Kendini gerçekleştirme cesareti elinden alınmış ve buna rağmen köleleştirilmiş özgürlüğüne şükran duyan, üzerindeki bu rezil işgalin farkında bile olmayan insanlığa, karanlıkta açılmış aydınlık bir kapıdır; 'The Fountainhead'... Herkesin içinde bir yerde olan o şüpheci ve egoist sesin, toplum yararına masallarıyla duyulamayacak hale nasıl getirildiğini, kişiliksiz bireylerin nasıl üretildiğini anlatan bu kitabın her okur tarafından muhakkak okunması ve yeter seviyede idrak edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Kitap dört ana bölümden, dört ayrı davranış ve varoluş biçiminin insan hüviyetinde cisimleşmesinden oluşmaktadır. Bunlardan ilk üçünü, yeryüzünü ne yazık ki baştan sona kuşatmış olarak görürüz. Bunlar, zevahirde yaşayan lakin gerçekte ölü olan nesnelerdir; kendi benliği olmayan insanlar. Birinci bölümün ölü nesnesi, kendi yararına en kutsal değerlerini bile hayâsızca gözden çıkarabilen, ruhunu satmak hususunda bir an bile tereddüt etmeyen, dünyanın en aşağılık insanı da olsa önemli değil, yeter ki toplum nazarında bir itibar, bir ağırlık kazanmış olsun, toplumun şekillendirdiği insan modeli Peter Keating ile hayat bulmuştur. İkinci insan tipi ise, bu kişiliksiz yığınların zaaflarını kolaçan ederek onları fetheden, kanlarından ve kırılgan hayallerinden beslenen, arzularından istifade eden, vasatlığı pompalayan, böyle büyüyen, kendi fikirlerini onların fikirleri yapan, toplumu şekillendiren, krallığını asalak olmasına borçlu olan Toohey’dir. Üçüncü yaşamın ölü nesnesi ise Gail’dir. Şekillendirilen ve şekillendiren arasında şekillenen ikiyüzlü bir imparator! Her şeyin farkında olan, tüm kokuşmuşluğu gören; ruhlarını satıp geçinenlerle bu ruhları alıp şekillendirenler arasında aracı olan, komisyoncu bir imparator! İyilik, fedakârlık, hayırseverlik, diğerkâmlık adına yapılan sömürüyü kendi çıkarına kullanan, kimin canı ne duymak istiyorsa onu duyuran, ne görmek istiyorsa onu gösteren tutsak bir gazete; Gail. Ve Roark! Tüm ölü nesnelerin arasında yaşayan bir anıt! Her şeyden ve herkesten bağımsız, ne oyuncak olmaya gelmiştir dünyaya ne de oyuncaklarla oynamaya. Ne yönetmek ister ne de yönetilmek. O ateşi keşfedendir ve keşfettiği ateşte yakılan. O tekerleği icat edendir ve icat ettiği tekerleğin altında boynu kırılan. Benliği elinden alınmışların kurşunları önünde, kendi benliğini oluşturan çelik yelektir. Kurşun işlemez. O, içimizdeki yaratıcı güçtür. Eğilip bükülemez. Geride ayak izi bırakmış her ölümsüz isme selam olsun.