Gönderi

Bir Kase Aşureye Unutturulan Hüseyin!
Prof. Dr. Şaban Öz 1. Hüseyin, Yezîd'e değil, Yezîdleşen topluma isyan etmiştir... 2. Muharrem'in onunda olduğu rivayet edilen Adem'in yeryüzüne indirilmesi, Adem'le Havva'nın buluşması, Kızıldeniz'in yarılması, Nuh'un gemisinin karaya oturması, Yunus'un balığın karnından kurtulması vs. vs. vs. şeklindeki anlatıların tamamı ama tamamı uydurmadır! Tek bir amaç vardır HÜSEYİN'İ UNUTTURMAK! Dün rivayetlerle unutturdular, bugün aşurelerle unutturuyorlar! 3. Aşure gününde olduğu iddia edilen hâdiselerin hep sevindirici şeyler olduğundan da mı bir şey anlamıyorsunuz! Muharrem'in onunda tek bir şey oldu; HÜSEYİN ÖLDÜRÜLDÜ! 4. Hüseyin'in bedeli hep aynı! Dün Hüseyin'i üç dirheme satanlar bugün bir kase aşureye satıyorlar! 5. Aşure yapanlar/yiyenler Hüseyin'in öldürülmesini mi kutluyor itirazı: Sahi doğru ya, bu aşureyi yapıp dağıtıp yiyenler Nuh'un gemisinden inmişlerdi! 6. Gökten Cebrail’le beraber Adem, Nuh, İbrahim, İsmail…ve Hz. Peygamber’in inip tabuttan Hüseyin’in başını çıkarmaları: Meclisî, XLV, 126; güneş ve ayın tutulduğuna dair haberler: Suyûtî, Târîhu’l-Hulefâ, 165; Meclisî, XLV, 201-219. Hz. Hüseyin’in öldürülmesi ile ortaya çıkan bir takım doğaüstü olaylar için ayrıca bkz., İbn Hacer, Tehzîbu’t-Tehzîb, I, 593; Meclisî, XLV, 127-128. Bu tür haberlerin üretilmesinde genellikle Şiî düşüncenin tesirinden bahsedilmiştir. Bkz., İbn Teymiyye, Minhâc, IV, 517; İbn Kesîr, el-Bidâye, VIII, 598-599. Ancak konuyla alakalı bütün haberlerin de Şiî geleneğe yüklenmesinin haksızlık olacağı kanısındayız. Zira Hz. Hüseyin’in bu şekilde katledilmesi mezhep ayrımı olmaksızın bütün Müslümanları derinden üzmüştür ve teselli bulma, intikam alma, acıyı paylaşma gibi psikolojik nedenlerin, bu tür haberlerin imalinde ciddi katkısı olmuştur. (Şaban Öz, Sahabe Sonrası İktidar Mücadelesi, Ankara Okulu Yay., Ankara 2012) 7. İbn Kesîr’in de ifade ettiği gibi, İbn Ziyâd’ın Hüseyin’in kafasını Yezîd’e gönderip göndermediği tartışılmıştır. Bununla beraber genel kabul; kafanın Yezîd’e gönderildiği yolundadır... Bununla beraber Yezîd’in başlangıçta nasıl bir tutum izleyeceği konusunda bir parça şaşırdığını da kabul etmek durumundayız. Nitekim Kerbelâ esirlerini Hüseyin’in kafası önünde iken karşılaması veya kafasını sergilemesi iktidarını/gücünü göstermeye çalışması açısından mümkündür. Ancak gerek kadınların tepkisi, gerekse olayın vahametini anlaması, kafanın kaldırılmasına neden olmuştur. Bu bağlamda Hüseyin’in kafasının nereye defnedildiği de üzerinde çok durulan bir meseledir. Hiç şüphesiz bu tartışmada sonraki dönemlerde Hüseyin’in kafası özelinde temsiliyet yüklenen Kerbelâ’nın, siyasî malzeme yapılmaya çalışılmasının ciddi rolü vardır. (kaynaklar ve diğer kısımlar için bkz., Şaban Öz, Sahabe Sonrası İktidar Mücadelesi, Ankara Okulu Yay., Ankara 2012) 8. Hz. Hüseyin’in neden İbn Ziyâd’ın hükmüne razı olarak teslim olmadığı konusunda İbn Rezzân, “Hüseyin, İbn Ziyâd’ın katılığını biliyordu. Amcasının oğlunu, Hânî’yi, Kays b. Müshir ve Abdullah b. Baktar’ı öldürtmüştü. Sonra Hüseyin, İbn Ziyâd’ın hükmüne razı olarak teslim olacağı büyük bir iş işlememişti. Ne kimseyi öldürmüş, ne de devlet kurmak için ordu sevk etmişti. Açık görüşü Kûfe’ye gelmekti. Bilakis orduyu gördüğünden beri gitmek istediğini arz etmişti… Sonra kendisinin konumunu, yaşını da düşünürsek nasıl olur da şöhret peşinden koşan birinin hükmüne razı olarak teslim olabilirdi? Hüseyin, Yezîd’in hükmüne razı olarak teslim olmak istiyordu çünkü onun ahlakını ve özelliklerini biliyordu.” (İbn Rezzân, 273) derken başka bir yerde de, “Hüseyin’in İbn Ziyâd’ın hükmüne razı olmama sebebi; onun hükmüne inse sonunun ne olacağını ancak Allah bilirdi ve muhtemelen onun hakkındaki hüküm ölüm olacaktı.” demektedir. (İbn Rezzân, 329). Biz, bunlar arasında Hüseyin’in konumunun etkili olduğu kanaatinde olduğumuzu belirtmeliyiz. Kureyş’in en büyük iki ailesinden biri olan Benî Hâşim’in başındaki insanın Ziyâd b. Ebihi’nin oğlu Ubeydullah’ın hükmüne inmesi o kadar da kolay bir hâdise değildir. Sıhhati konusunda emin olmamakla beraber el-İmâme’de zikredilen bir metin bu söylediklerimizin gelenekte de ifadesini bulduğunu göstermektedir: “Hüseyin, “Zâniyyenin oğlunun hükmüne mi ineceğim? Vallahi hayır yapmam. Ölüm bundan çok daha kolaydır” dedi.” İbn Kuteybe, el-İmâme, II, 184 (Şaban Öz, Sahabe Sonrası İktidar Mücadelesi, Ankara Okulu Yay., Ankara 2012) 9. Sünni kesim içerisine sızmış bir takım Nâsibe’nin (Ali düşmanları) görüşlerinin Sünni düşünceye mal edildiğini, Ebu Bekr İbnu’l-Arabî’nin Hüseyin’in şehit edilmesiyle ilgili olarak söylediği, “Onu ancak dedesinden işittikleri nedeniyle öldürdüler…” şeklindeki ifadesinin (el-Avâsım mine’l-Kavâsım, 232) son derece çirkin bir iftira olduğunu biliyor muydunuz? Bununla ilgili Kerbelâ mitolojisi diyeceğimiz, hadisenin önceden Resulullah tarafından haber verilmesi, cinlerin, hatiflerin, gök ve yerin, meleklerin, nebilerin, Fatıma’nın Hüseyin’e ağlamalarını konu alan, gökyüzünün kızıla dönmesi, duvarlardan kan akması, taşların altında kan görülmesi, gökten kan yağması gibi rivayetlerin de uydurma olduğunu biliyor muydunuz? (Ayrıntılı bilgi için bkz., Şaban Öz, Sahabe Sonrası İktidar Mücadelesi, 94-96) 10-Yılların verdiği tecrübe ile biliyorum ki, yine taşlanacağım, yine birileri kopasıca burunlarını kıvıracak ve yine kazanlar kurulacak. Yine millet ağzını şapırtada şapırtada aşureleri götürecek veya aşure kuyruklarına girecek! Hüseyin mi? Bir ara onu da konuşuruz...
··
29 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.