Gönderi

YILMAZ GÜNEY, ÖLÜMSÜZLÜĞÜNÜN 34. YILINDA... 🌹🌹🌹 Zor anlar için yedeğinde ikinci bir yürek bulunduran sanatçıyı / sanatı anlayabilen, hadi söyleyelim “okuyabilen” kişilerden süzüle süzüle sızma duyarlıklar kalıyor. Özgürlüğün alfabesini insanlık, kalbimize gömülü kıdemli tutsaklarından ve sanatçı oğullarından öğreniyor… Sonrasında, “sevgi duvarı”nın tuğlalarını birem birem örmek, insan olabilmeyi başarmada yolu kısaltıyor. Özgürlüğü yalnızca sanat ve sanatçı için değil, boylu boyunca karşımızda duran her “birey” için; onu var eden, “insan” olabilmesinin ön koşulu sayabilir miyiz; sayarız… Özgür sanatın dilini karanlıktan beslenen güçler bu nedenlerden dolayı bile isteye anlamaz görünür. Yılmaz Güney’i de anlamadığı gibi! 9 Eylül 1984'ü yok sayarız; çünkü o, 2018'in 9 Eylül'ünde ölümsüzlüğünün 34. yılında da bizimle... ...VE YILMAZ'INDAN NEBAHAT'İNE BİR MEKTUP(*) "BİNLERCE KİLOMETRE UZAĞIMDA, AMA UYKULARIMIN İÇİNDESİN..." "Dün gece Adana sokaklarında seni aradım. Duvarlarda, köprülerde, ışıklarda. Biliyorum, Sen binlerce kilometre uzağımda, ama bana en yakın, bir uykunun içindesin. Yanılırsam diye ürküyorum. Çünkü insanlar değişken ve insafsızdır. Çünkü her an bir başka duyguya gebedir. Seni her düşünüşte iyiyi, kötüyü yan yana kuruyorum. Neyse, Çocukluğum geldi aklıma. Babamı beklediğim kahvenin önünde durdum. Geceydi ve ben, bütün geçmişi bütün derinliğiyle yaşadım. Buradan sana varan yol, o kadar yakın geldi ki, buna şaşırdım. Sanki çocukluğumda bir günün, içinde sen vardın. Yavrum, sen benim kadınımsın. Beni düşündüğün anlar sıkılıp, Bana aykırı şeyler, yapmayacağını biliyorum. Ama gene de içim rahat değil. Yalnız kadının bir boşalması vardır hani. Gece Ağba'ya çıktım. Kimsecikler yok. Orkestradaki çocuklar beni görünce, "Aşk Güzel Şeydir"i çaldı. Kırık, dökük dansımı hatırladım. Sarı elbiseni hatırladım. Bana geçmiş, benim olmuş o kadar çok şeyin var ki. Senden uzak olmak hiç de uzaklık değil. Seni her gittiğim yere götürüyorum. Gece arabada seninle konuştum. Durdum, güldüm, hüzünlendim. Geçmişin bütün günlerine, ortak ettim seni. Boynumda, kollarımda, bir zincirsin sen yavrum. Birazdan Antep'e hareket edilecek... Gel be. Bu çocuk sevgilin, sana şimdiden hasret kaldı. Gel be...📌 Yılmaz Güney,
·
7 views
Fırat Çevik okurunun profil resmi
Yol filmi ile en iyi senaryo ödülünü alırken Cannes film festivalinde cebinde taksiye verecek parasıyla yoktu. Dünyanın el üstünde tuttuğu Çirkin Kral kendi ülkesinde vatan haini ilan ediliyor,filmleri,nın kopyaları yakiliyor ve hakkında gıyabi tutuklama kararı ve 100 yıla yakın hapis cezası veriliyordu. Ruhu şad olsun kısmet olursa Paris'e gidersem Pere Lachaise mezarlığına gidip bir şiir okuyacağım.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.