Gönderi

Karşılaştırma Yanlış
Necdet Sakaoğlu’nun çağdaş kaynakları inceleyerek kaleme aldığı makalesi ile Hayri Fehmi Yılmaz’ın yakın tarihe kadar gelen Mimar Sinan üzerine tartışmaları değerlendirdiği yazı ve de başlığını pek isabetli bulmadım. Mimar Sinan ile Floransa Katedrali’nin kubbesinin tamamlanmasını başaran mimar ve mucit Brunelleschi’nin karşılaştırıldığı (“Batı’nın Sinan’ı Mimar Brunelleschi”) değerlendirme de buna dahil. #TARİH dergisinin ağustos sayısında Mimar Sinan üzerine bir tartışma açıldı. Esas itibariyle tartışmayı takdim yazısı mahiyetindeki Necdet Sakaoğlu’nun çağdaş kaynakları inceleyerek kaleme aldığı makale, Hayri Fehmi Yılmaz’ın yakın tarihe kadar gelen Mimar Sinan üzerine tartışmaları değerlendirdiği yazı ve de başlığını pek isabetli bulmadığım, Mimar Sinan ile Floransa Katedrali’nin kubbesinin tamamlanmasını başaran mimar ve mucit Brunelleschi’nin karşılaştırıldığı (“Batı’nın Sinan’ı Mimar Brunelleschi”) değerlendirme bu dosyayı tamamlıyor.  FARKLI VE ORİJİNAL Filippo Brunelleschi üzerinde tonlarla araştırma ve kitap vardır. Klasik mimarinin kubbelerini Ayasofya’dan sonra tekrarlayabilecek bu büyük mimarın çalışma yöntemleri diğer mimarlara göre farklı ve orijinaldi. Brunelleschi’nin kişisel icatlarının yanında Rönesans İtalyası’ndaki ustaların ve işçilerin özgünlükleri, birlikte çalışabilme ve yaratabilme kabiliyetleri muhteşemdi.  Floransa’daki Santa Maria del Fiore Katedrali’ni (Duomo) inşa ederken mühendislik tarihi açısından önemli fakat tamamıyla kendine özgü bir teknik söz konusudur. Floransa için çok pahalı olan kerestenin böyle büyük bir kubbenin iskeletini oluşturması zor olduğundan ustalar kubbenin merkezi noktasına kadar adeta milimetrik ölçümlerle kubbeyi sıra sıra örmüşler ve kubbe tepe noktada muvaffakiyetle tamamlanmış. Bu çalışma ve organizasyon şekli sadece bu mimara ait. Ondan sonra bir Filippo Brunelleschi daha yok. Taklitler asille mukayese edilemiyor.  Her halükârda Ayasofya’dan 9 asır sonra meydana getirilen bu eserin yaratıcısının kendinden biraz daha genç Mimar Sinan eserleriyle de mukayese edilmesini düşünmek, menfi veya müspet olsun, abesle iştigaldir.  TANIDIĞI ÇOK TARTIŞILIR... Bir Rönesans mimarının örgütlenme biçimi, yetişme tarzı, farklı olduğu gibi yaşı daha genç olmasına rağmen Sinan’ın Filippo Brunelleschi’yi ne kadar tanıdığı çok tartışılır. Daha ilginci de Brunelleschi’nin Ayasofya mimarlarını ne kadar inceleyebildiği su götürür. 73 KATEGORİNİN ÖNDE GELENİDİR Brunelleschi tuttuğu kayıtlar ve teorisi itibariyle muhtemelen bir noktada da yeni mühendislikte de her üç kategorinin de önde gelenidir, matematik dehadır. Çarpıcı estetik için matematik galiba şart ama yeterli değil. Bir yapının estetiği için başka unsurlar da söz konusu.  Necdet Sakaoğlu’nun muasır Osmanlı vakayinamelerine bakarak Sinan’ın adını zikretmesi kapak dosyasının ağırlığını teşkil ediyor. Bütün muasır kaynaklar Mimar Sinan Ağa’nın yaptığı camileri, eserleri söz konusu etmişler ama onun ismini kullanmamışlar, öyleyse bizi şüpheye düşürecek gerçek ele alınmış mı, yani bu eserleri başka birilerine atfediyorlar mı?  BAKMAK YETMEZ BİLGİ DE LAZIM Şunu unutmayın, Osmanlı mimarının kültürel çevresi Vitruvius’u yaratan Roma mimarlık ve sanatçılık çevresi değildir, Giorgio Vasari veya Benvenuto Cellini de bu toplumda yoktur. Bu âdemlerin bazılarının (ki içlerinde Kemal Paşazade gibi, Fatih’in II. Beyazıt’a devrettiği Yunan-Roma heykel koleksiyonundan söz edeni de olduğu halde) mimari eserlerle ve camilerle ne kadar ilgilendikleri su götürür. Herhangi bir adamın bu eserlere bakışı yetmez. Bakmasını bilecek kadar bilgili olması lazım. Maalesef mimarların mimari teknikler ve tarihi üzerine inceleme kitapları aldığı, Giorgio Vassari veya Benvenuto Cellini gibi sanatkârların hayatından bahsettikleri görülmez. Kısa bir deyişle Osmanlı okumuşu kalabalık sayıda şuara mecmuası meydana getirdi. Demek ki edebiyatla ve şiirle daha çok ilgileniyordu, hatta lale, çiçek yetiştiriciliği üzerine eser kaleme alan var (Tezkire-i Şükufeciyan). Ulema biyografileri var ama plastik sanatlarla uğraşan insanlar üzerinde zaten yeterince durulmamış. Dar malzemeyle Sinan’ın mevcudiyetini araştırmak netice vermeyebilir.  Şahsi tecrübemden burada bahsetmek istemiyorum ama yeri geldi. Yüzüncü doğum yıldönümünde bir dergiye henüz sağ olan Bernard Lewis’le ilgili bir makale göndermiş ve kapağa fotoğrafını koymalarını söylemiştim ama onlar alakasız farklı fotoğraflar koydular. Masumane bir bilgisizlik ve iteleme olduğunu sanmıyorum. Ilber Ortaylı
5 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.