser. Saramago, distopyasında körlerden oluşan karmaşa dolu bir dünyayı göz önüne sermiş. Kitap, kırmızı ışıkta arabasında bekleyen bir adamın aniden kör olmasıyla başlıyor. Ardından bu körlük, adamın karşılaştığı diğer kişilere bulaşıyor ve ülkede bir salgın haline geliyor. Yalnız, kitapta anlatılan körlük, hepimizin bildiği gibi karanlık bir körlük değil. Tam tersine beyaz bir körlük. Beyaz felaket! Yazar bu beyaz körlüğü, " gözü açık bir şekilde süt denizine dalmak" olarak tarif ediyor. İki körlük arasındaki ortak nokta ise, görme duyusunun kaybedilmiş olması. En büyük fark ise, beyaz körlüğün bulaşıcı olması. Kitabı okurken, bir felaketin karşısında kalan insanoğlunun nasıl ilkelleştiğini, hayatta kalabilmek ve açlığa direnebilmek adına nasıl vahşileşeceğini ve insanı insan yapan bütün etik değerlerin nasıl kaybolacağını göreceksiniz. Saramago'nun Kırmızı Kedi yayınlarından çıkan sarı kapaklı bu kitabı aylardır kitaplığımda sırasını bekledi.Bu sıra bir türlü gelmek bilmedi. Çünkü, çevremdeki arkadaşlarımdan kitabın zor olduğunu ve yazı biçiminin farklı olduğunu duymuştum. Sitedeki incelemeler sayesinde önyargımı kırıp kitabı okumaya başladım. Saramago'nun yazı biçimi gayet dikkate değer ve kendine özgüydü. Diğer kitaplarını bilmiyorum ama bu kitabında noktalama işareti olarak nokta ve virgülden başkasını kullanmamış. Hatta noktada cimrilik yapıp virgülü fazla kullanmış. Konuşma çizgisi ve tırnak işareti yok. Karakterleri, virgüller arasında konuşturmuş. Bu, ilk önce zor gibi görünsede anlatımına hiçbir zorluk katmamış. Hatta yazarın bu yazım biçimini ve anlatımını çok sevdim. Kitabın dili gayet akıcıydı. Okurken bir süreklilik vardı, baştan sona bu sürekliliği kaybetmeyip hiçbir yerde kopmadım. İlk sayfadan itibaren kitabın sonunu merak ettim. Bu da okuma zevkimi arttırdı. Kitapta ilgimi çeken ve hoşuma giden bir diğer nokta ise, yazarın karakterlere isimleriyle hitap etmemesi.Karakterler, ilk kör, doktor, doktorun karısı ve oto hırsızı gibi tabirler ile anlatılıyor. Bu da kitaba farklı bir tat katmış. "Kim kimdi" diye düşünmüyorsunuz. Yazar 1998 yılında Nobel Edebiyat Ödülü almış. Ödül töreni konuşması takdire şayan. Kendisine şu an nerede durduğu sorulduğunda, " Eskiden bana 'İyi adam ama komünist' derlerdi; şimdi ise ' Komünist ama iyi adam' diyorlar" cevabını vermiş. Ödülü değerlendirilmesi istendiğinde ise, "Hayatımda aldığım en büyük ödül karım Pilar'dır. En büyük devrim aşktır" cevabını vermiş. Son zamanlarda okuduğum en çarpıcı, en sürükleyici, konu ve kurgu olarak en beğendiğim romanlardan biri olan bu kitabı kesinlikle tavsiye ediyorum. Gerçek körler, bakıp da göremeyenlerdir. Gördüğünü zannedenlerin yaşadığı körlük ise en kötüsüdür. Ruhlarımızın körleşmemesi dileğiyle...
Körlük
KörlükJosé Saramago · Kırmızı Kedi · 2022105bin okunma
··
2.687 görüntüleme
Muttalip Yorulmaz okurunun profil resmi
Bu kitabı aynı yazarın kitabın devamı olan görmek kitabıyla takas etmek istermisniz
Mustafa A. okurunun profil resmi
Teşekkür ederim öneriniz için ama "Körlük" kütüphanemde saklamayı düşündüğüm kitaplardan birisi.
12 öğeden 11 ile 12 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.