Gönderi

214 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Okuduğum en güzel masallardan biriydi…
Masal kısaca evinden ayrı düşen bir kızın evine dönebilmek için uğraşırken başından geçen maceraları anlatıyor. Ama ne ders verici ne güzel maceralar… Öncelikle şunu belirtmeliyim ki böyle bir kitabı asla masaldır çocuklara yazılmıştır falan diyerek okumamazlık yapmayın çünkü bilindiği üzere aslında masalların çoğu çocuklar için değil büyükler için yazılmıştır. Çocukların o masum ve güzel dünyasına, hayal gücüne bir yolculuk yapmak için bundan iyi bir yol olamaz gerçekten. Ayrıca ne kadar küçükler tam anlayamasa da büyüklerin anlaması gereken o kadar güzel bir konu işlenmiş ve yazar öyle tatlı bir dil kullanmış ki okumaya doyamıyorsunuz gerçekten kitabı. Okurken hem çocukluğunuza gidip kaybettiğinizi düşündüğünüz çocukluğunuza bir merhaba diyorsunuz hem de sayfaların arasında kaybolurken ustaca işlenmiş bir dersle karşılaşıyorsunuz Kitabın içeriği hakkında aklımda kalanları yazmadan önce şunu da belirtmeliyim ki bence herkes masal okuyamaz arkadaşlar. İçindeki o coşkun duyguya kulak vermeyen, bütün fikirlerini somut gerçeklik üzerine kurmuş ve içindeki çocuğu çoktan susturmuş insanlar ne yazık ki asla masal nedir, neden okunur anlayamazlar. Bu tür insanlarla anlaşmak da yaşamak da zordur; çünkü hayal gücünün engin denizlerinde dalgalanmayan, ufuklarında kaybolmayan bir insan, aklı olan fakat onu sadece hayatta kalmak için kullanan bir robottan başka bir şey olamaz. O yüzden içinizdeki çocuğun sessizleştiğini hissettiğiniz an elinize bir masal kitabı alın ve okuyun, sizi özgür kılacak hayal gücünüzün sınırlarına koşmak için. Şimdi kitabın içeriği hakkında düşündüklerimi kısaca sizlerle paylaşayım; (Dikkat yazımın bundan sonraki bölümü spoiler içerebilir…) Küçük bir kız olan Dorothy büyük bir hortumun içinde uçarak evi ve köpeğiyle birlikte Oz ülkesine gelir. Bu ülkeyi doğuda batıda güneyde kuzeyde olmak üzere dört tane cadı yönetmektedir. Bunların ikisi kötü ikisi ise iyi cadılardır. Dorothy evine nasıl döneceğini merak ederken iyi kuzey cadısı ona Oz Büyücüsünün ona yardım edebileceğini söyler ve o da büyücüye gitmek için yola çıkar. Yolda beyni olmayan korkuluk, kalbi olmayan teneke adam ve cesareti olmayan aslanla karşılaşır, onların sıra dışı hikayelerini dinler ve onlar da kendilerinde eksik olan şeyleri kazanmak için Dorothyl'e birlikte yola çıkarlar. Başlarından bir sürü tehlikeli macera geçer ve aslında her maceradan alınacak dersler vardır. Oz Büyücüsüne vardıklarında büyücü onlara dileklerini yerine getirmek için şart koşar ve Dorothy ve arkadaşları bu şartı yerine getirmek için başka maceralara atılır. Ve masal bu şekilde devam edip gider. Benim ilgimi çeken nokta ise kendini eksik hisseden korkuluk, teneke adam ve aslanın aslında istedikleri şeye zaten sahip olmasıdır. Korkuluk beyni olmamasından şikayetçiyken yolculuk esnasında bütün patlak fikirleri o ortaya atar ve en zor zamanlarda zekasıyla işin içinden çıkar, bir kalbi olmamasından yakınan Teneke Adam karıncayı bile incitemez, çok duygusaldır ve yanlışlıkla bir böceği ezdim diye hüngür hüngür ağlar, korkak olduğunu düşünen aslan ise kahramanlarımızı bütün tehlikelerden korur ve oldukça cesaret gerektiren şeyleri düşünmeden yapıverir. Dorothy'e gelince o evine gitmek için gereken şeye zaten en baştan beri sahiptir. Yani bence yazarın burada vermek istediği mesaj daha çok elimizde olan şeyin farkına varabilmemizle alakalı. Mesela Oz Büyücüsü aslana korkmanın normal bir şey olduğunu , gerçek cesaretin, korktuğun anlarda tehlikeyle yüzleşebilmek olduğunu söyler. Korkuluk sadece aptal olduğunu düşündüğü için kıvrak zekasının farkına varamamaktadır, teneke adam da kalpsiz olduğunu düşünmese küt küt atan kalbinin sesini duyabilecektir. Gerçek hayatta da öyle değil midir? Bir şeyi gerçekten yapabileceğimize inanırsak, hedefimize ulaşmak için canla başla çalışıp korkusuzca engelleri aşarsak kim bizi durdurabilir ki? Veya tam tersi önümüzdeki bütün yollar açık olsa dahi biz inanmadığımız sürece kim bizi hedefimize ulaşabileceğimize inandırabilir? Derler ya inanmak başarmanın yarısıdır. Daha fazlasıdır bence. Çünkü bir insan kendine ne kadar inanırsa inandığı şeyler uğruna o kadar çabalar. Dorothy'le çıktığımız bu macera aslında kendi içimize yaptığımız bir yolculuk aslında. Beynimizin, kalbimizin ve cesaretimizin daha çok farkına varabilmek için okunması gereken şeker tadında bir masaldı. Okumadan geçmeyin derim. İyi okumalar.. :)
Oz Büyücüsü
Oz BüyücüsüL. Frank Baum · Yabancı Yayınları · 201812,6bin okunma
·
16 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.