Gönderi

Edebiyatımızda Dergiler “Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana ülkemizde çıkmış sanat edebiyat dergilerinin sayısı 300'ü bulmakta. Ancak bunların arasında gerçek anlamda dergi niteliğini taşıyanların, küçük bir çevre için de olsa, belli bir etkinlik düzeyi tutturmuş olanların sayısının 100-150 dolaylarında olduğu söylenebilir. Kimisi Varlık gibi yarım yüzyıla yaklaşan bir yayın serüveni içinde, kimisi Sokak, Meydan, Açık Oturum gibi tek sayı yayımlanmış. Yedi yıldır eski dergi dermelerini inceliyor, incelediğim her dergi için tanıtıcı bir yazı yazıyorum. Bugüne dek 100 kadar dermeyi incelemişim. Bunları, çalışma bittiğinde, sistematik bir değerlendirme yazısıyla birlikte kitap halinde bir araya getireceğim. Kimi dermeleri edinmek oldukça güç bir iş. Çünkü kitaplıklarda çoğunun fişleri çıkarılmış. Kitaplık ilgilileri araştırıcıya bunları vermiyorlar. Yine de özel kitaplıklardan yararlanarak bu çalışmayıiki yıl içinde tamamlayabileceğimi sanıyorum. Edebiyat sanat dergilerinin incelenmesi, bütünüyle bir arada görülmesi, Türk aydınının, Türk yazarının zaman içindeki tavırlarının, Türkiye'nin Cumhuriyet dönemindeki düşünsel iskeletinin ortaya çıkması bakımından çok önemli. Son elli yılın dergilerine çok tepeden bakıldığında edebiyat sorunlarının altında bir Türk düşüncesinin ne olması gerektiğinin yoklandığı, uygarlık sorununun ele alınmak istendiği görülür. Edebiyat kavramlarının yanı sıra 1930'lara kadar tarih terimleriyle, 1940'lara kadar felsefe terimleriyle konuşulmaktadır; 1950'den sonra toplumbilim terimleri, 1960'tan sonra da ekonomi terimleri öne gelecektir. Nazım Hikmet'in çıkışından sonra edebiyat dergilerinde toplumun maddi değerleri önem kazanmış, özdekçi, toplumcu bir akım Resimli Ay' dan günümüze dek sürmüştür. Genel bir düşünce akımı niteliğindedir bu. Köktenci, Marksist yayın organlarının dışındaki edebiyat dergilerini de az ya da çok, gizli ya da açık, bilinçli ya da bilinçsiz, kavramaktadır. Son kırk yılda edebiyatımızı götürmüş olan hemen bütün edebiyat dergileri, kimi zaman silik, kimi zaman belirsizmiş gibi de olsa, genellikle, toplum değerlerini savunmuşlar, eşitlikten, özgürlükten yana olmuşlardır. Elli yıllık evre içinde çıkmış 300 dergiden 270 kadarının ilerici planda yer alması da bu gerçeğin en önemli kanıtıdır. Edebiyat dergilerinin hemen hepsinde hayatın değiştirilmesi isteği görülüyor. Özellikle Cumhuriyet'in Onuncu Yılı'ndan sonra çıkan yayın organları böyle. İnsan dergisinin ilk sayısında, 1938'de, şu cümleyi okuyoruz: "Bugün hakiki manada rönesans yapıyoruz. " Onuncu Yıl her türlü atılımın bir bilanço yılı olarak görülür. Bu dönemde bir güven ve büyük bir iyimserlik var dergilerde. 1940'tan sonra ise kötümser bir havaya girildiği, İkinci Dünya Savaşı'nın bitiminde bu kötümserliğin büyüdüğü, 1950' den sonra bir inançsızlığa, bir nihilizme bitiştiği gözlemleniyor. Yine de dergilerin büyük çoğunluğu hümanisttirler; bir yerde hemen hepsinin toplumcu özlemler içinde oldukları söylenebilir. Köktenciler gibi doğrudan doğruya siyasaya, ideolojiye bağlı olmasalar bile, kurulu düzenin değişmesinden yanadırlar. İlginç bir gözlem de, 1960'tan sonra sağda beliren bazı genç yayın organlarının da böyle bir duygu içinde bulunmalarıdır. ilericilik ve sanatta yenilik bütün dergilerde yan yana, iç içe yürümektedir: Yücel, Varlık, Yaratış, Oluş, İnsan, Yeditepe, Yeni Ufuklar, Yaprak, Seçilmiş Hikaye/er, Dost, Yaprak, Yeni Dergi, Papirüs, Soyut, Yapraklar, Şiir Sanatı, Ataç, Mavi, Doğu ve Batı, Kaynak. 1930'lara kadar süren bir Ergenekon duyarlığı içindeki ulusallık duygusu o günlerin dergilerinde henüz taptaze olan devrimierin savunusuyla iç içedir; bu konuda Derglih'ta başlayan Türkçülük akımı Anayurt gibi dergilerde sürüp gider; 1930' dan sonra Atsız Mecmua' da, Orhun' da ırkçı bir nitelik kazanarak tıkanır. Sağ edebiyat dergilerinin bu dönernde ırkçı ve rnukaddesatçı olmak üzere ikiye ayrıldığı görülüyor: Ağaç bir mistisizme, Kültür Haftası laik diyebileceğimiz bir spiritüalizme, Çınaraltı yeni edebiyatı yadsımaktan doğan şoven bir gelenekçiliğe kayar. 1950'nin hemen öncesinde ise gelenekçiler Şadırvan'da bir Halk edebiyatı sevgisiyle toplanmak isterler. 1950'den sonra yayın hayatına girmiş gelenekçi dergilerin, ideolojiden kaçan bir yanları vardır: Hisar, Çağrı gibi. Bunlar, sanatta geleneksel biçimlerin savunusuyla yetinirler daha çok. Bir süre sonra onu da bırakırlar. Edebiyat kavgasını yenilikçiler, yayın hayatındaki entelektüel kavgayı ilericiler kazanmışlardır. Dergilerde sağ ideolojik yönsemelerin yeniden başlaması için 1960'ları beklemek gerekecektir.Ancak bu dönemde, Hisar gibi, Çağrı gibi salt edebiyat dergilerini saymazsak, sağ kanat dergilerinin sanattan çok ideolojiyle, siyasayla uğraştıklarını söyleyeceğiz. Edebiyat ve ideolojiyi birleştirenler, daha çok her şeyi bir İslamiyet duygusunda ya da bilincinde kaynaştırmak isteyen Diriliş gibi bir iki dergi olacaktır. Hisar'ı Çınaraltı'nın, Diriliş'i Büyük Doğu'nun,Çağrı'yı Şadırvan'ın çocukları olarak nitelemek mümkün. Edebiyat adlı dergiyi de Diriliş'in küçük kardeşi olarak görüyorum. Kubbealtı ise yalnız tepkileriyle varoluşu ve gençlere dayanmayışı ile günümüzde ilginç bir biçimde beliriyor: Yirminci yüzyılda Napolyoncu bir klüp havası var onda. Soldaki köktenci kanat ise Resimli Ay'dan sonra Yürüyüş, Adımlar, Yurt ve Dünya, Ant, Yeryüzü, Beraber, Yaprak, Eylem gibi dergilerle gelişmiştir. Özellikle İkinci Dünya Savaşı'nın sonuna doğru çıkmış dergilerde Türkiye' deki ağır siyasal haskılara karşın, bir bölük genç aydının düşünce atılımını, özgürlük isteğini, eksik de olsa, gözü pek bir tavırla bu düşünceyi bir sanat ağıntısına dönüştürme çabasını görüyoruz. Sanatçı gerçekçi olacaktır, ancak yapıtında onunla yetinmeyecektir; toplum planında düzeltici çalışmalar yapacaktır. Yürüyüş dergisi bu tavır içinde, sanatçıyı bir "ruh mühendisi" olarak görmektedir. Adımlar' da da hümanizmin toplumsal koşulları ele alınır; kültür ve sanat ağıntılarının toplumbilimsel, ekonomik koşullar içinde toplanmasına çalışılır; hümanizmin maddi ve tarihsel bir tabana dayanması gerektiği belirtilir. 1 960'tan sonra yayımlanan genç toplumcu dergiler bu konuyu sınıf sorununa daha çok bağlıyorlar; sadece gerçekçi değil, devrimci bir sanatın çevresinde dolanıyorlar. 1960'a kadar gizlice, geride kalan ideoloji yeniden ön plana geliyor: Yeni Gerçek, Halkın Dostları, Yeni Adımlar, Militan, Yarına Doğru. Dünyanın değiştirilmesi özlemi yanında kuşak kavgası, dil devrimi, halka yöneliş, batılılaşma ve uygarlık sorunları elli yılın dergilerinde ortak konular olarak görülüyor. 1940-1955 arasında birçok dergide 40 kuşağının kendine yer açmaya çalıştığına tanık oluyoruz: Yenilikler, Yazı, Kervan, Beş Sanat, Nokta, Yeni. 50 kuşağı ise kendi dergilerini yaratıyor: Şimdilik, Açık Oturum, Dönem, Değişim, A, Şairler Yaprağı, Pazar Postası, Varan, Çağıltı, Onüç, Evrim vb. 1960 kuşağının dergileri: Devinim, Alan, Yordam, Militan, Yarına Doğru vb. Anadolu' da yayımlanan dergiler de (Kıyı, Güney, Salkım, Özgürü, Su, Çıra vb.) aynı paraleldedirler.
Sayfa 68 - YKYKitabı okudu
·
61 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.